Avrupa seçime gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Avrupa seçime gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2009 12:20

Avrupa bu hafta seçime gidiyor. 27 Avrupa Birliği ülkesinde 4 ile 7 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu seçimleri var. Ancak seçimlere katılımın düşük olacağı ve bundan aşırı sağcı partilerin güçleneceği korkusu yaşanıyor.

Haberin Devamı

AVRUPA Birliği (AB) üyesi 27 ülkede bu hafta dünyanın en büyük çok uluslu meclisi olarak tanınan Avrupa Parlamentosu seçimleri var. 4 ile 7 Haziran tarihleri arasında yapılacak seçimler 490 milyonlu AB’nin gelecek 5 yıllığına kaderini belirleyecek.

375 milyon seçmen Avrupa Parlamentosu’na 736 milletvekili gönderecek. Avrupa’da 500 milyon civarında insanın hayatını büyük ölçüde belirleyen Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilgi ise giderek düşüyor. Seçimlerde katılımın düşük olmasının Avrupa’daki aşırı sağcı partileri güçlendireceği korkusu yaşanıyor. Avusturya’da aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (FPÖ), İngiltere’de aşırı milliyetçi parti BNP gibi partilerin Türkiye karşıtı söylemlerle oylarını artıracağı ve Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağcı grubun güçleneceği endişesi hakim.

Kimlik sorunu

İlk doğrudan seçimlerin yapıldığı 1979 yılından beri Avrupa seçimlerine katılım oranının çok önemli ölçüde düşmesi "Avrupalılık kimliği" oluşmasını da engelliyor. 1979’da seçimlere katılım oranı yüzde 63 olurken, bu oran 1999’da yüzde 49’a düştü. Bu seçimlerde de katılımın, yeni AB üyesi ülkelere rağmen yüzde 50’nin altına düşeceği tahmin ediliyor. İngiltere’de 1999 yılında 11 milyon seçmen oy kullanırken, 2002’de “Big Brother” TV programı için 23 milyon insanın oy kullanmış olması, seçmenlerin Avrupa Parlamentosu seçimlerine ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Kamuoyu yoklamalarında da AB vatandaşları kendisini Avrupa Parlamentosu’ndan uzak hissediyor. Avrupa Parlamentosu’nun varlığı halk tarafından pek anlaşılmıyor.

Nedenler

Uzmanlara göre seçimlere ilginin düşük olmasının ana nedenleri arasında şu önemli noktalar geliyor: AB ülkelerinde ortak bir seçim kampanyası yok. Her ülkede siyasi partiler farklı konularla seçim kampanyası yürütüyor. Avusturya ve Almanya’da Türkiye’nin AB üyeliği seçim kampanyasında öne çıkarken, İspanya’da ana konu Irak. İtalya “Avrupa seçimleri keyifli bir konu” afişleriyle kampanya yürütüyor. Kıtayı ilgilendiren önemli konular yerine ülkedeki iç tartışmalar, Türkiye’nin AB üyeliği gibi konuların ön plana çıkması daha çok aşırı sağ partilerin işine yarıyor. Önemli konular gündeme gelmediği için seçmenler seçime ilgisiz kalıyor. Öte yandan Avrupa Parlamentosu seçimleri ulusal bir seçime benzemiyor. Çünkü bu seçimlerde bir hükümet değişmiyor. Bu nedenle de seçmene Avrupa Parlamentosu kendi ulusal meclisinden uzak geliyor. Parlamento’nun ne işe yaradığı konusunda da Avrupalı seçmende henüz tam bir bilinç oluşmadı. Ancak seçimlere katılım genel seçimlerde de giderek düşüyor.

Çok uluslu meclis

Avrupa Parlamentosu dünyanın en büyük çok uluslu meclisi. 490 milyon insanı temsil ediyor. Avrupa Parlamentosu’nda 23 resmi dil konuşuluyor ve parlamento üç yerde çalışıyor. Avrupa Parlamentosu’nun biri Strasbourg, öteki Brüksel’de olmak üzere iki meclis binası var. Parlamento Strasbourg’da toplanıyor. Komisyon ve grup toplantıları Brüksel’de yapılıyor. Genel sekreterlik ve meclis idaresi ise Lüksemburg’da. Üç çalışma yeri parlamento çalışmalarının hem maliyetlerini artırıyor hem de zaman kaybına yol açıyor. Parlamenterler de bundan şikayetçi. Ancak meclisin Strasbourg’da olması Fransa için bir prestij meselesi. Strasbourg’daki parlamento aynı zamanda Avrupa’nın barış projesinin de sembolü, çünkü bina iki dünya savaşında birbiriyle savaşan Fransa ile Almanya sınırı yakınında.
AB’nin genişlemesi Avrupa Parlamentosu’nda konuşulan dil sayısını da artırdı. Parlamentodaki tartışmaların tümü aynı anda 20 dile çevrilmek zorunda. Bu, 190 farklı çeviri yapma anlamına geliyor.

Maaşlar aynı

Avrupa Parlamentosu üyeleri ulusal parlamentolarındaki milletvekilleriyle aynı maaşı alıyor. Bir Alman milletvekilinin aldığı maaş, İspanyol meslektaşı ya da yeni AB üyesi ülkelerin milletvekillerinin maaşından kat kat daha fazla. Avrupa Parlamentosu milletvekillerine büro masrafları için yılda 150 bin Euro ödeniyor. Milletvekillerinin bu harcamaları nereye yaptığını bildirme mecburiyeti de yok. Parlamento üyeleri aynı zamanda kendi ülkelerinde yaptıkları seyahat paralarını da AB’den alıyor. Uçak seyahatlerinde “Business class” ücreti ödeniyor.

