Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Van'da meydana gelen depremle ilgili olarak, “Birkaç gün içerisinde hamd olsun durum kontrol altına alınmış vaziyette ve çok kısa bir zaman içerisinde de inşallah bütün bu enkazlar kalkacağı gibi, yeniden bir Van merkez planlaması ve yeniden Erciş'te de kentsel değişim, dönüşüm ile birlikte yeni bir şehir, yeni bir ilçe inşa edilmiş olacak” dedi.
Konuşmasının başında Van'da meydana gelen deprem felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyen Başbakan Erdoğan, Türk milletine başsağlığı diledi.
Depremde yaralanan vatandaşlara acil şifalar temenni eden Erdoğan, ayrıca yurt dışından taziye ve geçmiş olsun mesajlarını ileten, yardım teklifinde bulunan tüm ülke liderlerine, dost ve kardeş ülke halklarına da Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti adına şükranlarını sundu.
Azerbaycan'ın, ilk andan itibaren seferber olarak, gerek kurtarma ekipleriyle, gerek malzeme dolu uçaklarını yollamak suretiyle Türk milletinin acısını hafifleten bir çaba içinde olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, İzmir'de dün yapılan açılış ve temel atma töreninde ve ardından gerçekleştirilen Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli İstişare Konseyi toplantısında, Azeri halkına teşekkürlerini ilettiğini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“23 Ekim Pazar günü öğlen saat 13.41'de, Van merkezli 7,2 şiddetinde bir deprem afetine maruz kaldık. Deprem anından itibaren, ilgili bakanlarımız, Van milletvekillerimiz, ilgili kurumlarımız derhal harekete geçtik. Ben, İstanbul'dan beraberimde bakan arkadaşlarım olduğu halde Van'a hareket ettim. Aynı şekilde başbakan yardımcım, bakan arkadaşlarımla birlikte Ankara'dan Van'a hareket etti. Van Ferit Melen Havalimanı'na ulaştıktan sonra orada kısa bir brifing aldık ve derhal helikopterlerle Erciş ilçemize hareket ettik. Orada önce kaymakamlıkta ayrıntılı bilgi aldık, kriz merkezinin ihtiyaçlarını tespit ettik, ilgili kurumlara hemen talimatlarımızı verdik. Daha sonra ilçe merkezinde ana cadde üzerindeki yıkılmış binalara giderek felaketin boyutunu, ihtiyaçları bizzat yerinde arkadaşlarımla beraber bir görelim istedik. Yani duyuma dayalı veya televizyon haberlerine vesaireye dayalı değil, bizzat görmek suretiyle aynel yakin olsun istedik. Ve arkadaşlarımla beraber bunu da birlikte yaptık.
Erciş'ten yeniden Van'a geçtik. Van'da, kriz merkezinde, bakan arkadaşlarımızın, milletvekillerimizin, valimizin, kurum temsilcilerimizin katılımıyla ayrıntılı bir toplantı yaptık. Çalışmaların ne aşamada olduğunu, yapılanları ve yapılacakları ayrıntısıyla değerlendirdik. Ardından da Van merkezde yıkılan birkaç bina enkazını ve oradaki çalışmaları yerinde inceledik ve sabah 5 gibi Van'dan Ankara'ya döndük. Orada bizimle incelemelerde bulunan bakanlarımızın bir kısmı Van'da kaldılar ve şu anda hem arama kurtarma çalışmalarını, hem yardım dağıtımını, hem de sonrasında yapılacak işleri bizzat yerinde koordine ediyorlar.
Tabii böyle anları maalesef kendileri için hala siyasi ranta dönüştürmenin gayreti içinde olanlar var. Çirkin olan bu. Hele hele böyle bir deprem felaketinin olduğu anda bütün imkanlarıyla beraber seferber olan bir devlet var, bir hükümet var. Bütün imkanlarıyla, kurumlarıyla, kuruluşlarıyla ilk andan beri orada. 1999 depremini yaşayanlar bilir. Deprem mahalline gelemeyen bir iktidar, bir hükümet vardı. Ama şu anda kabinenin neredeyse dörtte biri orada seferber olmuş vaziyette, devletin tüm kurum ve kuruluşları orada seferber olmuş vaziyette. Neler yapılıyor, neleri yapacağız, bunlar orada planlanıyor. Birkaç gün içerisinde hamd olsun durum kontrol altına alınmış vaziyette ve çok kısa bir zaman içerisinde de inşallah bütün bu enkazlar kalkacağı gibi, yeniden bir Van merkez planlaması ve yeniden Erciş'te de kentsel değişim, dönüşüm ile birlikte yeni bir şehir, yeni bir ilçe inşa edilmiş olacak.
