Başbakan Erdoğan’a açık mektup

Güncelleme Tarihi:

Başbakan Erdoğan’a açık mektup
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2009 00:00

Sayın Başbakan, bakmayın öyle Türkiye’den uzakta yaşadığımıza, biz hep Türkiye’yle yatıp kalkarız. Sabah uyandığımızda çevremizde ne olup bitiyordan daha çok, Türkiye yerinde mi diye merak ederiz.

Haberin Devamı

İlk iş olarak Türkiye haberlerini dinler, Avrupa medyasına da Türkiye hakkında ne var diye şöyle bir göz atarız. Belki diyeceksiniz ki, “Kardeşim siz de bu kadar içli dışlı olmayın Türkiye’yle. Bulunduğunuz ülkeyle ilgilenin.” Ama inanın olmuyor işte, bir türlü kopamıyoruz. Göbeğimiz orda kesilmiş. Hem olmaz olsaydı şu küreselleşme, Türkiye’de olup bitenler anında Avrupa’ya yansıyor.

İşyerinde, okulda, yolda tandığımız Alman, Fransız, Hollandalı arkadaşlarımız hemen konuyu açıyor, biz istemesek bile, hem de yüzlerinde alaycı bir gülümsemeyle. Hazırlıksız yakalandı mı fena yapıyorlar bizi. O nedenle hep hazırlıklı olmak zorundayız. Bizim de üyesi olmak istediğimiz bu Avrupalı dostlarımız, doğrudan söylemeseler bile, bu halinizle mi Avrupa’ya gireceksiniz diye inceden hissetiriyorlar. Sizin anlayacağınız biz hep savunmadayız burda. İnanın işimiz çok zor. Öyle bir dert ki, düşman başına.
***

Biliyorum “şimdi yine ne oldu” diye merak ediyorsunuz, anlatayım: Avrupa’da turizmin incisi olarak tanınan Kemer’den son gelen haberlerle çok sıkıştık. Önce metanollü içkiden üç Alman gencinin hayatını kaybettiği haberiyle sarsıldık. Alman tanıdıklar “insan sizin ülkenizde eğlenemiyor bile” diye laf koydu. Atasözü: Dil yarası kılıç yarasından derin olur. Daha bu yarayı sarmadan yine Kemer’de yeni seçilen MHP’li Belediye Başkanının müstehcen bulduğu “Aşk Yağmuru” adlı heykeli söktürdüğü haberi geldi. Şimdi arkadaşım Hans’ın Bayern Münih’in Barcelona’dan yediği 4 golün acısını benden kat kat fazlasıyla çıkaracağını adım gibi biliyorum.

Hani diyeceksiniz ki, “bir ülkede kendini bilmeyen insanlar oluyor. Bunlar münferit olaylardır.” Ama bu savunma yetmiyor, Sayın Başbakan. Çünkü Hans çok hazırcevap, “Kemer gibi Batılı yaşam tarzı elinden alınır kuşkusuyla size bile oy vermemiş, refahını turizme borçlu bir kentte böyle olursa, iç Anadolu’da nasıl olur” diye soruyor bu Hans. “Ne yapalım, heykel müstehcen” desem, bu sefer Hans diyor ki “Ama siz Türkler günlük hayatta çok daha müstehcen sözler kullanıyorsunuz.”
***

Dedim ya bu Hanslar çok hınzır, Sayın Başbakan, herşeyi iyi bilirler. Bırakın taşrayı, sizin genel başkanı olduğunuz partiden Ankara belediye başkanının, adını doğru telaffuz edemiyorlar, o yüzden yazmıyorum, “Tükürürüm böyle heykele” deyip Altınpark’taki “Periler Ülkesinde” adlı heykeli orgazmı çağrıştırıyor diye kaldırdığını bile biliyorlar. “Bu heykel mahkeme kararıyla geri konuldu” diyorum ama, Hans bu sefer de İstanbul Cihangir Parkı’nda ‘Cihangir Güzeli’ adlı heykelin tahrik edici bulunduğu için kaldırılmasını gündeme getiriyor. Bunu Balıkesir Edremit’teki memeleri açık Sarı Kız heykeli izliyor. Valla çok sıkıştık, Sayın Başbakan. Bir türlü işin içinden çıkamıyoruz.

Benim de kafam karıştı. Bizim heykellerle bir sorununuz mu var? Şimdi ne diyeceğim ben Hans’a? Ne olur bana bir ipucu verin. Ya deyin ki, “edebiyat edep kelimesinden gelir, ama edebiyat ya da sanat edepli olmak anlamına gelmez. Bu nedenle kaldırılan heykel yerine konulacaktır.” Ya da gelip kendiniz anlatın. Çünkü burda Avrupa Parlamentosu seçim kampanyaları da başladı. Aşırı sağcı ve Hıristiyan Demokrat partiler, Türkiye’nin Avrupa kültürüne ait olmadığını anlatmak için açık arıyorlar. Haberin ola. Sorumluluk bizden çıktı. Hem biliyorsunuz Kemer Almanya’nın Schwabach kentiyle kardeş. Bu işin mimarı Bavyera eski başbakanı Beckstein’la Schwabachlıların üzgün selamları var.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!