Güncelleme Tarihi:
CDU yüzde 27.5’le açık ara öndeydi. SPD ile Yeşiller yüzde 18, Sol Parti yüzde 12, sağ popülist AfD yüzde 9 ve FDP yüzde 4.5 civarındaydı. CDU’nun başbakan adayı Kai Wegner yerinde duramıyordu. Neşe doluydu. Haklıydı da...
2000’li yılların başından beri CDU ilk kez Berlin’de ‘en güçlü parti’ konumuna yükselmişti.
Birkaç saat sonra seçim sonuçları şekillenmeye başladı.
Ve CDU yüzde 28.2, SPD yüzde 18.4, Yeşiller yüzde 18.4, Sol Parti yüzde 12.2, AfD yüzde 9.1 oy aldı.
Yüzde 4.6’da kalan FDP ise yüzde 5 barajını aşamadığı için parlamentoya giremedi.
YEŞİLLER DE MUTLUYDU
Seçim sonuçlarını parti güdümlü Heinrich-Böll Vakfı’nda izleyen Yeşiller de mutluydu.
Türkiye kökenliler yoğun olduğu için ‘Küçük İstanbul’ olarak bilinen Berlin’in Kreuzberg kesimindeki ‘Festsaal’da (Şenlik Salonu) bir araya gelen SPD’lilerin yüzlerinden düşen bin parçaydı.
Özellikle de SPD’li Berlin Eyalet Başbakanı Franziska Giffey adeta yasa boğulmuştu.
Çünkü SPD Berlin’de tarihi bir yenilgiye uğramıştı.
Sol Parti ve AfD’liler de memnun, FDP’liler üzgündü.
CDU’nun başbakan adayı Kai Wegner, “Bu CDU’nun zaferidir. Seçmen hükümet kurma görevini bize verdi. Kaybedecek zamanımız yok. Taktik zamanı değil, iş zamanı. Bu kentin sorunlarının üstesinden gelecek bir koalisyon oluşturmak istiyoruz” dedi.
Seçim öncesi Yeşiller’le ortaklık etme niyetleri olmadığını söylese de, seçim akşamı hem SPD hem de Yeşiller’le görüşeceklerini ilan etti.
Seçmenlerin SPD, Sol Parti ve Yeşiller’den oluşan koalisyona güvenini kaybettiğinin altını çizerken, “Berlin değişimi seçti” dedi.
Acaba?
Evet...
ÖNERİ ÇOK GEÇMEDEN GELDİ
‘Kırmızı, kırmızı, yeşil koalisyon’ güven kaybına uğradı, ama Berlin Parlamentosu’nda çoğunluğu kaybetmedi.
Nitekim hem SPD hem Yeşiller hem de Sol Parti, koalisyonun sürdürülmesinden yana olduklarını açıkladı.
Genel eğilime göre alınan sonuçlar ışığında ilk söz hakkı en güçlü partinin olduğu için hem SPD hem de Yeşiller, kendilerine öneri gelmesi halinde CDU ile görüşeceklerini açıkladılar.
Ve öneri çok geçmeden geldi de...
Ama “Berlin değişimi seçti” diyen CDU’lu Kai Wegner, geçmişte yaşananları unutmuşa benziyor.
2001 yılında Hamburg’daki Eyalet Parlamentosu seçimlerinden SPD yüzde 36.5’le en güçlü parti olarak çıktığı halde, yüzde 26.2’de kalan CDU’lu Eyalet Başbakanı Ole von Beust, FPD ve Schill Partisi’ni de yanına alarak yola devam etti.
2011 yılında Baden-Württemberg’de seçimlerden CDU yüzde 39’la en güçlü parti olarak çıktığı halde, yüzde 24.2 oy alan Yeşiller, yüzde 23.1 oy toplayan SPD ile koalisyon hükümeti kurdu.
Ve Winfried Kretschmann, Almanya’da Yeşillerli ilk Eyalet Başbakanı oldu.
2014 yılında Thüringen’de CDU seçimleri yüzde 33.5’le önde bitirdiği halde, yüzde 28.2 oy alan Sol Partili Bodo Ramelow, SPD ile Yeşiller’i yanına alarak Eyalet Başbakanı koltuğuna oturdu.
1976 yılında dönemin CDU Genel Başkanı Helmut Kohl, başbakan adayı olarak katıldığı genel seçimlerde toplam oyların yüzde 48.6’sını aldığı halde, yüzde 42.6 oy toplayan SPD’li Helmut Schmidt, küçük ortak FDP’nin desteğiyle koltuğunu korudu.
Ancak 1982 yılında ‘cephe değiştiren’ FDP, Helmut Kohl’ü başbakanlık koltuğuna taşıdı.
Ve Helmut Kohl, 16 yılı aşkın süre koltuğunu korudu.
Bu örnekleri görünce ister istemez insanın kafasından “Berlin değişimi seçti” diyen Kai Wegner’e “Berlin gerçekten değişimi mi seçti?” diye sormak geçiyor.