Başbakan Scholz’a ağır darbe
Güncelleme Tarihi:
Evet... Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Kovid-19’un dünyayı kasıp kavurduğu zor bir dönemde göreve başladı. Almanya Federal Cumhuriyeti’nin tarihinde Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile gerçekleştirdiği ‘üçlü koalisyon’ Scholz’un işini daha da zorlaştırdı. Göreve başladıktan 2.5 ay sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya savaş açması, Başbakan Scholz’un işini iyice zorlaştırdı.
Hem de yalvarıp yakararak.
ABD ve bazı AB ülkeleri Ukrayna’ya silah yardımında bulunurken, Almanya günlerce, hatta haftalarca sessiz kaldı.
Scholz bu sessizliği, Almanya’da geçerli yasalara göre kriz ve savaş bölgelerine silah gönderilmesi ve satışı yasağının ardına sığınarak savundu.
Ancak çeşitli ülkelerden ve çevrelerden eleştirilerin artması üzerine Ukrayna’ya 5 bin adet askeri miğfer gönderdi.
Tabii bu da alay konusu oldu.
Rusya’nın saldırıları artırmasına paralel olarak Almanya’ya baskıların yoğunlaşması üzerine, hükümet nihayet Ukrayna’ya tanksavar ve hava savunma füzeleri gönderme kararı aldı.
Gönderdi de.
KARARSIZ TUTUM SERGİLEDİ
Rusya’nın başlattığı savaşı durdurması için Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, diplomatik yollardan yoğun çaba gösterdikleri halde, Rusya’ya yaptırım konusunda o kadar da hızlı davranmadılar.
ABD, Rusya ile Almanya arasındaki ‘Kuzey Akım 2’ doğal gaz boru hattı projesinin devre dışı bırakılması için bastırdığı halde Başbakan Scholz, “Bu politik değil, ticari bir projedir” diyerek yan çizdi.
Ancak daha sonraki günlerde dıştan ve içten gelen baskılara dayanmayıp projenin hayata geçirilmesini iptal etti.
Ama bu ‘kararsız tutumu’ Scholz’a güveni sarstı.
Kovid-19’a karşı mücadeledeki ‘kararsız tutumu’ da öyle.
26 Eylül 2021 tarihinde yapılan genel seçimler öncesi sürdürülen seçim kampanyası sırasında SPD’nin başbakan adayı olan Scholz, aşı zorunluluğuna karşı olduğunu ilan etti.
Tabii bu konuda yalnız değildi.
Diğer partilerin liderleri de aşı karşıtı seçmenleri ‘küstürmemek için’ aşı zorunluluğuna karşı çıktılar.
Ama seçimlerden sonra durum değişti.
Scholz, Kovid-19 yüzünden yaşamlarını yitirenlerin ve vaka sayısının artması üzerine daha hükümet kurulmadan 18 yaşın üzerindekilere aşı zorunluluğundan yana olduğunu açıkladı.
Bu görüşünü 8 Aralık 2021’de başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra da savundu.
İSYAN BAYRAĞI AÇTILAR
Ancak küçük ortak FDP buna sıcak bakmadı.
Hatta FDP’li Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki öncülüğündeki bir grup, “Aşı zorunluluğuna karşıyız” diyerek isyan bayrağı açtı.
Ana muhalefet Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) de aşı zorunluluğuna “Hayır” dedi.
Federal Meclis’te çoğunluğu sağlamak için Başbakan Scholz, diğer partilerin de destek vereceği ortak bir yol bulunmasını önerdi.
Ancak kendisinin 18 yaşın üzerindekilere aşırı zorunluluğundan yana olduğunu yinelemeyi de ihmal etmedi.
SPD’nin 18 yaş üstü planına destek şansı görünmeyince 50 yaş üstü gündeme geldi.
Ona da çok sıcak bakılmayınca, hükümet kanadı 60 yaşın üzerindekilere aşı zorunluluğunu içeren yasa tasarısını sundu.
CDU/CSU şu anda değil ama sonbahardan sonra aşı zorunluluğunu, Almanya için Alternatif (AfD) sağlık çalışanlarına aşı zorunluluğuna son verilmesini, FDP’li Kubicki grubu gönüllülük prensibi çerçevesinde aşı yaptırılmasını içeren önergeler sundular.
İşte geçen hafta perşembe günü Federal Meclis’te oylama yapıldı.
Hükümet partilerinin yasa tasarısı 296’ya karşı 378 oyla reddedilidi.
Diğer partilerin önergeleri de çoğunluğun desteğini alamadı.
Ama asıl darbe alan Başbakan Olaf Scholz’ oldu.
Çünkü hükümet partilerinin, SPD’nin 206, Yeşiller’in 118 ve FDP’nin 92 olmak üzere tam 416 milletvekili var Federal Meclis’te.
416 milletvekilinden yalnız 296’sı hükümetin tasarısına destek verdi.
Ve Scholz ilk ‘dersini aldı’.
Brüksel’de yapılan NATO ülkeleri Dışişleri Bakanları toplantısını bitirmeden ayrılıp oy kullanmak için Berlin’e dönen Federal Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock bile kurtaramadı Başbakan Scholz’u.