Güncelleme Tarihi:
Wedding semtindeki Alhambra sinemasında düzenlenen filmin galasına, Ata Demirer’in yanı sıra, filmin oyuncuları Necati Bilgiç, Tarık Ünlüoğlu, Nihal Yalçın, Özlem Türkad, Julia Dietze, yönetmen Hakan Algül, filmin diğer bazı oyuncuları, Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu ve eşi Gamze Karslıoğlu, oyuncular Oktay Kaynarca ve Selçuk Yöntem, Berlin Eyalet Meclisi üyeleri Emine Demirbüken-Wegner ile Özcan Mutlu ve çok sayıda davetli katıldı.
Seyirciler tarafından coşkuyla karşılanan Ata Demirer ve ekibi, filmden sonra sahneye çıkarak sinemaseverleri selamladı. Demirer burada yaptığı konuşmada, Berlin Kaplanı filminde anlattığı hikayeyi kendisinin yaşamadığını belirterek,
”Fakat o kadar çok akrabam var ki, çocukluğum bu hikaye ile geçti. Her yaz beklerdik gurbetten akrabalarımız gelsin bize eşofmanlar getirsinler, çikolata getirsinler. Bin tane şey yaşadım ve onlar birikti. 40 yaşıma gelince onları film yapmak nasip oldu. Siz de sanırım eğlendiniz, çok güldünüz. Ben de güldüm beraber. Duygusal tarafı da hoş olmuş, en azından bizim hikayemiz oldu. Gurbette bir hikayemiz olmuş oldu. Çok teşekkür ediyorum” dedi.
”Hikaye tamamen çocukluğumun bana bir hediyesi”
Daha sonra düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirer, filmde gurbetçiler ile ilgili klişelerden uzak durulduğu yönündeki bir soruya karşılık, ailesinin bir kısmının Almanya’da yaşadığını belirterek,
”Çocukluğum zaten Almanya’daki akrabalarımızın yazın gelişleri ile renklenen bir durumdaydı. Hikaye de tamamen çocukluğumun bana bir hediyesi. Ben öyle bakamadım olaya. Çünkü tanıdığım çok iyi gurbetçi arkadaşlarım var” şeklinde konuştu. Daha sert şakalar yapılabileceğini, belki daha yüksek tonda karşılık bulacak şakalara ulaşmanın mümkün olabilineceğini ifade eden Demirer,
”Fakat kalp kırmaya değmez bir şey ve gereksiz. Çünkü kimse mükemmel değil ve bence gurbetteki vatandaşımızın şöyle bir mükemmelliği var artı olarak, bunu kesinlike tüm samimiyetimle söylüyorum. Ben naifliklerinin çok yüksek dozda olduğunu düşünüyorum. O da uyaranların burada daha az olması. Yani biz maalesef uyaranların daha çok olduğu bir yerden geliyoruz ve o bizi daha hızlı düşünmeye biraz daha farklı düşünebilmeye itebiliyor. Hani ’insan yaşadığı yere benzer’ durumu burada da geçerli” ifadelerini kullandı.
İçinden geldiği gibi yazdığını, sinemayı, bir gün, üstünden bir zaman geçtikten sonra tekrar seyredildiğinde keyif almak için yaptığını belirten Demirer, kendisinin ileride de utanmayacağı, mutlu olacağı şeyler yapmaya çalıştığı için bu yönde iş ürettiğini, bunun da aynı zamanda inandığı bir şey olduğunu kaydetti.
”Devam filmlerine pek sıcak bakmıyorum”
Filmin devamı olup olmayacağı yönünde bir soruya karşılık da Demirer, ”Başlayıp bitecek bir filmdi bu. Bunun devamı olmayacak. Biz istiyoruz ki bundan sonra her sene daha değişik filmler yapalım. Devam filmlerine pek sıcak bakmıyorum” şeklinde konuştu.
Filmin kime hitap ettiği yönündeki bir soruya karşılık da Demirer, ”Film insan olana hitap ediyor. Bu filmin bahsi geçen 3 topluluğa da doğrudan hitap edebileceği noktaları var. Herkes kendinden bir şey bulabilir. Ama esas filmin söylemek istediği şey, herkes insandır önce. Birbirini seven insanların bir arada durması ve birbirini kırmaması gerekir, bir aradayken insanlar o sevgi sayesinde bir çok şeyi başarabilir. Benim söylemeye çalıştığım şey oydu” dedi.
Filmde önce ’enişte’ karakterini oynamak istediğini belirten Demirer, ”Fakat sonra Almanya’dan gelen karakterin kendisine sempatik gelmeye başladığını ve bu karakteri oynamaya doğru kaydığını” kaydetti. Berlin Kaplanı filminin Almanya genelinde yaklaşık 80 sinemada gösterime girdiği bildirildi.