Deprem haberi alınır alınmaz, İstanbul'dan, akşam 5 ayrı uçak Van'a hareket etti. Bu uçaklar, arama kurtarma ekibinden çadıra, battaniyeden katalitik sobaya kadar, ilk planda ihtiyaç duyulacak malzemeyi İstanbul'dan Van'a taşıdılar. Ankara'dan aynı gün 2 uçak, ertesi gün de 4 uçak insan ve malzeme yüklü olarak bölgeyle intikal etti. Yine İzmir'den, Uşak'tan uçaklar bölgeye ulaştılar. Toplamda, sadece Türk Hava Yollarına ait 16 uçak ilk 2 günde Van'a insan ve malzeme taşıdı. Bölgeye, benim talimatımla, ilk etapta 3 milyon Türk Lirası Acil Yardım Ödeneği gönderildi. Bugün bu rakam 10 milyon TL'ye çıkarıldı. Başbakanlık adına açtığımız yardım hesaplarında da şu an itibarıyla 1 milyon 728 bin lira yardım toplandı.”
Van'dan son bilgiler
48 il ve 39 kurumdan, arama-kurtarma, sağlık ve ilk yardım personeli, araç ve malzeme temin ettiklerini bildiren Erdoğan, bunların 22 Türk Hava Yolları, 22 askeri ve 8 özel kargo uçağı olmak üzere toplam 52 uçak ve diğer ulaşım malzemeleriyle bölgeye ulaştırıldığını kaydeden Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığından Emniyet Genel Müdürlüğüne, Kızılaydan Türksat'a, Türkiye genelinde belediyelerden sivil toplum örgütlerine kadar tüm Türkiye'nin bu deprem için seferber ve tüm güçleriyle bölgede faaliyet gösterir durumda olduğunu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, Van'da meydana gelen depremle ilgili son bilgileri de paylaştı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şu an itibarıyla bin 352 yaralı kaydımız var. 3 bin 755 kamu personeli ve 422 sivil toplum örgütü mensubu bölgede çalışıyor. 16 arama kurtarma köpeği, kamuya ait 595 arama kurtarma aracı, sivil toplum örgütleri ve özel şirketleri ait 54 iş makinesi ve araç, 860 sağlık ekibi, 7'si hava ambulansı olmak üzere toplam 140 ambulans, 33 jeneratör bölgede faal durumda.
Bu sabah saat 09.00 itibarıyla depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı maalesef 461'e ulaştı. Yaralı sayısı bin 352.
Bölgeye şu ana kadar ulaştırdığımız malzeme de şöyle: Kızılay tarafından, 15 bin 379 çadır gönderildi. Aslında bu çadırlar bu olaya yetecek miktardaki çadırlardır. Fazlasıyla yetecek miktardadır. Ama ne yazık ki olay kontrol dışına çıkınca bu çadırlar yetmez bir durum arz ediyor ve ondan sonra da bakıyorsunuz televizyonlar, 'hemen çadır yok, şu yok, bu yok' diyor. İlk anda gerçekten, ilk 24 saatte bu konuda bir başarısızlık oldu. Bunu kabul ediyoruz. Burada bir eksiğimiz oldu. Ama bu tür olaylarda artık bu kadar eksik de bu kadar hata payı da olacaktır. Bu dünyanın her yerinde otomatiğe bağlanmış olay değil. Herkes görevini biliyor, ama tabii ki bölgedeki mevcut depolarda yeteri kadar katalitik soba veya çadır olmayabilir. Farklı depolardan buralara yine bu çadırlar geldi, geliyor.
60 prefabrik ev, 76 bin 500 battaniye, 36 seyyar mutfak, 3 bin 51 mutfak seti, 5 bin 139 katalitik soba sağlanarak Van merkez, ilçe ve köylerine ulaştı ve vatandaşa dağıtıldı, dağıtılıyor. Çadır, battaniye ve diğer malzeme ihtiyacının karşılanması için 5 sivil, 3 askeri olmak üzere 8 uçakla şu anda sevkıyat aralıksız olarak devam ediyor. Bu arada, depremle ve yaraların sarılmasıyla ilgili olarak, bakanlıklarımızın da önemli çalışmaları oldu ve bu çalışmalar devam ediyor. Milli eğitim noktasında, Van merkez ve Erciş başta olmak üzere, depremden zarar gören ilçe ve köylerimizde 14 Kasım tarihine kadar eğitime ara verdik. Bölgede sadece 1 okul tamamen yıkıldı. Okullarda genel olarak ilk tespitlere göre hafif hasar olduğu tespit edildi. Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından 37 mühendis, okulların eğitime hazır hale getirilmesi için bölgeye ulaştı. Bu arada, Van Merkez'de 7, Erciş'te 56 olmak üzere toplamda 63 öğretmenimiz maalesef hayatını kaybetti. 13 öğretmenimiz de yaralandı. Hayatını kaybeden öğretmenlerimize de Allah'tan rahmet diliyor, yakınlarına, eğitim camiasına, milletimize bir kez daha başsağlığı dileklerimi sunuyorum.”
"Van havaalanı hiç kapanmadı"
Ulaştırma Bakanlığının, kendi iş makinelerini seferber ettiği kadar, insan ve malzeme naklini kolaylaştıracak önlemler aldığını belirten Erdoğan, yardım sevkıyatını sağlamak amacıyla Van havaalanının takviye edildiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, “Eğer biz televizyonların verdiği haberlere bakarsak, ilk verilen haber şöyleydi; 'Van havaalanı kullanılamaz durumda. Ağrı'dan, Erzurum'dan ulaşılıyor' diye. Halbuki böyle bir şey yok. sürekli olarak Van havaalanı kullanılabildi. Bu kadar açık ve net, ne yazık ki doğru olmayan haberler var” dedi.
