Güncelleme Tarihi:
Berlin'e yüksek tahsil yapmak üzere 1957'de gelen İzmirli Oktay Tesar (74), 13 Ağustos 1961'de inşa edilen Berlin Utanç Duvarı'nın yapılışına ve 9 Kasım 1989'da da duvarın yıkılışına şahitlik etti.
Özgür olmanın güzel bir duygu olduğunu belirten Tesar, Batı Berlin'de kuaför olarak çalışan Doğu Berlinli kız arkadaşının özgürlüğüne aşkı sayesinde kavuştuğunu ifade edip, “Duvarın inşasında hüzün ve korku vardı, yıkılışında ise sevinç ile çoşkulu bir kutlama vardı.
İlk geldiğim yıllarda isteyen Doğu Berlin'e gidip geliyordu, fakat Doğu Almanya'ya gitmek için vize almak gerekiyordu. Duvarın olmaması nedeniyle yüzlerce kişi Doğu Berlin rejiminden kurtulmak için Batı Berlin'e kaçmaya başlayınca Doğu Alman Meclisi aldığı bir kararla duvar örülmeye başlandı” şeklinde konuştu.
KIZ ARKADAŞIM AŞKIMIZ SAYESİNDE ÖZGÜR KALDI
Berlin Duvarı'nın örüldüğü gün Doğu Berlin'de oturan kız arkadaşının kendi yanında kalmasıyla özürlüğüne kavuştuğunu söyleyen Oktay Tesar, “Ben Berlin Teknik Üniversitesi'nde (TU) inşaat bölümünde öğrenim görüyordum ve kız arkadaşım Marianne Linke'de kuaför olarak Batı Berlin'de çalışıyordu. Hafta sonu Doğu Berlin'deki evine gitmedi ve benim yanımda kaldı.
13 Ağustos sabahı kalktığımızda duvarların örüldüğünü ve kentin Batı ve Doğu diye ikiye ayrıldığını görünce bir yandan şaşırırken, diğer yandan da kız arkadaşım özürlüğüne kavuşmasını buruk bir sevinçle kutladık. Fakat kız arkadaşımın anne ve babası Doğu Berlin'de kaldı, aile parçalandı. Herkeste korku ve endişe başladı. Onlar kızını, kızları Marianne Links ise, ailesini merak etmeye başladı. Ortalık sakinleşince ben tahminen 5-10 gün sonra Doğu Berlin'e geçip kız arkadaşımın anne ve babasıyla görüşüp kızlarının iyi olduğunu ve merak etmemeleri konusunda bilgi verdim ama gidip ve gelmem bir çile idi. Saatlerce giriş ve çıkış kapılarında bekledim” dedi.
DUVARIN KISA TARİHÇESİ
Berlin Duvarı Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961'de iki Berlin'i ayıran 46 kilometre uzunluğundaki duvar inşa edildi. Yıllarca 'Utanç duvarı' olarak da dünyada anılan Berlin Duvarı, 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşların Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından tüm tesisleriyle birlikte yıkıldı.
2.Dünya Savaşı sonrası savaşı kaybeden Almanya ve başkent Berlin işgal kuvvetlerince Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak dörde bölündü. Kısa süre sonra Batı ittifakı benzer şekilde olan yönetim birimlerini birleştirdi ve tek bir yönetim bölümüne dönüştü.
Sovyetler Birliği ise bu birleşmeye karşı çıktı. Batılı işgal kuvvetleri Sovyetler'e karşı Almanya'yı tekrar inşaya girişip komünizme karşı karakol kurmayı amaçladı. Sovyetler de bu girişime karşı Doğu Almanya'da yeni bir rejim kurmaya girişti. Ekonomisi sosyalizme dayanan, siyasi yönetimi otoriter olan Doğu Almanya'dan Batı'ya kaçışlar genelde Berlin'den gerçekleşiyordu. Doğu ile Batı Almanya arasındaki bu sınır 1952'de çizilmişti. 1950'lerin başında büyük bir ekonomik büyüme yakalayan Batı Almanya'ya tehlikeyi göze alarak değişik yollarla ve metotlarla 1955'e kadar 270 bin kişi kaçmıştır.
UTANÇ DUVARI
Doğu'dan Batı'ya kaçışların artması ve engellenememesi üzerine tedbir olarak bir duvar örme fikri, dönemin SED lideri Walter Ulbricht'in bir şeyler yapılması gerektiği konusunda Sovyet liderlerine danışması ve onaylarını alması sonucu ortaya atılmıştır. Nitekim Sovyetler Birliği, Batı Berlin'i Doğu Almanya sınırları içinde bir fesat yuvası, kapitalizmin kalesi, karşı propaganda merkezi olarak gördüğü için Berlin Duvarı'nı örmeyi çözüm olarak benimsedi.
Doğu Almanya meclisinin kararıyla 12-13 Ağustos 1961'de bir gecede örülen duvarın planları tamamıyla gizlilik içinde gerçekleşmiştir. Duvarın ilk oluşturulan hali geçişleri engelleyemeyince yükseltilmiş mayın tarlaları köpekli askerler gözcü kuleleriyle geçiş tamamen engellenmiştir. Doğu kısmında duvar boyunca yerde çelik kapanlar, mayın tarlaları, 186 yüksek gözetleme kulesi ve bu alanların aydınlatılması için yüzlerce lamba konmuştu. Doğu tarafında motorsikletli, köpekli polisler kontrol halindeydi. Duvar boyunca 25 karayolu, demiryolu ve suyolu sınır kapısı yer alıyordu. Tüm bu kontrol ve gözetlemelere rağmen, yaklaşık 5 bin kişi tüneller, evde yaptıkları balonlar ve bunun gibi yollarla, Doğu'dan Batı'ya kaçmayı başardı.