Güncelleme Tarihi:
Ergenekon Davası'nda savcı dün darbeye teşebbüs suçlamasıyla Başbuğ hakkında A. (ağırlaştırılmış) müebbet hapis cezası istedi.
Ergenekon davasında Savcı mütalaasında, “Ergenekon terör örgütünün olduğu sabittir” dedi, emekli Orgeneral İlker Başbuğ ile Danıştay’ı basıp cinayet işleyen Alparslan Arslan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, idam cezasının kaldırılmasıyla, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. '
Ona terörist diyeni tarih affetmeyecek'
Başbakan Erdoğan, Şubat ayının başında Habertürk TV'de katıldığı programda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklu yargılanmasının kendisini dilhun eden (kan ağlatan) bir konu olduğunu belirterek, “‘Terör örgütü mensubu’ iddiası çok ciddi bir yanlıştır. Bu affedilemez, tarih bunu affetmez.
Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimiz hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda ‘terör örgütü mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez. Bu tanımlamayı yapanlar kendileri bulundukları makam itibarıyla kendilerini sağlamda görseler bile tarih onları affetmez. Bir defa TSK bir örgüttür ama terör örgütü değildir. Bu anayasal örgütün başıdır dersen eyvallah. Ama terör örgütü dediğin zaman affedilir bir yanı yok. Bu çok ciddi bir yanlış” demişti.
ÖCALAN CEZASI
ERGENEKON davasında savcılar 4.5 yıl sonra esasa ilişkin mütalaayı 281’inci oturumda açıkladı. Yaklaşık 4 ay süren çalışma sonucunda duruşma savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş tarafından hazırlanan 2271 sayfalık mütalaada (savcının davaya ilişkin görüşü), Ergenekon isimli terör örgütünün varlığı sabit olduğu belirtildi.
SUÇLAMA
“Hükümetin cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen ya da tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs.”
İÇTİHAT
Mütalaada, Yargıtay içtihatlarına göre TCK 312/1 maddesinde düzenlenen ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs’ suçundan cezalandırılması istenen sanıklara, TCK 314’üncü maddesinde düzenlenen silahlı örgüt kurmak, yönetmek ya da üyesi olmak suçundan ceza verilemeyeceği hatırlatıldı. Mütalaanın özeti Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş tarafından dönüşümlü olarak okundu.
HÜKME YER YOK
Mütalaada eylemlerin anlatıldığı, eylem planlarının yapıldığı, sanıkların hukuki durumlarının ayrı ayrı ele alındığını belirten Pekgüzel, Ergenekon isimli terör örgütünün varlığı sabit olduğunu öne sürdü.
BALBAY’A + 33
Balbay’ın ayrıca “Devletin güvenliğine ilişkin belgeler”, “Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “Yasaklanan bilgileri temin”, “Kişisel verilerin kaydedilmesi”, “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçundan ise 14 yıldan 33 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
TAHLİYE İSTENENLER
Tutuklu sanıklar Fatma Cengiz, Mehmet Bülent Sarıkahya, Mehmet Zekeriya Öztürk, İbrahim Özcan, Oğuz Bulut ve Ulaş Özel’in talep edilen ceza, tutuklulukta geçirdikleri süre de dikkate alınarak haklarında adli kontrol kararı verilerek tahliyelerine karar verilmesi istendi. Savcı, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
KARAR: DEVAM
Mahkeme, tahliye ve yakalama isteğini reddederken tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma son savunmalar için 8 Nisan’a ertelendi.
Bombaların bulunduğu gecekondu sahibine beraat
MÜTALAADA Ergenekon soruşturmasının başlamasına neden olan 27 el bombasının bulunduğu Ümraniye’deki gecekondunun sahibi olan Ali Yiğit ile Adem Uzun, Erdal İrten, Salih Kunter hakkında ise beraat talep edildi. Aralarında eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun da bulunduğu 20 tutuksuz sanık hakkında yakalama kararı verilmesi istendi. Ancak mahkeme yakalama ve tahliye taleplerini reddetti. Aralarında eski milletvekili Emin Şirin, organize suç örgütü lideri oldukları iddia edilen Ali Yasak, Sedat Peker, Semih Tufan Gülaltay, emekli askeri hâkim Albay Tanju Güvendiren’in de bulunduğu 96 kişinin Ergenekon üyesi oldukları gerekçesi ile 15 yıla kadar hapis istendi.
Dosyalar ayrılsın
YARGILAMA aşamasında hayatlarını kaybeden sanıklar Cumhuriyet Gazetesi eski İmtiyaz sahibi İlhan Selçuk, Engin Aydın, Murat Özkan hakkındaki davanın düşürülmesi, haklarında yakalama kararı bulunan Bedrettin Dalan, emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı ve Turan Çömez’in dosyalarının ayrılması istendi.