PTT Genel Müdürlüğünün, yardım malzemelerini bölgeye kargo ücreti alınmaksızın gönderme kararı aldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, iletişimin sağlıklı çalışabilmesi için TÜRKSAT tarafından bölgeye anten sistemi yerleştirildiğini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Afetler düşünülerek, bu haziran ayında Ulaştırma Bakanlığımız tarafından Türkiye'de 25 ayrı bölgeye seyyar baz istasyonları gönderilmişti. Bunlardan biri de Van'da bulunuyordu. Depremin şiddeti nedeniyle, Van'daki bu seyyar baz istasyonuna ek olarak 28 adet daha seyyar baz istasyonu özellikle çadır kentlere kuruldu. Bu arada GSM şirketlerimizi de buradan özellikle tebrik ediyorum. İletişimde, bu boyutta bir afete rağmen sıkıntı çok çok kısmi kaldı. Rahatlıkla enkaz altında kalanlarla bile bu iletişim sağlanabildi, görüşmeler yapılabildi. 3 şirketimiz tarafından da Van'da yaşayan aboneler için ücretsiz konuşma imkanı sağlandı.
İçişleri Bakanlığımız, Ağrı Valisi ve 5 mülki idare amirini çalışmalarda koordinasyonu sağlamaları için Van'a görevlendirdi. Maliye Bakanlığımız, Van ilinin tamamında, Bitlis'in Adilcevaz ve Ağrı'nın Patnos ilçelerinde 23 Ekim'den itibaren mücbir sebep hali ilan etti. Buna göre; tüm beyanname ve vergilerin bildirim ve ödeme süreleri ileri bir tarihe ertelendi. Her türlü vergi, ceza ve gecikme faizi ödeme süresi yine aynı şekilde ileri bir tarihe atıldı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, depremden zarar gören KOBİ'lerimizle, esnaf ve sanatkarlarımıza 100 bin lira üst limitli acil destek kredisi sağlamaya başladı. Bu kredilerin ilk 6 ayı ödemesiz olmak üzere 2 yıl geri ödemeli olacak ve faizin tamamı KOSGEB tarafından karşılanacak. Van Organize Sanayi bölgemizde hasar olmadığı, Erciş Küçük Sanayi Sitesi'ndeki küçük çaplı hasarların da acilen tamir edileceği yine bakanlığımız tarafından açıklandı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, deprem nedeniyle oluşan hayvan kayıplarının telafi edilmesi, zirai kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi ve çiftçilere faizsiz kredi sağlanması için çalışmalarını başlattı. Ziraat Bankası, tarımsal kredi borçlarını, Halk Bankası da esnaf kredi borçlarını 1 yıl süreyle erteleyecek. Faiz uygulaması olmayacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız deprem bölgesinde çalışmalarını tamamladı. Çok şükür hiçbir sosyal bakım merkezinde kaybımız yok. Sevgi evlerinde, çocuk evlerinde, bakım merkezlerinde, kadın konuk evlerinde kalan vatandaşlarımız güvenli yerlere taşındılar ve kendilerine psikolojik destek sağlanıyor.
Çalışma Bakanlığımız deprem bölgesinde Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasını devreye aldı. Depremden etkilenen ve en az 4 hafta faaliyette bulunamayacak işverenler, 3 ay süre ile her bir işçi için aylık 497 ile bin 247 lira arasında ödeme yapabilecekler. Deprem tarihinden itibaren 3 aylık süre için tahakkuk edecek prim borçları da 1 yıl süreyle ertelendi.”
Depremzedelere konut
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın bölgede incelemelerini sürdürdüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, ayrıca bu bakanlığa bağlı 210 teknik personelin de yine deprem bölgesinde olduğunu söyledi.
Erdoğan, “Burada inşallah şu anda bir sendikamızın bitmek üzere olan 1250 adet civarında konutları var. Bu sendikamızla arkadaşlarımız görüşmelerini yapıyorlar. Onlarla anlaşabilirsek onların bu konutlarını biz devralıp, onlara yeniden bu konutları inşallah uygun gördükleri, uygun göreceğimiz bir yerde başlamak ve 1250 konutla bir defa ilk etapta süratle oraya yerleşim sağlayalım istiyoruz” dedi.
TOKİ'nin yaptığı 50 adet bitmiş konutun en acil ihtiyacı olan depremzedelere vermek istediklerini belirten Başbakan Erdoğan, Erciş'de inşaatına yeni başlanmış TOKİ konutlarını da 6 ayda tamamlamak istediklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Gençlik ve Spor Bakanlığımızın Van ve Erciş'teki tüm spor tesislerini ve sahalarını çadır kent ve hastaneye dönüştürmek suretiyle burada önalınmış vaziyette. Bölgedeki öğrenci yurtlarımızda kalan öğrenciler, Van merkez, Siirt ve Diyarbakır'a nakledildi ve ihtiyaçları karşılanıyor. Ayrıca bu bölgedeki öğrencilerimizin yurt ücretleri ertelendi. Türkiye genelinde, ailesi Van'da yaşayan öğrencilerden de 3 ay süreyle yurt ücreti alınmayacak. Erciş'te yıkılan öğrenci yurdunun yerine TOKİ vasıtasıyla 600 öğrenci kapasiteli yeni bir yurdu Erciş'te yapacağız.
