Avrupa’da da ırkçılık tehdidi büyüyor!

TÜM dünya korona kriziyle boğuşurken, ABD’de meydana gelen polis şiddeti dünyanın gündemini değiştirdi. Minneapolis kentinde bir beyaz polis memuru, Afroamerikan George Floyd’u gözaltına alırken, dizini boğazına basarak nefessiz bıraktı. George Floyd 9 dakika polisin dizi altında ‘Nefes alamıyorum’ diyerek, can verdi. Olay sadece ABD’yi değil, Avrupa’yı da sarstı. Londra’da, Paris’te, Almanya’nın Berlin, Münih, Stuttgart gibi kentlerinde yüz binlerce insan ‘Nefes alamıyorum’, ‘Adalet olmadan barış olmaz’, ‘Irkçılık öldürüyor’ yazılı pankartlarla sokağa döküldü.

NEDEN AVRUPA?
Avrupa’dan kuş uçuşu 8 bin km uzakta, Atlantik’in öte yakasında yaşanan bir olay neden Avrupa’da da böyle derin tepki ve öfkeye yol açtı? Avrupa’daki göstericiler sadece Amerika’daki ırkçılığı protesto amacıyla sokağa dökülmedi. Göstericiler aynı zamanda Avrupa’da tehlikeli biçimde büyüyen ırkçılığı yeniden gündeme taşıdı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, bir televizyon söyleşisinde ABD’deki George Floyd olayıyla ilgili soruya “Irkçılık çok kötü bir şey. Ama maalesef bizim ülkemizde de var. O yüzden önce kendi kapımızın önünü süpürmeliyiz” cevabını verdi. George Floyd cinayeti Almanya’da bir anda başta neonazi terör örgütü NSU cinayetleri olmak üzere ırkçı cinayetleri de yeniden hatırlattı. Şimdi polis teşkilatında, istihbarat birimlerinde ve yargıda kurumsal ırkçılığın sorgulanması tartışmaları başladı.

VAR, HAYIR YOK!
Hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) Eş Genel Başkanı Saskia Esken, polis teşkilatında gizli, ırkçı eğilimlerin bağımsız kurumlar tarafından araştırılmasını talep etti. Büyük ortak Hristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Baden Württemberg İçişleri Bakanı Thomas Strobl, bu çağrıya itiraz etti. Strobl, “Alman polis teşkilatında kurumsal bir ırkçılık yok” dedi. Münferit bazı olaylar olsa bile polislerin hukuk devleti temeli üzerinde durduklarını savundu.
SPD Eş Genel başkanı’na kendi partisinden Thüringen Eyalet Başbakanı Georg Maier de karşı çıktı. Aynı zamanda Almanya İçişleri Bakanları Konferansı’na başkanlık eden Maier, polisi yapısal olarak sorgulamanın haklı gerekçeleri bulunmadığını söyledi.

HALEN ARTIYOR
Bu tartışmalar sürerken, Almanya Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi dün Berlin’de 2019 yılına ait raporları açıkladı. Rapora göre Almanya’da iş hayatında, günlük hayatta ayrımcılığa uğradığı başvurusunda bulunanların sayısı her yıl artıyor. Geçen yıl 3 bin 580 kişi ten rengi, milliyeti, dini, cinsiyeti veya dış görünüşü nedeniyle ‘ayrımcılığa uğradım’ diye başvuruda bulundu ve yardım istedi. 2018’e kıyasla yüzde 3.6, 2015’ten beri ise iki kat bir artış var.
Çok uzağa gitmeye gerek yok. NSU cinayetlerini araştırma komisyonları, polis tarafından aranan teröristlerin yakalanamamasında yargı, emniyet ve istihbaratın zafiyetleri olduğu sonucuna vardı.

BUNLAR MÜNFERİT Mİ?
Polis teşkilatında, orduda neonazilerin örgütlenmeye çalıştığı biliniyor. Özellikle Hessen polis teşkilatı en çok şüphe altında. NSU mağdurları avukatlarından Seda Başay Yıldız’a gelen NSU 2.0 imzalı ölüm tehdidi mektuplarının izi Frankfurt polis teşkilatına uzanıyor. Mektupların izini süren polis, aralarında bir internet chat grubu kuran, Hitler fotoğraflarını ve nazi sembollerini paylaşan paylaşan bir polis grubunu ortaya çıkardı. 5 polis memuru gözaltına alındı.
Bu yılın başında Gelsenkirchen’de Mehmet Bulgu polis tarafından 4 kurşunla öldürüldü. Mehmet Bulgu’nun tekbir getirerek polise saldırdığı, terörle bağlantısı olabileceği iddiaları tutmadı. Mehmet Bulgu’nun akli dengesinin yerinde olmadığı anlaşıldı.

TOPLUMDA YAYGIN
Almanya’da kurumsal ırkçılığın yanında bilinçli ya da bilinçsiz yapısal ırkçılık da yaygın. Mannheim Üniversitesi 2018’de öğretmen adayları arasında bir deney yaptı. Deneyde öğretmen adaylarından, biri Max diğeri Murat isimli iki ilkokul öğrencisinin dil bilgisi sınavını değerlendirmeleri istendi. Öğretmen adayları iki öğrencinin sınav kağıdında eşit hata sayısına rağmen Türk sandıkları Murat’a daha kötü not verdi.
Geçen yıl Friedrich Ebert Vakfı 175 çiftin ev kiralama başvurusunu araştırdı. Sonuç: Alman çiftlerin yüzde 46’sı, Müslüman ya da Yahudi kökenli olduğu belli olan diğer çiftlerin yüzde 25’i olumlu yanıt aldı.
ABD’deki George Floyd tarihi değiştirmek için Almanya’da da bir sembol olabilir mi? Siyasi yetkililer bu soruna milli gurur açısından baktığı sürece zor.