Güncelleme Tarihi:
BAK, bu yıl yaptığı transferlerle dikkatleri çekti. Ebubekir Han, transferin son gününde Bundesliga’da da top oynayan Tunus asıllı Änis Ben-Hatira’yı takıma kazandırdı. 6 yaşında BAK’da futbol oynamaya başlayan Ebubekir, babasının başkanlığını yaptığı kulübün içinde büyümüş. BAK’daki tüm gelişmeleri yakından biliyor. BAK’ı bir aile gibi gördüğünü söyleyen Ebubekir için başarının sırrı para değil. “Bu bir gönül işi” diyen genç başkan için başarının sırrı tutku. Sezon ortasında teknik direktörleri Andre Meyer’in takımdan ayrılması üzerine genç bir teknik direktör olan Benjamin Duda ile anlaştılar. Gözünü Alman 3. Ligi’ne diken Ebubekir Han’la takımı BAK ve futbol üzerine konuştuk:
Änis, çok büyük bir isim. Her zaman takip ettiğimiz ve hayal ettiğimiz bir oyuncu. Ama “Berlin’e, bize gelir mi?” diye açıkçası çok beklentimiz yoktu. Geçmiş dönemlerde Ben-Hatira ile tanışıyoruz. Aramızdaki iletişime dayanarak kendimize yakın hissettik. Transfer döneminden 4-5 gün önce transferle ilgili somut konuşmaya başladık. Öyle profesyonel bir futbolcuyu amatör lige davet etmek kolay değil. Ancak biz de son 1.5 yıldır takımımızı güçlendirdik. Transfer görüşmelerine artık daha özgüvenli çıkıyoruz. Konu paraya bakmadı. Gönül işi oldu. Burada tarih yazmak istediğini söyledi ve bize inandı. Transfer böyle gerçekleşti.
Hayır. Andre Meyer, memleketinden teklif aldı. Kendisinin uzun zamandan beri hayaliydi. Aslında yazın da teklif gelmişti. Ama sonra Halle vazgeçmişti. Kışın yeniden teklif gelince gitmek istediğini söyledi. Biz de başarılar dileyip kabul ettik.
Hızlı bir şekilde yeni teknik direktör buldunuz? Neden Benjamin Duda’yı tercih ettiniz?
Şu anki teknik direktörümüz genç, dinamik, hırslı birisi. Futbol öğretmeni değil, özel bir diploması olan, tarihinde profesyonel lig görmüş birisi değil. Ama 33 yaşında ve 20 yıldır hocalık yapıyor. Yani sahadan gelen biri. Benjamin Duda’nın ayrı bir özelliği daha var. Gençlere karşı, oyunculara karşı arkadaş gibi ve onların sadece var olan yeteneklerini ortaya çıkarmıyor, yeteneklerini geliştirmesini istiyor. Bu yönde bir kabiliyeti var. Bu da bizim ihtiyacımız olan şey. Bu transferi yaparken ihtiyaca göre hareket ettik. Üçüncü veya hatta ikinci ligde hocalık yapmış birisini de alabilirdik. Ama o bize yaramayabilirdi. Biz sadece böyle bir takıma adapte olacak ve oyuncuları anlayabilecek, kazanma hırsı olan hoca bulmaya çalıştık.
Elbette bir risk. Yeni bir hoca getiriyorsun ve o futbolu farklı yorumluyor, kendi bildiğine göre yeniden düzenlemeye başlıyor. Yeni bir şey yaratmaya çalışıyor. Takımla uyuşmayabilir. Bu anlamda bir risk. Bunu her zaman düşünmek gerekir. Üstelik bu, sezon ortasında yapmak zorunda olduğumuz bir değişiklikti. Zaten koronavirüs nedeniyle maçlar çok sık oynanıyor. Bir hafta içinde 3 maç oynanıyor. Böyle durumlarda ufak bir hata veya takım içerisinde duygusal anlamda bir kırılma olursa, bir hafta içinde 9 puan kaybetme ihtimali var. O yüzden böyle bir riski almak kolay değildi. Ama takımımıza ve yeni hocamıza güveniyoruz.
Hem de beklediğimizden çok daha kısa zamanda uyum gerçekleşti. Hissetmiştik bunu zaten. Hislerimiz çok doğru çıktı ve en kısa zamanda dengeyi sağladı. Çok iyi yaptı ve inşallah devamını getirir. Alt yapıda ciddi yatırımlarımız var. Altyapısız bir takım olmaz. Sadece sahada değil, okul ve ders konularında da hizmetlerimiz olacak.
26 yaşındasın ve çok genç yaşta kulüp başkanlığı yapıyorsun. Ne zaman başladın?
Yaklaşık 1.5 yıldır BAK’ın başkanıyım. Ama babamın yaşadığı tecrübeyle ister istemez hep futbol dünyasının içindeydik. Hem ben hem de ağabeyim. Her hafta sonu maçlarda yer aldık. Futbolun içinde büyüdüm.