Enerji Bakanlığımızın çabalarıyla, şu anda Van merkezinin yüzde 100'üne yakın kısmına elektrik veriliyor. Verilemeyen bölgelerde de arama kurtarma çalışmaları devam ettiği için tedbiren kesinti yapılıyor. Erciş'in yüzde 90'ına elektrik veriliyor. Burada verilemeyen kısımlarda arama kurtarma çalışmaları devam ettiği için kesinti yapılıyor. Yani elektrik enerjisi noktasında da aslında sıkıntımız yok. Bölgeye kömür sevkıyatını hızlandırdık. Günlük 2 bin ton kömürü ihtiyaç duyulan yerlere gönderiyoruz. Maden kazalarında tecrübeli Türkiye Taşkömürü Kurumunun 91 kişilik ekibi de bölgede arama kurtarma çalışmalarını sürdürüyor. Bölgede şu an için doğalgaz kaçağı yok. Muhtemel sızıntı riskleri dikkatle takip ediliyor. Van'a doğalgaz kesintisiz veriliyor. Gaz şebekesinde hasar olan yerler kapatıldı, hasarlı yerler dışına gaz arzı sağlanıyor. Ayrıca, hastaneler gibi acil gaz ihtiyacı olan tesislere de çok hızlı şekilde şebeke döşeniyor ve doğalgaz temini yapılıyor.
Ben, bu vesileyle, buradan, tüm bakanlıklarımıza ve bakan arkadaşlarımıza, milletvekillerimize, tüm kurum ve kuruluşlarımıza, Kızalay gibi, AFAD gibi, AKUT gibi, ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm ilgili birimlerine huzurlarınızda şahsım ve milletim adına canı gönülden teşekkür ediyorum. Ayrıca özel şirketlere, hayırseverlere, sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyorum ve tüm gönüllülere şükranlarımı sunuyorum. Emniyet ve sağlık personelimizi özellikle tebrik ediyorum. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığımıza, özellikle bu dönemdeki attığı adımlarla, burada da tabii ki bazı eksikliklerimiz yine tespit edildi. Bu tespitler de giderilmek suretiyle bu örgütümüzün ülke genelinde çok daha etkin olabilmesi için bu bölgelerimizin sayısını arttırmak suretiyle onları güçlendirmek, bizim inşallah önümüzdeki süreçte bir adımımız olacak.
Özellikle arama kurtarma çalışmalarında milletçe hepimizi sevindirecek neticeler alan, Sağlık Bakanlığı kurtarma ekiplerine, kurumlarımızın arama kurtarma ekiplerine, özel ekiplere, Azerbaycan ekibine teşekkür ediyorum.”
"Aslolan kalıcı konutların yapılması"
Van'a depremin olduğu gece yaptığı ziyarette durumu ve çalışmaları tespit ettikten sonra, yeniden yapılanma için hemen planlama yaptıklarını dile getiren Erdoğan, kış çadırlarının yanında Mevlana evlerine varıncaya kadar ilgililerin çalışma yaptığını söyledi. Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile dün geç saatte görüştüğünü, sipariş verilerek temin edilecek konteynerlerden yararlanmayı düşündüklerini ifade etti.
Kışı daha kolay şartlarda geçirebilecek imkanları oluşturmak için çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, “Bizim için aslolan kalıcı konutların yapılması” dedi.
Van'ın merkez köylerinde kerpiç binaların tamamına yakınının yıkıldığına dikkati çeken Erdoğan, Elazığ, Erzurum, Bursa'daki tecrübelerden hareketle buralarda tek katlı kalıcı konutlar yapmayı ve köykentler kurmayı istediklerini söyledi.
“Bu afetler her zaman olabilir. Depremler, sel felaketleri, kazalar her zaman yaşanabilir. Fay hatları üzerinde yaşıyoruz ve bu sarsıntıları, bu depremleri her zaman görebiliriz, hissedebiliriz, yaşayabiliriz” diyen Erdoğan, bu afetler karşısında her an tedbirli ve hazırlıklı olmanın ve anında müdahale edebilmenin önemini vurguladı.
Çok acı hadiseler yaşandığını, çok acı kayıplar verildiğini, büyük yıkımlara şahit olunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ama yine de 'Bana bir şey olmaz' mantığıyla tedbirin elden bırakıldığına, çürük binaların inşa edildiğine, çürük binalarda yaşamın devam ettiğine şahit oluyoruz. 'Bir musibet bin nasihatten evladır' denilir, ama çok acıdır ki yaşanan onca depreme rağmen hala nasihat alınmadığını işte en son Van'da gördük. Enkaza baktığınızda, malzemenin ne kadar kalitesiz olduğunu, o betonun adeta kuma dönüştüğünü, zemin kattaki beton kolonların zayıflığını ya da kesilmesinden dolayı bütün bir binanın ve içindekilerin acı fatura ödediğini görüyorsunuz. Belediyeler de müteahhitler de denetim elemanları da bu ihmallerin cinayetle eş anlamlı olduğunu artık görmek durumundadır.