AB Projesi'nin tarihçesi

Geçtiğimiz yıl 50. yılını kutlayan AB yarım asırdır başarılı bir barış projesi. İki büyük dünya savaşının yaşandığı ve yüzyıllardır hemen her ülkenin birbiriyle savaştığı Avrupa kıtasına AB projesi refah ve barışı getirdi. Savaş ve aşırı milliyetçilik Avrupa’ya büyük zarar verdi. Avrupa refah ve ekonominin savaşlarla değil, barış ortamında geliştiğini anlamak için 2 büyük dünya savaşının acılarını tattı. Kıtada her defasında büyük bir yıkımla sonuçlanan savaşların bir daha yaşanmaması isteği AB projesinin doğmasına yol açtı. 2. Dünya Savaşı’nın bitiminden hemen sonra 1946 yılında İngiltere Başbakanı Winston Churchill “Avrupa Birleşik Devletleri tarzında yeni bir yapılanma inşa etmeliyiz” diyerek, bunun ilk mesajlarını verdi. Ancak AB’nin ilk temeli 9 Mayıs 1950’de Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuhman’ın Avrupa’yı barışçıl birleştirme planını açıklamasıyla atıldı. 9 Mayıs bu nedenle AB’nin kuruluş günü olarak kutlanıyor. 1951 yılında Batı Almanya, Fransa, Belçika, İtalya, Hollanda ve Lüksemburg olmak üzere 6 ülke Paris’te Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kurma anlaşmasını imzaladı. Bunun altında sanayide kullanılan kömür ve özellikle silah yapımında kullanılan demir ve çelik üzerinde anlaşarak savaşın önlenebileceği düşüncesi yatıyordu.

Roma Anlaşması

Altı üye ülke 1957 Roma anlaşmasıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kurdu. Avrupa Parlamentosu’nun temelleri de böyle atıldı. Altı üye devletten 78 milletvekili topluluğun üyesi oldu ve ilk toplantısını Strasbourg’ta yaptı. Ancak meclisin yasama yetkisi yoktu. 1958 yılında 142 milletvekilinden oluşan meclis Avrupa Toplulukları Parlamenterler Meclisi adını aldı. Türkiye 31 Temmuz 1959’da AET’ye ortaklık başvurusunda bulundu. AET Bakanlar Konseyi Türkiye’nin başvurusunu kabul ederek, 1963 tarihinde Ankara anlaşmasını imzaladı. Bunu 1970 yılında imzalanan katma protokol izledi. Bu iki önemli belge Türkiye ile AB ilişkilerinin hukuki dayanağını oluşturdu. AET’nin kuruluşundan bu yana birlik yeni üyelerin katılımıyla büyüdü. 1973’te İngiltere, İrlanda ve Danimarka üye oldu. 1979 yılında Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ilk kez doğrudan seçildi. Bu tarihe kadar Avrupa Parlamentosu üyeleri ulusal meclis milletvekillerinden oluşuyordu. 1981’de Yunanistan, 1986’da İspanya ve Portekiz, 1995’te Finlandiya, Avusturya ve İsveç AET’ye katıldı. AET adı 1992’de Maastricht anlaşmasıyla Avrupa Birliği olarak değişti. 2004 yılında Doğu Avrupa ülkeleriyle birlikte 10 yeni ülke AB’ye katıldı, bunu 2007’de Bulgaristan ve Romanya izledi. 1999 yılında Birliğin o zamanki 15 üyesinden 11’i Euro’yu ortak para birimi olarak kabul etti ve 2002 yılından itibaren 15 ülkede ulusal para birimi kalktı ve Euro resmi para birimi oldu. AB’nin yeni üyeleri de ekonomisi düzeldiğinde Euro’ya geçmeyi kabul etti. Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya olmak üzere Birliğe katılmaya aday 3 ülke daha var. Batı Balkan ülkeleri Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ ve Sırbistan olası resmi adaylar.

Ekonomi

Ekonomide tek pazar projesi olan Avrupa Birliği bugün dünyanın en büyük ihracatçı ve 2. büyük ithalatçı birliğidir. Gayrisafi yurtiçi hasılası 16.8 trilyon dolardır. 2007-2013 arası süreç için AB’nin bütçesi 864.3 milyar Euro.

Birliğin Bayrağı

Avrupa Birliği’nde Avrupalı kimliği giderek önem kazanıyor. Mavi zemin üzerine daire şeklinde 12 sarı yıldızlı Avrupa bayrağı Avrupa’nın birliği ve kimliğini sembolize ediyor. 12 yıldız geleneksel olarak mükemmelliği, dayanışma, harmoni, birlik ve beraberliği simgeliyor.

Birliğin Marşı

Birliğin marşı Ludwig van Beethoven’in 1823 yılında bestelediği 9. senfoni. Neşeye Övgü adlı müzikal parçanın kaynağını Alman şair Friedrich Schiller’in aynı isimli şiirinden alıyor. Schiller bu şiirinde insan ırkının kardeşlik içinde yaşaması ülkülerini anlatıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!