Evet ama aslında hâlâ hobi olarak görüyorum. Çünkü asıl işime devam ediyorum. Baba mesleği olan inşaat alt yapı işlerine devam ediyoruz. Babamın büyüttüğü bir kulüp var. Babam sadece bir takım değil, bir aile kurdu. Bu kulüpte yaklaşık 400 çocuk ve genç top oynuyor. 200 kişi de sırada bekliyor. İnanılmaz bir ilgi var. Babam ister istemez burada bir parmak izi bırakmış. Biz de onun yolundan gitme çalışıyoruz.
Takımın yüzde 90’ından elini çekti. Ama hâlâ önerilerde bulunuyor ve ben de ona danışıyorum. Onun tecrübesi tartışılmaz.
Mesela oyuncu veya teknik direktör alırken babanla birlikte mi değerlendiriyorsunuz?
Her attığım adımı konuşuruz. Tabi bazı kararları almak büyük risk. Bu nedenle danışıyorum. Futbolda hissettiğimizi karşı tarafa da aktarmaya çalışıyorum. Doğru bildiğim şeyi, doğru olduğuna inandığım şeyleri yapmaya çalışıyoruz.
Peki BAK ile hedefin ne?
İlk hedefim elbette 3. Lig. O zaman profesyonel hayata adım atmış oluyoruz. O çok daha farklı bir durum.
Bu sezon olmazsa da gelecek sezon mutlaka. Tabii, gerçekçi olmak lazım. Bu ilk senem. Yani kurduğum takımla ilk yılım. Zaten önceki takımdan fazla farkı yoktu ama bu oyuncuları da takımda tutmak önemli. Oyuncular üst lige çıkmak ister. Oyuncular da bunu gördüğü için BAK’da kalmak istiyor.
Münih Türkgücü’yle biz de uzun süre gurur duyduk. Ama iki takımı karşılaştırmak doğru olmaz. Bizim farkımız, alt yapımız. Bu güç demektir. Şu anda bizim U19 Regionalliga’da oynayan takımımız Bundesliga’ya çıkacak. Almanya çapında bir başarı bu. Bu sadece parayla başarabileceğiniz bir şey değil. Parayla başarılacak bir olay değil. Bir işi para için değil tutkuyla yaparsanız başarabilirsin. Babamın yaptığı gibi. Babam 20 yıldır bu işi tutkuyla yapıyor ve bir yere kadar getirdi. Bundan sonrasını daha da ileriye götürmek bizim işimiz.
Sen futbol oynadın mı?
6-7 yaşlarında başladım. Hep kendi takmamızda oynadık. Ağabeyimle birlikte metroyla antrenmana geliyorduk ve sonra yeniden eve dönüyorduk. Çocukluğum ve gençliğim bu kulüpte geçti. Başkanlığını ben yapsam da ağabeyimle birlikte yönetiyoruz kulübü.
Koronavirüs döneminde seyirciler futboldan koptu. Onlara bir çağrın var mı?
Takımımızı takip etsinler isterim. İlerlediğimizi yavaş yavaş hissediyoruz. Çok taraftarımız yok ama sevenlerimiz çok. Sempati duyanlar çok. Onlardan çok olumlu dönüşler oluyor. BAK’daki gelişimi, değişimi görüyorlar. Biz takımı büyük bütçelerle yönetmedik, yönetmiyoruz da. Şu andaki bütçemizle eskisi arasında fark yok. Her zaman bütçemiz aynıydı. Ligde belki de en az bütçeli üç takım arasındayız. Biz, Änis Ben Hatira’yı kulübe kazanırken parayla gerçekleştirmedik. Gönülle kazandık. Futbolda başarı elde etmek istiyorsak, tutkuyla, gönülden inanarak elde ediyoruz. Futbolcularımıza özgüven veriyoruz. Gönül işi bu.
Günlük kaç saatini veriyorsun kulübe?
Bazen iki saat, bazen de tüm gün.
Hangi takımı tutuyorsun peki?
İlk takımımız tabi ki BAK. Türkiye’de Galatasaray. Almanya’da Dortmund ve Bayer Leverkusen.
Bir Berlinli olarak Hertha BSC’yi tutmuyor musun?
Berlin’de futbol açısından çok büyük potansiyel var. Bu potansiyeli Hertha Berlin de görüyor ama faydalanamıyor. Genç yetenekleri değerlendiremiyor. Bu bakımdan gönül kırgınlığı var diyelim.
BAK’DAN BOMBA TRANSFER
Regionalliga Nordost’ta mücadele eden BAK, Bundesliga’da birçok takımda top oynayan Änis Ben-Hatira’yı transfer etti. Sürpriz transfer futbol camiasında büyük yankı uyandırdı. 33 yaşındaki futbolcu neden 4. Lig’deki bir takıma transfer olduğunu bu sözlerle anlattı: “Daha üst liglerden de teklif aldım. Ancak bilerek BAK’ı seçtim. Çünkü Post Stadyumu’nda (BAK’ın sahası) tarih yazmak istiyorum.”