Yaşanan felaketleri, acıları, ölümleri, yıkımları, tüyler ürpertici bir ırkçılık, ayrımcılık vesilesi olarak kullanmayı şiddetle reddettiğimi ve kınadığımı burada altını çizerek, ifade etmek istiyorum. Sosyal paylaşım sitelerinde, bazı televizyon ekranlarında, bazı gazete köşelerinde, hatta fısıltı yoluyla sağda solda dile getirilen, ayrımcılığa ilişkin her ifade, her tavır, her ima, çok açık söylüyorum insanlık dışıdır, vicdansızlıktır. Ben bunları lanetli olarak görüyorum.
Kardeşlik kara günde belli olur. Bir taraftan barışa ihtiyacımızın olduğu böyle bir günde bunu fırsata dönüştürelim diyeceksin, öbür taraftan kalkıp meydanda naralar atacaksın. Bu nasıl bir barış anlayışıdır, bu nasıl bir kardeşlik arayışıdır. Burada bile fırsatçılığı kendisine hedef ittihaz edinen bir anlayış var. Böyle bir günde, böyle bir sıkıntılı anda askerimizi mayın tuzağında vurmak isteyen anlayış ve o anlayışın uzantılarının bu ülkede kardeşlik duygusu olabilir mi? Her şey bu kadar açık, net ortada. Bunun neresinde kardeşlik var, bunun neresinde barış var, bunun neresinde bu acı günün acısını birlikte paylaşmak var? Ben, bir Başbakan olarak 74 milyonu Van için seferberliğe davet ediyorum, devlet olarak her imkanı seferber ediyoruz, Van'ı, Vanlı kardeşlerimizi aç, açık bırakmayacağız diyoruz, Bingöl'e nasıl anında müdahale ettiysek, Erzurum'a, Bursa'ya, Elazığ'a, Bala'ya, Simav'a, afet yaşayan her zerreye nasıl anında ulaştıysak Van'a da ulaştık ve orada da yaraları biz saracağız.
Zor şartlarda sıkıntımız olacak. Bunu Elazığ'da da kardeşlerim yaşadılar. Ama buyursunlar Elazığ'ı, Erzurum'u bir araştırsınlar. Bu iktidar oralarda nasıl anında müdahale etti, nasıl yeni şehirler oluşturmak suretiyle kardeşlerinin, vatandaşlarının yanında yer aldı, bunu açık ve net olarak görmek mümkün. Bir ayrımcılık yapılmadı. Türk müdür, Kürt müdür, Zaza mıdır denmedi. Benim insanımdır, benim vatandaşımdır dendi ve bu kişilere böyle ulaştık. Çünkü biz yaradılanı, yaradandan ötürü sevdik. Biz bu millete hizmetkar olduk. Başka bir derdimiz yok. Ama bunu başka yerlere çeken zihniyetlere sesleniyorum; artık bu işten vazgeçin, artık bıktırdınız, yeter. Bundan vazgeçin. Buna çanak tutan medyaya da sesleniyorum, lütfen sizler de bunlara çanak tutmaktan artık vazgeçin.
Bir köyde söyleşi yapıyor; 'devlet bu köye gelmedi' diyor. Arkasında Kızılay'ın çadırı var. Böyle bir anlayış olur mu, böyle bir yaklaşım olur mu? Daha ilk gece 6-7 saat sonra orada olduğumuz anda, Valim'e sorduğumda, dedi ki 'Sıkıntımız var, ama her köye en az 3 ila 10 arasında çadır ulaştırdık'. Ben size doğruyu anlatıyorum, ama bu naraları atanların o köylerle alakası yok, oralara gitmiş değiller. Televizyon muhabiri diyor ki 'henüz yetkililerden kimse buraya gelmemiş' diyor. Birisiyle konuşuyor, olayı böyle naklediyor. Gidilmemiş olsa, bana köy köy bunun raporu verilebilir mi? Köy köy kaç yıkık ev var, ilk gece raporunu aldım. Neyle oldu bunlar? Valiliğin her köye gönderdiği elemanları vasıtasıyla aldım. Senin bilgilerin doğru, bizim bilgilerimiz yanlış... Peki, böyle devam et. Bu, böyle bir sürece katkı sağlar mı? Sağlamaz. Ne yaparlarsa yapsınlar... 74 milyonu bizim nasıl kardeş olduğumuzu, nasıl seferber olduğumuzu, oradaki sarsıntıyı nasıl yüreğimizde hissettiğimizi göstermeye çağırıyorum.”
“Van depremi turnusol kağıdıdır”
Erdoğan, günün; ülkenin nasıl bir ve bütün olduğunu gösterme, ülkenin hamurunda nasıl bir kardeşlik mayası bulunduğunu ispat etme günü olduğunu ifade ederek, yardım göndermek isteyenlerin ulaşacağı yerin Van ve Erciş'teki kriz masaları olduğunu söyledi.
Spekülatörlere ve spekülasyonlara fırsat verilmemesi isteyen Erdoğan, “Her önüne gelen TIR'ları kaldırırsa, her önüne gelen buradan yola çıkarsa, tespit edilen ihtiyaçların dışındaki yığılmayı meydana getirir ki dağıtımda ciddi sıkıntılar meydana getirir” dedi.
