Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ, dün akşam Euro D’de yayımlanan ve Hürriyet’ten Zeynel Lüle ile Kanal D’den Serdar Cebe’nin hazırlayıp sunduğu ‘Avrupa’dan’ programına katıldı ve yurt dışındaki Türklerin sorunlarıyla ilgili ayrıntılı açıklamalar yaptı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, yurt dışındaki Türklerin başlangıçta, döviz getiriyor diye yollandığını, gidenlerin ekonomilerini düzelterek geri dönmek amacıyla gittiğini belirterek, “Ama işçilerimiz, insanımız giderken, valizin içine sığmayacak o kadar şey götürdüler ki, akıllarını, bilgilerini, kültürlerini, geleneklerini, alışkanlıklarını, inançlarını, dillerini, dinlerini, insanla beraber olan şeyleri götürdüler. Biz onları ihmal ettik. Alan ülke de gönderen ülkede bunu görmedi. Zamanla sorunlar oldu ve neler yaparız diye düşündük” dedi. Bozdağ’ın konulara göre açıklamaları özetle şöyle:
MAVİ KART:
Bu kartla ilgili son dönemlerde ciddi sorunlar yaşandı. Yeni düzenleme bu sorunları çözüyor. Öneğin, mavi kartlara bir numara vereceğiz. Pek çok elektronik ortamlara, tapu, nüfus, noter, banka olsun buralara yükleyeceğiz. Vatandaşlıktan çıkmış, başka ülke vatandaşı olmuşlara böyle bir numara vermek suretiyle, elektronik ortamlarda yapılan bütün iş ve işlemlerde işlerini yapabilmelerinin yolunu açıyoruz. Bu önemli bir adım. Türkiye’de yabancı oldukları için çalışma konusunda ciddi sorunlarla karşılaşıyorlar. Kamu alanında çalışmak istediklerinde çalışamıyorlardı. Şimdi kamuda da sözleşmeli işçi statüsünde çalışma konusunda bir imkan getiriyoruz. Vatandaşlıktan çıkan kimse sadece onlar mavi kart alabiliyordu. Ama oğlu, kızı mavi kart alamıyordu. Şimdi biz onların vatandaşlıktan çıkmış olanların çocukları olduğu zaman onlara da mavi kart vererek babalarının annelerinin yararlandığı imkanlardan yararlanmalırının önünü açmış olduk. Mavi kartla ilgili yaşanan sorunların büyük bir kısmını çözmüş olduk.
OY HAKKI:
Yut dışında yaşayan vatandaşlarımızın tamamı, bundan sonra yapılacak ilk seçimde konsolosluğa giderek sandıkta oy kullanacaklar. İlk seçim 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimidir. Yurt dışındaki vatandaşlarımız, Türkiye’nin tarihinde ilk defa seçimle iş başına gelecek olan cumhurbaşkanını bulundukları yerde oy kullanarak seçecekler. Sadece konsolosluklarda kullanmayla sınırlı değil. İlgili ülkelerle bir mutabakata varılırsa, uygun mahallerde sandıklar kurulabilecek. Yasa bu imkanı da getiriyor. Konsoloslukların çevresinde çok sayıda vatandaşlarımız var. Bazılarında 100 binden fazla, 200 binden fazla kişi var. Bunların birden oy kullanmaları zor. Onun için randevulu sistemde oy kullanmalarına imkan veren bir yapı da getiriyoruz. Yani hangi vatandaş, ne zaman oy kullanacak? Onunla ilgili randevu kendisine verilmiş olacak. Sandık 24 saat açık olacak. 45 gün süreyle vatandaş oy kullanacak. Randevulu sistem konsolosluklarda yığılmayı önleyecektir. Konsolosluklar bir yandan gündelik işleri yaparken, diğer yandan oy kullanılmasını sağlayacaktır. İşin aksamaması için randevulu sistem önemli.
AİLE BİRLEŞİMİ
Uygulamalar aileleri ayırıyor
ÇİFTE vatandaşlık konusunda hem de aile birleşmesi konusunda Almanya ya da başka ülkelerin uygulamaları, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine, AİHM kararları, BM insan hakları sözleşmesine aykırıdır. Pek çok ülkenin vatandaşına çifte vatandaşlığı tanıyorsunuz, Türklere gelince sen kusura bakma ben sana bunu vermiyorum diyorsunuz.
