Başbakanlar ve zihinlere kazınanlar
Güncelleme Tarihi:
Almanya’da 8 Aralık 2021 tarihinde göreve başlayan Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Olaf Scholz’la ilgili yazılıp çizilenlere, yapılan yorumlara bakıyorum. Tam kapkara bir tablo ortaya çıkıyor. Ses çıkarmamakla, karar vermekte zorlanmakla, seçim öncesi verilen vaatleri yerine getirmek için çaba göstermemekle suçlanıyor. Yapılan kamuoyu yoklamaları da öyle...
Ama aynı şeyleri Scholz’un görevi devraldığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel de yaşadı.
DÜNYANIN EN ETKİLİ 100 KADINI
22 Kasım 2005 tarihinde göreve başladığı haftalarda Merkel’e duyulan güven ve politikasından memnuniyet yüzde 80’leri buluyordu.
Kısa bir süre bu oran yüzde 54’e düştü.
Daha sonraki yıllarda inişler çıkışlar yaşandı.
Ama Merkel, tam 16 yıl Almanya’nın Başbakanı olarak görev yaptı.
Avrupa’nın, hatta dünyanın en çok güven duyduğu politikacı oldu.
Amerikan Forbes dergisinin “dünyanın en etkili 100 kadını’ sıralamasında Angela Merkel ilk sırayı yıllarca kimselere kaptırmadı.
Dış politikada olduğu gibi iç politikaya da yıllarca damga vurdu.
1955’TE NATO’YA ÜYE YAPTI
O nedenle Başbakan Scholz’la ilgili şu andaki yaklaşımların ve kamuoyu yoklamalarının ciddiye alınması, ancak somut bir değerlendirmede bulunulmaması gerektiğini düşünenlerdenim ben.
Tabii bu bağlamda, Almanya’nın eski Başbakanları ve zihinlere kazınan başarıları da aklıma geliyor.
23 Mayıs 1949’da anayasanın kabulüyle kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı olarak 1949-1963 yıllarında görev yapan CDU’lu Konrad Adenauer, İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insanın ölümüne yol açan Almanya’nın imajını düzeltmek için yoğun çaba harcadı.
Fransa ile imzaladığı Paris Anlaşması ile Almanya 1955 yılında tam bağımsızlığını kazanırken, aynı yıl Almanya’yı NATO üyesi yaptı.
1951 yılında Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya, Hollanda ve İtalya ile ‘Avrupa Maden ve Çelik Topluluğu’ oluşturulmasında etkin rol oynadı.
Aynı ülkelerle 1957 yılında şu andaki Avrupa Birliği’nin (AB) ‘anası’ konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) kurulmasında da öyle.
Adenauer, 1963 yılında Fransa ile Almanya arasında dış, güvenlik, gençlik ve kültür politikalarında iş birliği içeren Elysee Sözleşmesi’ne Fransız Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’le birlikte imza attı.
Yani iki düşman ülke halklarını birbiriyle dost etti.
EKONOMİK MUCİZENİN YARATICISI
1963-1966 yıllarında Almanya’nın Başbakanlığını yapan Ludwig Erhard (CDU), Adenauer döneminde Federal Ekonomi Bakanı olarak başlattığı ‘Sosyal Piyasa Ekonomisi’ni kararlı bir biçimde uygulamaya koydu.
Ve Almanya’daki ‘ekonomik mucizenin yaratıcısı’ olarak tarihe geçti.
1966-1969 yıllarında görev yapan CDU’lu Başbakan Kurt Georg Kiesinger, öğrenci hareketleri yıllarında ‘APO’ kısa adıyla tanınan ‘Parlamento Dışı Muhalefet’i susturmak için hayata geçirilen ‘Sıkı Yönetim Yasası’na imza attı.
1969 yılında Kiesinger’in yerine geçen Almanya’nın SPD’li ilk Başbakanı Willy Brandt ise yıllar sonra iki Almanya’nın birleşmesinin yolunu açan ‘Ostpolitik’i (Doğu Politikası) hayata geçirdi.
Brandt’ın 1970 yılında Polonya ziyareti sırasında Varşova’daki nazi kurbanları anıtı önünde diz çöküp özür dilemesi tarihe geçti.
Ancak danışmanlarından Günter Guillaume’un eski Doğu Almanya Gizli Haberalma Teşkilatı (Stasi) ajanı olduğu ortaya çıkınca 1974’te istifa etti.
Yerine geçen ve 1982 yılına kadar da görevde kalan SPD’li Helmut Schmidt, terör örgütü Kızıl Ordu Cephesi’ne (RAF) karşı kararlı bir mücadele verdi ve yok etti.
İKİ ALMANYA’NIN BİRLEŞMESİNİN MİMARI
1982-1998 yıllarında Almanya’nın Başbakanlığını yapan CDU’lu Helmut Kohl, 1989 yılında Berlin Duvarı’nın çökmesiyle ‘İki Almanya’nın birleşmesinin mimarı’ olarak tarihe geçti.
1998 yılında göreve gelen SPD’li Gerhard Schröder, Almanya’da işsizliği yarıya indiren ‘Gündem 2010’ reformunu hayata geçirdi.
Ancak bu kendisine de, partisine de pahalıya mal oldu ve 2005’te koltuğunu CDU’lu Angela Merkel’e kaptırdı.
2021 yılına kadar görev yapan Merkel hem dünya genelinde 2008’de yaşanan mali krizi hem de daha sonraki ‘Euro Krizi’ni Almanya’nın yara almadan atlatmasını başardı.
2015 yılında ‘Wir schaffen das’ (başarırız-beceririz) diyerek Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açıp, AB’nin imajını kurtardı.
Avrupa’da ve dünyada barışın korunması için yoğun çaba gösterdi.
Şu anda her ne kadar güven kaybı yaşasa da, Olaf Scholz’un zihinlere kazınan ‘başarılarını’ veya ‘başarısızlıklarını’ görmek için daha zaman var.