Güncelleme Tarihi:
Erikel, dava dilekçesinde, “Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddiasıyla başlatılan siyasi tartışmalara isminin karıştırıldığını” belirterek, karşı karşıya bırakıldığı güç durumdan dolayı bu davayı açma ve haklarını yasal düzeyde arama gerekliliğinin doğduğunu ifade etti.
Dilekçede, TBMM'de yapılan 2011 yılı bütçe görüşmelerinde Kılıçdaroğlu'nun, grubu adına konuşma yaparken, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ilgili bir takım yolsuzluk iddialarını gündeme getirdikten sonra “Sayın Başbakan'a bir sorum var. Avukat Yakup Erikel'i tanıyor mu? Eğer tanımıyorsa yanındaki Sayın Bülent Arınç'a sorsun” şeklindeki sözleriyle “Erikel'in ismini en üst noktadan tartışmaya soktuğu ve adını zihinlerde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ilgili iddiaların aktörü ve yolsuzlukları kapatan, sahte vekalet kullanan avukat gibi tüm kamuoyuna açıkladığı” belirtildi.
Kayseri Milletvekili Kulkuloğlu'nun da “Erikel'in, sahte vekalet kullandığı, konaklama masraflarının Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığınca karşılandığı, söz konusu dosyaları kapatmak için Kayseri'ye gittiği yönünde” açıklamalarda bulunduğu anımsatılan dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Şevki Kulkuloğlu TBMM kürsüsünü, siyasi güçlerini ve medya gücünü kullanarak, beni daha da mağdur duruma düşürmüşlerdir. Benim ulaşabilme imkanım olmadığı bu alanlarda benim hakkımda iddialarda bulunmaları, medyanın gücünü kullanarak benim hakkımda asılsız iddialarını, çok çeşitli kitlelere duyurmaları, uğradığım haksızlığın bir başka boyutudur. Bu durum hukuktaki silahların eşitliği ilkesine de aykırıdır.”
“Kılıçdaroğlu ve Kulkuloğlu'nun, yanlış ve kamuoyunu yanıltıcı iddialarda bulundukları ve hemen akabinde de bu iddiaları desteklemek amacıyla CHP'nin internet sitesine gerçekliği olmayan bir takım belgeler koydurarak bu olayın daha da büyümesine ve kamuoyuna duyurulmasına neden oldukları” ifade edilen dilekçede, “Oysa ben bu olayda sadece adı geçen Hacı Ali Hamurcu'nun vekili olarak avukat sıfatıyla vekaletname ve tevkil belgesi sunarak Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde müvekkil ile birlikte yargılamaya katıldım, davayı takip ettim. Avukat sıfatından başka hiçbir sıfat kullanmadım” denildi.
“Erikel'in, kendi dışında yaratılan bu durum ile meslek yaşantısı ve saygınlığının maddi ve manevi olarak ciddi şekilde zarar gördüğü, ailesi, akrabaları, müvekkilleri ve mensubu olduğu çevre karşısında zor durumda kalarak onur ve haysiyetinin zedelendiği” kaydedilen dilekçede, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi'nin, CHP'nin internet sitesinde yer verilen söz konusu yazıların kaldırılmasına ve cevap metninin yayınlanmasına karar verildiği de hatırlatıldı.
Dilekçede, “Ben avukatım. Kamu hizmeti sunuyorum. Ana Muhalefet Partisi Sayın Genel Başkanı beni davet ederek, bu konularda benden bilgi talep edebilirdi. Ben de avukatlık yasasının müvekkil avukat gizliliği dışındaki konularda, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nu bilgilendirirdim. Benim almış olduğum eğitim, terbiye, ahlak, hukuk ve demokrasi anlayışı bunu gerektirir” denildi.
“Tüm Baro Başkanlıklarının ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının davacı ve mağdur sıfatıyla Erikel'in yanında müdahale talebiyle dilekçe vermeleri isteminde bulunulan” dava dilekçesinde, her bir davalıdan 100 bin TL olmak üzere yasal faiziyle birlikte toplam 300 bin TL manevi tazminat talebinde bulunuldu.
Avukat Erikel ayrıca CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Kulkuloğlu hakkında, “hakaret” ve “iftira” iddialarıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.