Güncelleme Tarihi:
AVUSTURYA Türk Federasyonu Başkanı Ali Can, son zamanlarda Avrupa genelinde artan ırkçılık ve ‘Avrupa Baharı’ adı altında başlayan eylemlerle ilgili konuştu. Federasyonun neler yaptığı hakkında bilgiler veren Can, Avusturya genelinde yaşanan çifte vatandaşlık problemine de değindi:
“Avusturya’nın bir parçası olduk artık, kendimizi misafir işçi olarak görmüyoruz. Avusturya’nın bir gerçeğiyiz. Çünkü ülkenin kalkınması adına emek verip, katma değer kazandırmışız. Avusturya’da sadece sosyal yaşam içerisinde değil, siyasi alanda da Türk toplumundan ülkede yönetici pozisyonunda olan, yani tavandan tabana her meslek dalında olan insanlarımız var. Sadece Viyana ile alakalı söylemek istiyorum, 4 bin civarında işverenimiz var.”
‘IRKÇILIK BİR İNSANLIK SUÇU’
“Son yıllara baktığımız zaman Avrupa’da ırkçılığın arttığını görüyoruz. Avusturya’nın ırkçı partileri bizi radikal sağda gösteriyorlar. Bunun nedeni, ismimizin Türk Kültürü Derneği veya Türk Federasyonu olması. Yani bir İslam Federasyonu için bunu söylemiyor ama Türk Federasyonu için böyle bir yaklaşım içerisindeler. Ben de çok açık ifade ile kendilerine, faşizmin, nazizmin yani ırkçılığın bir insanlık suçu olduğunu, dolayısıyla insanlığa acı verdiğini, bu manada her şeyden önce Türk milliyetçiliğine inanmış insanların inancımız gereği ırkçı olamayacağını söylüyorum. Bu ithamda bulunanlara ise; beyin dağarcıklarının arkasında kendi ırkçı, faşist yapılanmalarını Türk toplumu üzerinde bir baskı unsuru ile uygulamaya çalıştıklarını, dolayısıyla ırkçılık yaptıklarını kendilerine çok açık olarak söylüyorum.”
‘YAPILMASI GEREKENLERİ YAPIYORUZ’
“Avusturya’da Türk toplumuna okuma konusunda ciddi baskılar zaten uygulanıyordu. İnsanımız geçmişte bir takım kazanımlar için Avusturya’ya gelerek kazanımlarını Türkiye’ye yönlendirirlerdi. Ancak 3’üncü jenerasyon yetişirken artık aileler oraya yatırım yapmaya başladı. Yani çocuklarına yatırım yapmaya, okutmaya başladılar. 20-25 sene öncesinde sadece Viyana için söylüyorum; bir tane Türk doktoru yokken, şu anda 70-80 tane bildiğimiz Türk doktoru var. Bir tane mühendisimiz yokken, bugün birçok mühendisimiz var. Dolayısıyla bunu görüyorlar ve gözlemliyorlar. Buradaki eğitim sistemi Türkiye’ye göre biraz farklı, çocukların gelişimine bağlı olarak yönlendirmeleri ona göre yapıyorlar. Türk çocuklarına kasti olarak sadece meslek edinebilsinler anlamında eğitimlerini tamamlatıyorlar. Daha ileriye gidememeleri için maalesef farklı yönlendirmeler yapıyorlar. Buna rağmen bilinçli aileler çocuklarıyla ilgili gereken hassasiyeti gösteriyor. Bu manada Avusturya’daki STK’larımızın etkinliği çok fazla. Bizim gençlerimiz ve çocuklarımızla ilgili öğrenci derneklerimiz var. Onları sahipsiz bırakmıyoruz, sürekli yönlendiriyoruz. Biz yapılması gereken neyse onu yapıyoruz.”
