Ahmet KÜLAHÇI
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 24, 2023 10:15
Almanya’da yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıyorum...Doktorlara güven yüzde 81’i, polise yüzde 79’u üniversitelere yüzde 74’ü, Federal Anayasa Mahkemesi’ne yüzde 70’i, diğer mahkemelere yüzde 65’i buluyor.
Radyoya güven yüzde 49’a, orduya yüzde 46’ya, yazılı medyaya yüzde 39’a ve televizyona yüzde 27’ye düşüyor.
Özel televizyon kanallarından
RTL/ntv adına yapılan son kamuoyu yoklamasına bakıyorum...
Cumhurbaşkanı’na güven yüzde 63’ü buluyor.
Federal Meclis’e güven yüzde 41’i geçmiyor.
Federal hükümete güven ise yüzde 34’te kalıyor.
Ya parti ve politikacılara?
Almanya’da halkın sadece yüzde 27’si siyasi partilere güveniyor.
Yüzde 69’u ise kesinlikle güven duymuyor.
Politikacılara güven dibe vururken, güvensizlik tepe yapıyor.
Almanlardan sadece yüzde 15’i politikacılara güven duyuyor.
Başbakan
Olaf Scholz’a da güven her geçen gün azalıyor.
Aynı kamuoyu yoklamasına göre, Almanların sadece yüzde 33’ü Şansölye Scholz’a güven duyuyor.
Bir yıl önce ise bu oran yüzde 57’diydi.
Yani Olaf Scholz’a güven bir yılda yüzde 24 azaldı.
Bunda hiç şüphesiz Şansölye Scholz’un bazı konulardaki kararsız tutumu ve ortakları küstürmemek için kararlı bir tavır sergilememesi etkin bir rol oynadı.
Evet...
Olaf Scholz, zor bir dönemde göreve geldi.
Tam Kovid-19 belasının Almanya’yı olduğu gibi dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde görev üstlendi.
Göreve geldikten 2.5 ay sonra da Rusya Ukrayna’da savaşa girişti.
Bu beklenmedik savaş, Scholz’u da allak bullak etti.
ABD başta olmak üzere birçok NATO ülkesi Ukrayna’ya silah yardımına koşarken, Scholz, Alman yasalarına göre savaş bölgelerine Almanya’nın silah göndermesinin mümkün olmadığı tezinde ısrar etti.
Ancak hem içten hem de dıştan baskıların artması üzerine Ukrayna’ya Alman tankları gönderilmesine “evet” demek zorunda kaldı.
Göreve gelmeden önce ve göreve geldikten sonra sık sık “Bana güvenin” diyen Şansölye Scholz, bu tutumuyla bir yerde inandırıcılığını kaybetmeye başladı.
Rusya’nın doğal gaz sevkıyatını durdurmasına rağmen, ortaklardan Yeşiller’in bastırması üzerine, Almanya’da faaliyetteki son 3 nükleer santralın da kapatılması kararı Scholz’u daha da zor duruma düşürdü.
Her ne kadar ağırlığını koyup, 31 Aralık 2022’de kapatılması öngörülen nükleer santrallarda üretime 15 Nisan 2023’e kadar devam etmesine karar verse de, halkın gözünden düştü.
Ortakları Yeşiller ile FDP arasında arasında yaşanan ‘Kalorifer Yasası’ kavgası ise Scholz’un inandırıcılığını yitirmesini körükledi.
Ve göreve geldikten sonra Almanya’da “En çok sevilen politikacılar” sıralamasında ilk sıraya yerleşen Şansölye Scholz, beklenen kararlılığı sergilemediği, sergileyemediği için halkın gözünden iyice düşmeye başladı.
Nitekim düştü de.
Hem de adeta “Gel de güven” dedirtircesine...
Scholz, son dönemlerde “En çok sevilen politikacılar” sıralamasında 6’ncı gelmekte.
Daha önceki yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıyorum...
Almanya’nın 2005-2021 yıllarında aralıksız olarak 16 yıl başbakanlığını yapan Angela Merkel, yıllarca “En çok sevilen politikacı” konumunu kimselere kaptırmadı.
Birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesi sınırlarını sığınmacılara kapatırken, ‘
Wir schaffen das’ (Başarırız, beceririz, üstesinden geliriz) diyerek 2015 yılında Almanya’nın kapılarını, çoğu Suriyeli olmak üzere yüzbinlerce sığınmacıya sonuna kadar açıp Avrupa’nın da prestijini koruyan Angela Merkel, Amerikan ‘Time’ dergisi tarafından ‘Yılın Kişisi’ ilan edildi.
Merkel, son 29 yıldır bu unvana layık görülen “ilk kadın” oldu.
2005 yılında “Almanya’nın ilk kadın ve en genç Başbakanı” seçilen Angela Merkel, Amerikan ‘Forbes’ dergisi tarafından 10 kez üst üste “Dünyanın en güçlü kadını” seçildi.
Ve 2021 yılı Aralık ayında görevi bıraktığında da Almanların yüzde 75’i Angela Merkel’e hâlâ güven duyuyordu.
Hem de sonsuz güven...