Güncelleme Tarihi:
YENİ YÖNERGE YÜRÜRLÜKTE
Bunun için bu yılın bahar aylarında Sağlık Sektörünün Dijitalleşmesini Hızlandırma Yasası (Dijital Yasa) kapsamında ilk adımlar atılmış ve hangi durumlarda ve hangi şartlar altında görüntülü değerlendirmelerin yapılabileceğini düzenleyen Federal Tıbbi Hizmetler’e ilişkin güncellenmiş değerlendirme yönergesi, 26.09.2024 tarihinde açıklanmıştı. Buna göre, görüntülü arama ile yapılan bir değerlendirme, önceden belirlenmiş kriterler ışığında yapılan telefon görüşmesi ile yapılabilecek tüm durumlarda uygulanabilecek. Bu özellikle bakım derecesini yükseltme taleplerinin ve tekrar değerlendirmelerin incelenmesi için geçerli olacak.
BİLİMSEL ARAŞTIRMAYLA DESTEKLENİYOR
Bremen Üniversitesi iş birliğiyle başlatılan bir araştırmada, yeni uygulama giren video görüntülü değerlendirme formatının, değerlendirme sonuçları açısından şimdiye dek yapılan telefon görüşmesi veya kişisel ziyaret ile yapılan bilirkişi değerlendirmesi ile ne kadar örtüştüğü, ayrıca görüntülü arama ile yapılan değerlendirmenin uygulanabilirliği ve kabul edilebilirliği de inceleniyor. Nisan 2024’te başlatılan geniş kapsamlı bilimsel araştırma projesinin Mart 2026’nın sonunda tamamlanması bekleniyor. Yapılan fizibilite çalışmasında ise, yeni değerlendirme yönteminin, hem başvuru sahibinin bakım ihtiyacını tespiti etmek için gerekli olan bilgilerin toplanması hem de değerlendirme sırasında yerinde bulunamayan yakınlardan bilgi edinilmesi açısından bilirkişilere büyük kolaylıklar sağlayacağı tespit edildi.
BİLİRKİŞİLERE DAHA FAZLA YETKİ
Engler, şimdiye dek oluşturulan mevcut değerlendirme formatlarının geliştirilmesi imkânlarının yanı sıra, bakım değerlendirmelerini geleceğe uygun hale getirmek için yeni fırsat ve imkanların da oluştuğuna işaret ediyor ve “Yasama organı, görevlendirilen bilirkişilere daha fazla yetki vermek amacıyla, başvuru sahibinin bireysel durumuna göre hangi bilgilerin toplanması gerektiğine ve değerlendirmenin ev ziyareti, telefon görüşmesi veya görüntülü arama yoluyla yapılıp yapılmayacağına karar verebilmeleri için gerekli koşullar oluşturmalıdır. Bu şekilde bilirkişiler, bakım ihtiyacı olan kişilerin bireysel durumunu daha iyi dikkate alabilir ve sigortalılar üzerindeki gereksiz yükleri azaltabilirler” diyor.
DEVAM EDECEK: Bakım değerlendirmesinde nelere dikkat etmelisiniz?
YASAL TEMEL NEDİR?
Görüntülü değerlendirme uygulamasının yasal temeli şöyle: Sosyal Güvenlik Kanunu’nun (SGB) XI. Kitabı uyarınca bakım ihtiyacının tespitine yönelik güncellenmiş değerlendirme yönergeleri 26.09.2024’te yürürlüğe girdi. Bu yönergeler Federal Tıbbi Hizmetler tarafından 21.08.2024’te yayımlanmış ve 18.09.2024’te Federal Alman Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmıştı. Geçen yıla kadar bakım değerlendirmeleri genellikle sadece ev ziyareti yoluyla yapılabiliyordu. Demografik değişimin ve nitelikli personel eksikliğinin getirdiği zorlukların yanı sıra COVID-19 pandemisi sırasında yapılan telefon görüşmeleri yoluyla elde edilen deneyimler doğrultusunda, Tıbbi Hizmetler, bakım değerlendirmesi formatlarının geliştirilmesi amacıyla düzenli bir esneklik için baskı yapmıştı.
ÖNCE TELEFON SONRA VİDEO GELDİ
01.07.2023’te yürürlüğe giren Bakım Destek ve Rahatlatma Yasası (PUEG) ile bakım değerlendirmesi sürecine yönelik yasal düzenlemeler 01.10.2023 tarihi itibarıyla yeniden düzenlenmiş ve tamamlanmıştı. SGB XI. Kitabı’nın 142a maddesi ile belirli kişi grupları ve belirli durumlar için yapılandırılmış telefon görüşmesi yoluyla bakım değerlendirmesi yapılabilmesine yasal zemin hazırlanmıştır. 26.03.2024’te yürürlüğe giren Sağlık Sektörünün Dijitalleşmesini Hızlandırma Yasası (Dijital Yasa – DigiG) ile de 142a maddesi bir kez daha düzenlenmiş ve görüntülü arama imkanı da eklenmiştir.
ÖNEMLİ MAHKEME KARARI
KREDİ KARTI DOLANDIRICILIĞINDA BANKA SORUMLU TUTULDU
DÜNYA genelinde hem şirketler hem de tüketiciler giderek daha fazla siber saldırıların hedefi oluyor. Bunlar arasında, dolandırıcıların sahte mesajlar ve web siteleri aracılığıyla müşterilerin banka veya kredi kartı bilgilerini öğrenmeye çalıştığı ve bu bilgileri alışveriş veya para çekme işlemlerinde kötüye kullandığı “phishing” adı verilen yöntem de bulunuyor. Böyle bir saldırıya maruz kalan kişi, zararı otomatik olarak kendisi karşılamak zorunda değil. Kredi kurumları, bilgisayar suçlarına karşı gerekli güvenlik önlemlerini almak zorunda. Bu nedenle bankalar, zararın tamamını ya da en azından bir kısmını karşılamak zorunda kalabiliyor. Buna rağmen, siber saldırıya uğrayarak para kaybeden mağdurlar, zararın kim tarafından karşılanacağı konusunda bankalarıyla sık sık tartışma yaşıyor.
TEMYİZ MAHKEMESİNE GİTTİ
Şimdi Berlin’deki bir mahkeme, aldığı bir örnek kararda, bankanın şüpheli işlemleri fark etme sorumluluğu taşıdığını netleştirdi. Alman Kredi Baknası DKB, Berlin Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde açılan 4 U 79/23 dosya No’lu davayı kaybetti. Olay şöyle gelişti: Bir müşterinin kredi kartı bir dolandırıcı tarafından kötüye kullanıldı. Davacı banka müşterisi, uğradığı binlerce Euro tutarındaki zararı sineye çekmeyi reddetti ve banka aleyhinde dava açtı. Berlin Eyalet Mahkemesi, davayı ilk etapta reddetti. Dava Temyiz Mahkemesi’nde intikal ettirildi. Berlin Eyalet Yüksek Mahkemesi yargıçları ise, bankaların bir dolandırıcılık durumunda zararı üstlenmemesi için yerine getirmesi gereken temel inceleme yükümlülüklerinin bulunduğunu belirterek bir adım daha ileri gitti. Her ne kadar dava, klasik bir kredi kartı dolandırıcılığı üzerine olsa da, alınan bu kararın, dijital suçlarla ilgili çok daha yaygın olan durumlar için örnek teşkil etmesi bekleniyor.
DEVAM EDECEK: Bankalar dolandırıcılığa karşı nelere dikkat etmek zorundalar?