Erdoğan, bir taraftan enkaz kaldırma çalışmalarını devam ettireceklerini, bir yandan da yatırımlara süratle başlayacaklarını belirtti. Bakanların bölgeye döneceklerini ve yürütülen işlere müzaheret edeceklerini anlatan Erdoğan, kendisinin de bölgeye giderek, son gelişmeleri yerinde takip edeceğini açıkladı.
Acı üzerinden siyaset yapılmayacağını en güçlü savunan partinin AK Parti olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Felaketleri, afetleri, ölümleri, göz yaşlarını bir siyasi malzemeye dönüştürmeyen, bir fırsat olarak kullanmayan, istismar etmeyen tek parti AK Parti'dir. Acı üzerinden siyaset yapmayı şiddetle reddediyoruz ve reddetmeye devam edeceğiz. Ancak, depremin ardından, daha ilk saniyelerde, devleti, hükümeti suçlayan, enkaz kaldırmak yerine fitne çığırtkanlığı yapanları da ben milletimin, özellikle de Doğu, Güneydoğulu kardeşlerimin takdirine havale ediyorum.
Bu ülkenin Başbakanı, deprem haberini duyar duymaz kalkıyor, bölgeye gidiyor ve Erciş'e ulaşıyor. Orada halkımızla aramızda en ufak bir şey yok. Gayet iyi kaynaşıyoruz, hepsi bize dua ediyorlar. Şikayetleri olanları dinliyoruz, 'Biraz sabırlı olun, geliyor herşey. Araçlar, vinçler gelecek' diyoruz. Dua ediyorlar, 'Allah razı olsun' diyorlar. Ama bakıyorsun, o fitne ocakları tam aksine bu işi körüklemeye çalışıyor. O acının, o enkazın, o yıkıntının içinde birileri siyasi rant kavgası yapmak gibi bir vicdansızlık sergiliyor. Enkaz altında canlılar var. Enkaz altında cesetler var. Ama birileri, adeta devlet oraya ulaşmasın, yaralıların yarasını sarmasın, vatandaşına el uzatmasın diye tahrik içine giriyor. 'Sayın Başbakan, 8 saat oldu, 9 saat oldu, 10 saat oldu. Buraya gelen kimse yok'. Başbakan taa Türkiye'nin bir ucundan buraya geliyor, milletvekilleri, Vali burada. Kalkıyor 'Burada kimse yok' diyor. Ne tip olduğu belli, nerenin mensubu olduğu belli, ne adına bunu yaptığı da belli. Eşi, yavruları, aileden dört kişi binanın altında kalmış olan o kardeşimiz Başbakanı'na sarılıyor. Ama o oradan bu şekilde haykırıyor. Hale bakın... Asıl mağdur olanın, mazlum olanın Başbakanı'na bakışı farklı, devletine bakışı farklı, onun oradan attığı çığlık, fitne farklı.
Açık söylüyorum, Van depremi, bir turnusol kağıdıdır. Bölgeye yatırım gelmemesi, huzur, kardeşlik gelmemesi için yıllardır mücadele edenler, deprem esnasında da devlet yardımı ulaşmasın diye elinden gelen provokasyonu yapıyor. Güya çıkacak, 'Bakın, devlet gelmedi, hükümet gelmedi' diyerek bölge insanını tahrik edecek. Ölümler umurunda değil, enkaz altında kalanlar umurunda değil, yıkılan evler, sönen ocaklar umurunda değil. O, harap olmuş ocaklar üzerinden rant devşirmeye çalışıyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Van'a ulaşıyor, Konya, Kayseri, Ankara, Erzurum Van'a ulaşıyor, ama o bölgedeki malum belediyeler hemen yanı başlarına ulaşmaktan aciz kalıyorlar. Polis taşlamak, asker taşlamak, molotof atmak, sağı soğu yakıp yıkmak için anında organize olanlar, bakıyorsunuz, afet anında ortalıkta yoklar. Benim milletim şunu da görsün; askeri, polisi, jandarması, bütün güvenlik birimleri orada mağdur vatandaşımın yardımına koşarken, terör örgütü saldırılarına devam ederek, hem de Van'ın ilçelerinde mayın tuzakları kurarak, ne kadar kanlı bir şebeke olduğunu bir kez daha gösteriyor. İşte bu alçaklığa verilecek en net cevap, dayanışmadır, kucaklaşmadır. Terör örgütü ve onun uzantılarının, ayrıştırmak için her türlü tahriki denediği bu millet, Van depremi vesilesiyle nasıl bir ve bütün olduğunu, nasıl kardeş olduğunu tüm dünyaya gösterecektir.”
Terörle mücadele
Bir yandan terörle mücadeleyi sürdürürken, bir yandan da uluslararası temasları yoğunlaştırdıklarını anlatan Erdoğan, hafta içinde eski Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı ve KDP Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani ile bir görüşme yaptığını, Mesut Barzani ile de bir telefon görüşmesinin olduğunu, bu görüşmenin ardından bir araya gelme kararı aldıklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, yine hafta içinde, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi'yi kabul ederek son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini ilettiklerini, Salihi ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun detaylı görüşmeler gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Erdoğan, medya sahipleri, genel yayın yönetmenleri ve temsilcileriyle bir araya gelerek yaklaşık 3 saatlik bir toplantıda onları bilgilendirdiklerini, hem de medya-terör ilişkisine dair bazı hissiyatlarını paylaştıklarını ifade etti.
