Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2020 09:38
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in onay vermesi üzerine, Almanya’da genel seçimlerin 26 Eylül 2021’de yapılması kesinleşti. Tabii Almanya’nın 2005 yılından beri başbakanlığını yapan Angela Merkel, yeniden aday olmayacağını iki yıl önce ilan ettiği için, seçimlere 10 ay kala Almanya’da ‘yeni başbakan’ arayışı da başladı.
ŞU ana kadar sadece Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Maliye Bakanı Olaf Scholz’un başbakan adaylığını ilan etti.
Gelecek yıl yapılacak genel seçimlerden ‘en güçlü kanat’ olarak çıkmalarına kesin gözüyle bakılan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) henüz başbakan adayını belirlemedi.
Daha doğrusu belirleyemedi.
Çünkü CDU hâlâ Annegret Kramp-Karrenbauer’in yerine kimin genel başkan olacağına, koronavirüs belası yüzünden delegeleri bir araya getiremediğinden bir türlü karar veremedi.
Muhtemelen Ocak ayı ortalarında bin bir delegenin ‘uzaktan kumandalı’, yani ‘dijital’ ortamda katılacağı kurultayda, önce CDU’nun yeni lideri belirlenecek, sonraki haftalarda da ‘kardeş parti’ CSU ile birlikte muhafazakâr kanadın başbakan adayının kim olacağı.
CDU liderliği için CDU/CSU Federal Meclis Grubu eski Başkanı Friedrich Merz, Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Başbakanı Armin Laschet ve Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen adaylıklarını aylar önce ilan ettiler.
Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre en şanslı aday Friedrich Merz.
Ardından da Armin Laschet gelmekte.
Norbert Röttgen için de “Hiç şansı yok” denilmekte.
Ancak CDU Genel Başkanı’nı kamuoyu yoklamaları değil, delegeler belirleyecek.
Genel seçimlere ortak katılan CDU ile CSU’nun başbakan adayını ‘kardeş partiler’ kendi aralarında saptadıklarından, CDU’nun yeni lideri otomatik olarak ‘başbakan adayı’ olamayacak.
Ama şimdiye kadar yapılan 19 genel seçimde, muhafazakâr kanat CSU’lu sadece 2 politikacıyı başbakan adayı gösterdi.
Dönemin Bavyera Eyalet Başbakanı ve CSU Genel Başkanı Franz Josef Strauss 1980 yılında, aynı koltukların sahibi Edmund Stoiber de 2002’de başbakan adayı oldu.
Ama ikisi de hayal kırıklığına uğradı.
Şimdi de Bavyera Eyalet Başbakanı ve CSU Lideri Markus Söder’in ismi sık sık telaffuz ediliyor muhafazakâr kanadın başbakan adaylığı için.
Markus Söder, “Benim yerim Bavyera’dır” diyerek gözünün daha yükseklerde olduğu havası yaratmak istemiyor.
Genel seçimlerden CDU/CSU’nun ardından ‘en güçlü parti’ olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılan Yeşiller de başbakan adayını henüz ilan etmedi.
Yeşiller’in, Eş Başkan Annalena Baerbock ile Robert Halbeck’ten birinde karar kılması kesin.
*
Almanya’da başbakanı direkt olarak halk değil, halk tarafından seçilen ve halkı temsil eden milletvekilleri seçiyor.
“Başbakanı direkt olarak halk seçse kime oy verirdiniz?” sorusuna yanıtları içeren son kamuoyu yoklamasına bakıyorum.
“Benim yerim Bavyera” diyen Markus Söder yüzde 35’le ilk sırada.
“Yeşiller Eş Başkanı Robert Habeck’e” diyenlerin oranı yüzde 18’i geçmiyor.
SPD’li Olaf Scholz yüzde 14’te kalıyor.
Almanya’da en güvenilir politikacılar sıralamasına bakıyorum.
Başbakan Angela
Merkel, 100 üzerinden 71 puanla ilk sırada yer alıyor.
Markus Söder 56 puanla ikinci, CDU’lu Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn 51 puanla üçüncü sırada.
SPD’li Olaf Scholz 48, CDU liderliğine soyunan Armin Laschet 42, Norbert Röttgen 41 ve Friedrich Merz de 33 puanda kalıyor.
Sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) Eş Başkanı Jörg Meuthen 8 ve partinin Meclis Grup Eşbaşkanı Alexander Gauland da 7 puanda görünüyor.
Bu veriler de CSU Lideri Markus Söder’in muhafazakâr kanadın başbakan adayı, hatta “Yeni Almanya Başbakanı” olma şansının son derece yüksek olduğunu gösteriyor.
Her ne kadar şu anda çok da istekliymiş gibi bir hava yaratmak istemese de, kendisine bu yönde bir teklif geldiğinde, Söder’in hiç tereddüt etmeden “Partilerimiz böyle istedi” diyerek kabul edeceği de kesindir.
Bu da bana Türkiye’nin eski Başbakanı ve eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, “Dün dündür, bugün bugündür” söylemini anımsatıyor.