Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de terör örgütü PKK 30 yılı aşkın süredir bombalı, kurşunlu, bıçaklı saldırılarda bulunmaktadır.
Bu süre içinde 40 binin üzerinde insan yaşamını yitirmiştir.
Ama nedense Avrupalılar hep ‘seyretmekle’ yetinmiştir.
Adeta, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dercesine.
Ayın durum ‘IŞİD’ kısa adıyla tanınan ‘Irak-Şam İslam Devleti’ teröristlerinin giriştikleri kanlı ve iğrenç saldırılar, katliamlar için de geçerlidir.
Bu örgütün teröristleri, yıllardır Irak ve Suriye’de insanları katletmektedir.
20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa’ya bağlı Suruç İlçesi’nde IŞİD teröristleri tarafından girişilen intihar saldırısında 34 Türk insanı yaşamını yitirmiştir.
Avrupalılar yine ‘seyirci’ kalmıştır.
10 Ekim 2015 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın göbeğinde IŞİD teröristleri tarafından girişilen intihar saldırılarında ‘barış için toplanan’ en az 105 kişi vahşice katledilmiştir.
Avrupa yine ‘seyirci’ kalmıştır.
Avrupa basını bu terör saldırılarına tabii yer vermiş, Avrupalı politikacılar ‘yarım ağızla’ da olsa lanetlemiştir.
Hepsi o kadar...
Çünkü ölenler de Müslümandı, öldüren terösitler de...
Türkiye ‘uzaklardaydı’...
* * *
13 Kasım 2005 tarihinde Paris’in göbeğinde aşırı İslamcı IŞİD teröristleri ve canlı bombalar tarafından farklı yerlerde girişilen saldırılarda 132 kişi yaşamını yitirdi.
Çoğu ağır 350’den fazla kişi yaralandı.
İşte bu iğrenç saldırıların ardından Avrupalılar yavaş yavaş uyanmaya başladı.
Tüm Avrupa ülkeleri Fransa ile ‘tam bir dayanışma’ sergiledi.
Teröre ve terörizme karşı ortak mücadele verilmesi konusunda zaman kaybetmeden görüşbirliğine varıldı.
Zaten doğru olanı da buydu.
Ama bu mücadelenin çoktan başlatılması gerekirdi.
* * *
Avrupa’da ‘Paris katliamı’ndan beri Müslümanlara karşı farklı bir yaklaşımın da sergilendiği görülmeye başladı.
IŞİD’den kaçıp Avrupa’ya sığınan ve sığınmaya çalışan Müslümanlar ile teröristler arasında bir bağlantı kurma eğilimleri arttı.
Hatta yıllardır kendi aralarında, o ülkelerin yasalarına saygılı bir biçimde ve barış içinde yaşayan Müslümanlara bile ‘başka gözle bakılmaya’ başlandı.
Almanya, Fransa, Belçika başta olmak üzere Avrupalı politikacılar, Müslümanlara bu ve benzer eylemleri kınama, terör ve teröristlere mesafe koyma çağrısında bulundular.
Avrupa’da yaşayan Müslümanlar yıllardır her vesileyle terörün de teröristin de dininin, imanının, etnik kökenin, milliyetinin olmayacağını çok açık bir biçimde dile getiriyorlar.
Lanetliyorlar da...
Zaten doğrusu da budur.
* * *
Tabii Avrupalılara şunu da sormak
gerekir...
‘RAF’ kısa adıyla tanınan Kızıl Ordu Cephesi, Almanya’da sistemi değiştirmek için yıllarca terör havası estirdi ve insanları katletti.
Bu teröristlerin çoğu Katolik ve Protestandı.
Hiç kimse de diğer Katolik ve Protestanlara, “RAF ile aranıza mesafe koyun, saldırıları lanetleyin” demedi.
‘IRA’ kısa adıyla tanınan ‘İrlanda Cumhuriyet Ordusu’ teröristleri bağımsız bir İrlanda Devleti kurulması için yıllarca İngiltere’de insanları katletti.
Hiç kimse de diğer Katoliklere “IRA ile aranıza mesafe koyun, saldırılarını lanetleyin” demedi.
‘ETA’ kısa adıyla tanınan ‘Bask Vatanı ve Özgürlük’ teröristleri İspanya’da bağımsız bir Bask Devleti kurmak için yıllarca terör eylemlerine giriştiler.
Suçsuz günahsız binlerce insan öldürdüler.
ETA koyu Katolik bir ‘terör örgütü’.
Avrupalı politikacılar, ekran karşısına geçip de diğer Katoliklere “ETA ile aranıza mesafe koyun, terör saldırılarını lanetleyin” demedi.
Zaten terörün her türlüsüne karşı olan Müslümanlara acaba şimdi neden “Mesafe koyun, lanetleyin” denmektedir?
İşte bunu anlamak kolay değildir.
İşte bu yüzden, şu ‘Bizim Avrupalılar’ı da anlamak kolay değildir.
İşte bu yüzden de Avrupa’da kafalar değişmelidir.