Kimse bunu insanlıkla hukukla, izah edemez. Açık bir ayrımcılıktır. Sınava tabi tutuluyor Birisi evleniyor. Türkiye’deki bir hanımefendi, bir beyefendi ile evleniyor. Yuva kurmuşlar. Yasal engel yok. Bir araya gelmek için ‘seni sınava tabi tutacağım. Sen almanca biliyor musun, bilmiyor musun’ deniyor. Evladı ile birleşecek, oğlunu kızını yanına alamıyor. Bunun insanlıkla hukukla, bir alakası var mı? Babanız anneniz var. Yanınıza almak istiyorsunuz. Gel bakayım sınava gir diyorlar. Bunu kimse uyumla izah edemez. Vize uygulaması da, TR ile Avrupa arasındaki anlaşmalara aykırıdır. Türkiye artık eski Türkiye değil. Avrupalı bazı dostlarımız, şunu düşünebilirler. Kapılar açılsa akın olur. Orada yetişmiş üniversitelerde okumuş, insanlarımızın büyük bir kısmı Türkiye’de çalışmayı, yaşamayı tercih ediyorlar. Göç tersine döndü. Vize kalktığında Türkiye’den Avrupa’ya çalışmak için değil, turistik seyahat ve gezmek için gidenler olabilir.
Irkçılık en büyük felakettir
BİR ülkede suç işleyenler olabilir. Bunu engellemek de fiilen mümkün olmayabilir. Ama siz bu suçun faillerini ortaya çıkarma ve yargıya teslim etme noktasında eğer yasaların verdiği yetkileri doğru kullanıp netice almazsanız, o zaman eleştiriye muhatap olursunuz.
Örneğin bir olay oldu. Bu olayın üzerinden soruşturma yürütenler, en basit soruları sormazlarsa, asgari düzeyde bilgisi olanın bile ‘a-b bu işte sorgulanmalı” derken, a-b ye şüpheli gözle dahi bakmazsanız, ve olayla ilgili şurdan burdan bilgi devşirmeniz gerekirken, üzerine hiç gitmezseniz, o zaman insanlar dönüp size derki, ‘Siz bunu aydınlatmak istemiyorsunuz”... Eğer isteseniz, şüphe uyandıran şu kadar delil ve emare var, bunlardan faillerine giden bir yol bulabilirsiniz. Ama siz bunun üzerine gitmediğinizde, diğer insanlar bunu görüyor, biliyor ve samimi olup olmadığınızı sorguluyorlar. Siyaset destek olmamalı Irkçılık en büyük felakettir.
Eğer siz üzerine gitmezseniz, başka insanlar çıkar başka masumların üzerine kurşun yağdırır, kendisinin de suç işlediğini düşünmeyecek kadar bir noktaya gidebilir. Onlarca gencecik insanı kurşuna dizeceksiniz ve ben suç işlemedim noktasında bir kanaate sahip olacaksınız. Böylesine canavarca bir kanaate sahip olan bir kişiye sempatiyle bakan insanlar olacak. Olmaz. Ama oluyor. Çünkü bu iklimi yaratan söylemler pirim bulursa, siyaset bunlara destek olursa, o zaman o toplumda ırkçılık büyük.
Destek olanlar en büyük zararı görür. Irkçılık veya islamofobia ya da başka tür radikal, uç düşünceler, bunları savunanlara zarar verir. Huzuru temin edici olmaz. Uçurumların büyümesine katkı sağlar. O yüzden her yerde birlikte yaşamayı güçlendirecek adımları önce iktidarlar atmalı. Ve diğer siyasetçiler bu adımları zedeleyecek işler yaptıklarında da onun karşısında durmalıyız ki, birlikte yaşama kültürü gelişsin.
Danışmanlar kurulu halkın içinden olacak
YURT dışında yaşayan vatandaşlarımızın oluşturduğu, bir yapının yasal alt yapısını oluşturduk. Zannedersem 66 kişinin oluşan bir kurul. İlanlar, yapıldı, müracaatlar alındı. Önümüzdeki günlerde bunu açıklayacağız. Amacımız, sürekli yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın içinden, onların yakınen tanıdıkları, bildikleri insanlardan oluşan bir kurul vasıtasıyla oradaki vatandaşlarımızın sorunlarının sürekli Türkiye’nin gündeminde olması, çözümlerinin daha etkin takip edilmesi ve vatandaşımıza dönüşünün daha kısa sürede sağlanması.
Sürekli çalışmayacak, belli aralıklarla gündemli toplantı yapacak ve sorunların çözümü konusunda istişarelerde bulunacağız. Bu istişareler sonucunda çıkacak ortak aklı hayata geçireceğiz.