YABANCI DÜŞMANLIĞIYLA OY ALDILAR
“Son yıllarda özellikle Avrupa’da ırkçı yapılanma, devleti yönetir hale geldi. Özellikle merkez sağ dedikleri Hıristiyan Demokratlar, muhafazakar parti ve onun yanında radikal uçlu olan aşırı sağ, Avrupa’nın genelinde etkin olmaya başladı. Sadece Avusturya ile alakalı değil, bu küresel bir olay diye düşünüyorum. Avusturya’da özellikle merkez ve aşırı sağın iktidar olmasının dönemi Suriye savaşı sonrasında mülteci akımı ile başladı. İlk göçler başladığı zaman köprü Avusturya idi. Bu göçler sonrasında maalesef Avrupa’nın genelinde olduğu gibi Avusturya’da da ırkçı saldırıların arttığını görüyoruz. İktidarların daha çok merkez sağ ve aşırı sağ partilerine geçtiğini görüyoruz. Avusturya’da son 2 yıldır merkez ve aşırı sağdaki parti koalisyon yaptılar ve şu an iktidarlar. Bunda ne var diyeceğiz; merkez ve aşırı sağın koalisyon kurduğu bu iki siyasi parti, seçim propaganda döneminde yabancı düşmanlığı üzerinden Avusturya’dan oy aldı, işin kötü tarafı bu.”
‘BİZ RENK AYRIMI YAPMADIK’
“Mülteci akımı başladığında Macaristan’a gelindiği zaman kapılar açılmadan önce Viyana Büyükşehir Belediye Başkanı bizleri davet etti. Muhtemel yakın bir zamanda kapıları açmak durumunda kalacakları söylendi o toplantıda. Bizlere STK’lar olarak bu duruma yardım edip edemeyeceğimiz soruldu. Biz de ‘Gereken neyse yaparız’ dedik. Bizim gibi birkaç STK daha onayladı bu durumu. Yaklaşık 3 ay gibi dönemde günlük olarak yaklaşık bin kişiyi misafir ettik genel merkezimizde. Bu noktada inancımız her şeyden önce insana yardımdı. Bunun dini, dili, ırkı çok önemli değil. Gelenlerin içerisinde Hıristiyan olanlar da vardı. İçlerinde sadece Suriyeliler değil, bakıldığı zaman dünyanın çok farklı noktalarından gelen insanlar da vardı. Biz orada renk ayrımı yapmış değiliz. Gelen insanlar içerisinde çok trajik olayların yaşanmış olduğunu gözlemledik. Sonuç itibariyle biz yapmamız gerektiğine inandığımız olayı yaptık. Yani insana yardımdır asıl olay. Bu süreç yaşandı geçti tabi ama hala o dönemden kalma federasyonumuzda şu an hizmetli olarak çalışan arkadaşlar var.”
‘TÜRK TOPLUMU GERGİN’
“Çifte vatandaşlık problemi şu anda Avusturya’daki en büyük sıkıntılarımızdan biri. Şu an Fransa’da, Hollanda’da çifte vatandaşlık yasal ve uygulanıyor. Almanya ve Avusturya’da bu manada ciddi sıkıntılar yaşıyor insanımız. Geçmişte Avusturya vatandaşlığı alınırken Türk vatandaşlığından çıkış şart koşulmuyordu. Bir zaman sonra Avusturya çifte vatandaşlığı kabul etmediğini söyledi. Çifte vatandaş konumunda olan insanlarımız var. Şu an Avusturya diyor ki; ben çifte vatandaşlığı kabul etmiyorum, bu konumda olan insanlara açık davet yapıyor, mektup gönderiyor. Kendi basın kuruluşlarında çıkanı söylüyorum, yaklaşık 30 bin kişinin Avusturya vatandaşlığından çıkartılacağı ile alakalı sıkıntılar yaşıyoruz. Toplumumuz da ciddi manada gergin, psikolojik sıkıntılar yaşanıyor. Nasıl aşılır bilemiyorum ama Türk toplumunda çok ciddi sıkıntılar oluşturacak bir döneme girdik.”