Güncelleme Tarihi:
***
Ancak 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’deki darbe girişiminden sonra birçok Alman politikacı gibi Eyalet Başbakanı Malu Dreyer de DİTİB’e karşı farklı bir tutum sergilemeye başladı.
Bundan birkaç gün önce DİTİB’le diyaloğun kopartılmasından yana olmadığını söyledi.
Ancak DİTİB’in Türk devleti ile ilişkilerini tamamen kesmesini istedi.
Türk devletine bağlı yapılanmaya son verilmediği sürece DİTİB’e dini cemaat statüsünün verilmesinin mümkün olmayacağını da söyledi
Evet, DİTİB Türkiye’de Başbakanlık bünyesindeki Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlıdır.
DİTİB imamları Türkiye’den gönderilmektedir.
Maaşları Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından ödenmektedir.
Ama bu yeni bir olgu değildir.
****
DİTİB 1984 yılından beri Almanya’daki Müslüman Türklere hizmet vermektedir.
Şu anda DİTİB çatısı altında 896 dernek faaliyet göstermektedir.
Sosyal ve kültürel alanda çalışmalar yapmakta, uyuma dönük projeler geliştirip hayata geçirmekteler.
Yani Malu Dreyer 2 yıl önce DİTİB’e ait camileri ziyaret edip övgüler yağdırdığında da durum aynıydı.
Bu derneklerin faaliyetlerinde bir değişiklik olmadı.
Almanya’da Müslümanlara ve İslam dinine karşı düşmanlığın arttığı bir dönemde Malu Dreyer gibi sağduyulu bir politikacının böyle bir tutum sergilemesini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Çeşitlilikten yana olan, temel değerlere ve özgürlüklere son derece önem veren Malu Dreyer’e böyle bir yaklaşım sergilemeyi yakıştıramıyoruz.
Bu ve benzer davranışlar, ancak Almanya’daki aşırı sağcıların ve kurulduğu 2013 yılından beri İslam düşmanlığı yaparak geçen yılki genel seçimlerde Federal Meclis’e bile giren sağ popülist Almanya İçin Alternatif’in (AfD) ekmeğine yağ sürer.
“İslam bir din değil, politik ideolojidir” diyen AfD’lileri daha da güçlendirir.
Bu ve benzer yaklaşımlar, “İslam din değil, aksine dinsel politik bir doktrindir” diyerek hem Müslümanlara hem de dinlerine hayasız bir biçimde hakaret eden sağ popülist AfD’lilerin demokratik hukuk devletini devre dışı bırakmalarına katkıda bulunur.
“AfD, yıllardır Erdoğan’ın Almanya’daki uzun kolu olan ve insanları gammazlayan DİTİB gibi derneklere devlet katkısını eleştirmektedir. DİTİB, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) ve Milli Görüş gibi bataklıklar kurutulmalı” diyen AfD Eşbaşkanı Alexander Gauland gibileri daha da palazlandırır.
“DİTİB yasaklanmalı” diyen AfD Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Alice Weidel gibi sağ popülistleri daha da yüzsüzleştirir.
****
AfD, Malu Dreyer’in Eyalet Başbakanı olarak görev yaptığı Rheinland-Pfalz’ın Hachenburg kentinde 24 Mart’ta bir gösteri düzenlemek için şimdiden harekete geçti.
Hem de “DİTİB’in güçlenmesini durdurun! Erdoğan’ın adamları Westerwald’dan defolsun!” sloganıyla.
Evet AfD, gösteri düzenleme özgürlüğünden sonuna kadar yararlanıp,
sonuna kadar İslam ve Müslüman düşmanlığı yapmayı sürdürecektir.
Tabii apaçık ırkçılık sergilemeyi de.
Federal İçişleri, İmar ve Yurt Bakanı Horst Seehofer’in işe başlar başlamaz “İslam Almanya’ya ait değildir” demesi de ırkçıları güçlendirmektedir.
İşte bu yüzden sağduyulu Alman politikacılara “Ne olur, AfD’nin oyununa gelmeyin!” diyoruz.