TBMM'de bugün yapılacak kapalı oturumda bir genel görüşmeyle terör meselesinin ele alınacağını anımsatan Erdoğan, “Tabii ben hafta içinde de ifade ettim: Terörle mücadele, milli bir meseledir ve tüm Türkiye'nin eksiksiz katılımıyla, desteğiyle yürüyecek bir mücadeledir. Bu meselenin siyaset üstü, yani, siyasi çıkarların bir kenara bırakılarak, dayanışma, uyum ve koordinasyon içinde yürütülmesi gerektiğini de defalarca vurguladık, vurguluyoruz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir hususa özellikle dikkatlerinizi çekiyorum: Terör örgütü, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin ardından, çok bariz bir şekilde hedefine AK Parti'yi ve AK Parti Hükümeti'ni koymuştur. Gerek terör örgütünün, gerekse onun uzantılarının tavırlarında, açıklamalarında, hedefin AK Parti Hükümeti olduğu çok net olarak görülüyor. Ne yazık ki başta anamuhalefet partisi CHP olmak üzere, Mecliste grubu bulunan partiler de terör örgütünün bu tuzağına düşüyor, bilerek ya da bilmeyerek örgütün bu saldırılarına adeta destek veriyorlar. Çok ilginçtir. CHP Genel Başkanı, saldırının üzerinden saatler geçmeden, kameraların karşısına çıkıyor ve 'şehitlerin sorumlusu hükümettir, hükümet istifa etmeli' diyor. Böyle bir anamuhalefet partisi olabilir mi? Anamuhalefet partisinin genel başkanı, böyle sorumsuzca bir açıklama yapabilir mi? Sen hükümeti istifaya çağırarak ne yaptığının farkında mısın? Bu çağrıyla, terör örgütüne paye verdiğinin, destek verdiğinin, yüreklendirdiğinin farkında mısın?
Aradan bir gün geçiyor, yine bir Kılıçdaroğlu klasiği yaşanıyor. 'Ben öyle bir şey söylemedim, hükümet istifa etsin demedim' diyor. Hatasını telafi etmek için bir gazeteye mülakat veriyor; bu sefer orada ayrı bir skandalın altına imza atıyor. Bizim, Irak Bölgesel Yönetimiyle yaptığımız görüşmeleri kastederek, Sayın Kılıçdaroğlu, 'Kimse öyle bir hayale kapılmasın. Barzani'yi orada yaşatmazlar' diyor. Yani müşterek bir çalışma peşmergeler burada seferber edilsin açıklamalarımızı böyle değerlendiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu sen bu sözünle kimi tehdit ediyorsun? Kimin adına kimi tehdit ediyorsun? Kime yol gösteriyorsun, kime akıl veriyorsun? Allah aşkına böyle düşüncesizlik, böyle patavatsızlık olur mu? Türkiye Cumhuriyeti'nin anamuhalefet partisi genel başkanı, böyle sorumsuz bir açıklama yapabilir mi? Önce hükümeti istifaya çağırarak terör örgütüne paye vermek isteyen, ardından da terör örgütü adına Barzani'ye aba altından sopa gösteren bir anlayış, terörle mücadeleye ne kadar destek verebilir?
Ne diyorlar 'biz çözüm önerisi getiriyoruz, hükümet dinlemiyor' diyorlar. Ya bu anlayış, bu mantık, bu tavır terörle mücadeleye aklıbaşında çözüm önerisi getirir mi, getirebilir mi? Soruyorum, lütfen hangi çözüm önerisini getirdin bunu bir açıkla. Tek başımıza da kalsak, biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Hem terörle mücadele edecek, hem de Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni kararlılıkla yürüteceğiz. Demokrasiden asla taviz vermeyeceğiz. İnsan haklarından asla taviz vermeyeceğiz. Demokrasi-güvenlik dengesini asla sarsmayacağız ve Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle bu sorunu Türkiye gündeminden çıkaracağız.”
Riyad ziyareti
Başbakan Erdoğan, İzmir'de gerçekten tarihi nitelikte bir temel atma törenini Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte gerçekleştirdiklerini, SOCAR ve TURCAS grubunun İzmir PETKİM yarımadasında inşa edeceği, 5 milyar dolarlık Türk-Azeri ortak rafineri yatırımının dün başlangıç yaptığını, 2015 yılında da tamamlanmasının hedeflendiğini ifade etti.