SAVCI GÖRÜŞÜ: YAKALANMASI DARBEYİ ÖNLEDİ
ÖNEMLİ BİR TERÖRİST
SAVCI mütalaada şu tespitlerde bulundu: Hedeflerden biri iktidarı yönetmek. Cumhuriyet Gazetesi’ne 3 kez bomba atılması ve akabinde Danıştay üyelerinin heyet halindeyken hedef alınıp, bir üyenin öldürülüp, diğerlerinin öldürülmeye teşebbüs edilmesi bireysel değil örgütsel eylemdir. Bu eylemler dinsel güdüleri değil, Ergenekon terör örgütünün hedeflerinin gerçekleşmesi için işlenen eylemlerdir. Alparslan Arslan önemli bir Ergenekon terör örgütü üyesidir. Bu somut eylemlere doğrudan katılan diğer sanıklar ise Ergenekon terör örgütü üyesi olmamakla birlikte, Cumhuriyet’e bomba atma eylemlerinde Ergenekon terör örgütü adına suç işleyen kişilerdir. Özellikle Danıştay’a saldırı, hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunun gerçekleşmesine neden olacak nitelikte. 1980 darbesi öncesi 26 Aralık 1978 tarihli sıkıyönetim ilanının gerekçesi Savcı Doğan Öz’ün öldürülmesiydi.
SONUÇ ALINAMADI
Hızla yakalanması ve soruşturma makamlarının etkin çalışmalarıyla Alparslan Arslan’ın irtibatlarının hızla ortaya çıkarılmasından dolayı, bu eylem kendisinden beklenen ülkede askeri darbe yapılması sonucu doğuramamıştır. Bu eylemler örgütsel nitelikli eylemlerdendir. Eylemler öncesi ve işlenmesi sırasındaki yapılan hazırlıklar ve organizasyon, sonrasındaki meydana gelen olaylar ve dezenformasyon faaliyetleri, iddianamelerde sanıklara isnad edilen suçlar ile Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar ve Danıştay saldırısı arasındaki ilişki, suçların sonuç ve etkileri dikkate alındığında eylemlerin Ergenekon terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Mütalaa değil mahkeme kararı
MÜTALAAYA yoğun itirazlar geldi. Tuncay Özkan ve bir kısım sanığın avukatı Celal Ülgen, “Şu anda Cumhuriyet savcılarının okuduğu esas hakkındaki mütalaa değildir. Şu anda savcıların okuduğu aslında 7-8 ay sonra göreceğiniz mahkeme kararının ta kendisidir. Balyoz’da da bunu gördük” dedi. Ülgen, duruşmaya veriler ara sırasında, şunları söyledi: “5 yıldır süren bu yargılamanın sonunda, henüz yeteri kadar delillerin irdelenmediği, hukuka aykırı delillerin ayrıştırılmadığı itirazlarımıza rağmen esas hakkındaki mütalaanın okunmasına geçildi. 96 sanık, sadece TCK’nın 314. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sadece örgüt üyeliğinden 5 yıl ile 10 yıl arasında hapsi isteniyor. İrticayla Mücadele Eylem davası, ayrıca İnternet Andıcı davasında birleştirilen sanıkların tümüne 312. maddeden, yani hükümeti cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirme suçu, yükleniyor. Cumhuriyet savcılarının görüşü böyle ve cebir ve şiddetin kanıtı olarak sadece Alparslan Arslan’ın işlediği Danıştay cinayetini gösteriyorlar. Çünkü hükümeti devirmek için bir cebir ve şiddetin ortaya çıkması gerekir. Cebir ve şiddet bu. Yani böylece bir tarafta Danıştay cinayetini gerçekleştiren Alparslan Arslan müebbet hapse, öbür tarafta Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanlığını yapmış İlker Başbuğ, İnönü Üniversitesi’nin rektörü Sayın Hilmioğlu, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal ve diğer askerlerin aynı hükümeti cebir ve şiddet kullanarak devirmekten mahkûm olmaları isteniyor. Buna kim inanır göreceğiz.” / Özkan ARSLAN / DHA
Adalet ayak altında
SANIKLAR, avukatları aracılığıyla mütalaas sonrası ortak açıklama yaptı: “Bugün Silivri’de adalet, hukuk ve insan hakları bir kez daha ayaklar altına alınmıştır. Hukukun bütün temel ilkeleri çiğnenmiştir. İddianame; delil değeri olmayan, sonradan üretilmiş delillere dayandırılmış, hukuka aykırı deliller hiçbir şekilde ayıklanmamıştır. Bu davanın hedefi Cumhuriyetin değerleri, Atatürk ilkeleri ve devrimleridir. Sözde mütalaayı tanımıyoruz, reddediyoruz.”
Delillere dayanmıyor
ANKARA Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Ergenekon mütaalaasına, “Önceden nasıl yazılacağı bilinen mütalaa” diye tepki gösterdi. Feyzioğlu, şunları söyledi: “Mütalaa şaşırtıcı değildir. Demokraside yeri olmadığı ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiği için tasfiye haline sokulan bir mahkemenin savcısı, delillere dayanmayan, gerçeklerle bağdaşmayan ve önceden nasıl yazılacağı bilinen bir mütalaa sunmuştur. Bundan sonra savunmalar alınacaktır. Ancak yaptıkları yapacaklarının teminatı olan mahkeme, düşman ceza hukukunu bile aratır şekilde adil yargılanma hakkının bilinen bütün kurallarını hiçe sayarak yaptığı yargılamanın neticesinde korkarım ki, peşinen yazdığı hükmü ilan edecektir. Bu olanları terör örgütü lideriyle anayasa pazarlığı sürecinden bağımsız düşünmek mümkün değildir.”