Bu törende yine aynı grubun bir fabrikasının açılışını yaptıklarını ve Haydar Aliyev Endüstri Meslek Lisesi'nin de temelini attıklarını anlatan Erdoğan, “2015 yılında tamamlanacak olan STAR rafinerisi, Türkiye ve Avrupa'da bir noktaya yapılan en büyük yatırımlardan biri olma özelliğine sahip. Rafinerinin inşaat safhasında 10 bin kişi istihdam edilecek. İnşaat bittikten sonra bin kişi daimi olarak çalışmaya devam edecek. Türkiye'nin bir enerji üssü olmasına da önemli katkı sağlayacak bu yatırımın hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
Bu toplantının ardından Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a hareket edeceğini belirten Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Sultan bin Abdülaziz'in dün gerçekleştirilen cenaze törenine katıldığını, kendisinin de bugün Kraliyet ailesine taziyeleri bildireceğini, ayrıca resmi temaslarda bulunarak akşam yurda döneceğini bildirdi.
“Oturacağın yer artık burası”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha Van depreminde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileğinde bulunduğunu dile getirerek, tüm yakınlarına, Vanlılara, tüm millete sabır ve başsağlığı temenni ettiğini söyledi.
“Tekrar ediyorum, milletçe tahriklere kapılmayın. Şunu iyi bilmenizi istiyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti, AK Parti iktidarı asla Türkiye'nin 81 vilayetini bu tür felaketlerde yalnız bırakacak bir iktidar değildir” diyen Erdoğan, sıkıntıların fazla zaman almadan giderileceğini, ardından da kalıcı konutlarla Van'da bir düzenlemeyi süratle gerçekleştireceklerini kaydetti.
"Bu tabloları defaatle yaşamaktansa iktidarı kaybetmek çok daha hayırlıdır"
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şunun çağrısını yapıyorum; Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile bir çalışma içine gireceğiz. Artık şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bunlara yönelik gerekirse yetkiyi tamamen Bakanlığımıza alacağız ve bu tür binalarını değiştirmeyen, bunları yıkmayanlara sormadan kamulaştırmasını yapacak ve bu binaları biz yıkacağız. Bedeli ne olursa olsun, oy verirmiş vermezmiş biz bunları dinlemeyeceğiz artık... Çünkü bu tabloları defaatle yaşamaktansa iktidarı kaybetmek çok daha hayırlıdır. Onun için biz bu adımı atmak zorundayız ve depreme dayanıklılık noktasında çok daha hesaplarımızı ciddi yapıp yoğun bir şekilde bu şehirleşme adımlarını atacağız ve vatandaşlarımıza 'gel kardeşim, senin binanın enkaz bedeli budur ve gel buraya gir, 20 yıl vadeyle de gel burada otur. Ne istiyorsun, iki daire mi, al sana iki daire ama oturacağın yer artık burası. Senin oturduğun yerde biz yarın bir musibetle karşı karşıya kalamayız'. Yok şöyleydi, yok böyleydi, kusura bakma... Bunlara artık 'evet' diyemeyiz. Çünkü artık bunlardan bir değil, iki değil, üç değil, beş değil, bıktık. Bakın hem bunlar söyleniyor, ondan sonra işte belediye, işte vali, işte hükümet, şu, bu, falan...
Çıkmış dün bazıları, kendini bilmezler, 'vali istifa'... Yahu, Vali mi veriyor bunların ruhsatını? Kimbilir hangi belediye verdi, kimbilir hangi müteahhitler yaptı? Hangi odalar, hangi şu anda biliyorsunuz mühendislik büroları var, bunlardan yapım iznini aldı. Dert başka, onun için bunlara fırsat vermeyeceğiz. Onun için de başta büyük şehirlerimiz olmak üzere İstanbul, Ankara, İzmir, bütün bu gecekondular, kaçak binalar şimdiden haberini veriyoruz. Lütfen bizim bu çağrılarımıza kulak versinler. Efendim işte 'müteahhitlerle anlaşacağız, bilmem ne falan' yok. Çünkü ramazanda Ankara'da şöyle bazı gecekondu bölgelerini dolaştım. 'Efendim işte biz TOKİ'ye veremeyiz, müteahhit arıyoruz' şimdi biz artık müteahhit şu bu falan bekleyemeyiz. Hemen müdahalemizi yapacağız. Hem şehirlerimizi güzelleştireceğiz, hem de buraları sağlam güvenilir konutlarla donatacağız. Bu işin başka çaresi yok. Onun için de bunun süratle yasal düzenlemesini de yapacağız.”
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının ardından Denizli, Erzurum, Manisa ve Tekirdağ'dan çeşitli partilerden AK Parti'ye katılan ilçe ve belde belediye başkanlarına AK Parti rozetlerini taktı. AK Parti'ye katılan ilçe ve belde belediye başkanları şunlar:
Hulusi Şevkan Denizli Acıpayam ilçesi, Şibli Saydın Erzurum'un Çat ilçesi, Enver Taçyıldız Hınıs ilçesi, Y. Ahmet İşleyen Narman ilçesi, Zihni Tekman Erzurum Pasinler İlçesi Alvar Beldesi, İsmet Apak Manisa merkez Aşağıçobanisa Beldesi, Vedat Çıvgın Manisa Saruhanlı ilçesi Halitpaşa Beldesi, Hanifi Belendir Tekirdağ Çerkezköy Veliköy Beldesi.
Partiye katılan Denizli Acıpayam İlçe Belediye Başkanı Hulusi Şevkan, Başbakan Erdoğan'a kabak kemane hediye etti.