Avrupa nereye gidiyor?

Ama bu, Sosyal Demokratların İsveç’te 100 yılı aşkın süreden beri elde ettiği en düşük oy oranıydı.
Yani bu bir başarı değil, hezimetti.
Moderata Parti (Ilımlılar) (M) yüzde 19.8’le ikinci sırada yer aldı.
Yabancılara ve sığınmacılara ülkenin kapılarının kapatılması, suç işleyen göçmen kökenlilerin sınır dışı edilmesi ve İsveç’in Avrupa Birliği’ni (AB) terk etmesi için referanduma gidilmesini seçim kampanyasında ön plana çıkaran sağ popülist İsveçli Demokratlar (SD) ise toplam oyların yüzde 17.6’sını alarak ülkede üçüncü güç haline geldi.
Tabii hem sol hem de muhafazakar kanadın kendi saflarında yeni bir hükümet kurma yolunu da kapattı SD.

***
Evet, İsveç parlamenter monarşi ile yönetilen bir ülkedir.
The Economist’in Demokrasi endeksi’ne göre 167 ülke arasında ilk sırada yer almaktadır.
Yani en demokratik ülkelerin başında gelmektedir.
İsveç, zengin bir ülkedir.
10.2 milyon nüfuslu İsveç’te kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) 53 bin Dolar’ın üzerindedir.
İsveç, herkesin gıpta ettiği bir sosyal devlettir.
İsveç, tam bir özgürlükler ülkesidir.
İşte böyle olduğu halde, İsveç gibi bir ülkede yabancı ve sığınmacı düşmanı bir politikayla yollara düşen İsveçli Demokratlar (SD), üçüncü büyük güç haline gelebilmektedir.
Bu tehlikeli ve tedirgin edici bir gelişmedir.
Yalnız İsveç’te mi?
Diğer Avrupa ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde de aşırı milliyetçi, aşırı sağcı ve sağ popülist partiler, her geçen yıl daha da güçlenmektedir.
Son yıllarda yapılan seçimlerde Danimarka’da Danimarka Halk Partisi (DF) yüzde 21, Finlandiya’da Gerçek Finliler yüzde 18, Çek Cumhuriyeti’nde Özgürlük ve Doğrudan Parti (SPD) yüzde 11, Avusturya’da, Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) yüzde 26, Hollanda’da Hollanda Özgürlük Partisi (PVV) yüzde 13, İtalya’da Lig yüzde 17.4, Macaristan’da FİDESZ yüzde 48,4 ve Jobbik yüzde 19, Yunanistan’da Altın Şafak yüzde 7, Bulgaristan’da Birleşik Yurtseverler yüzde 9, Slovakya’da Slovakya Bizim Slovakya’mız yüzde 8, Almanya’da Almanya İçin Alternatif (AfD) yüzde 12.6, Fransa’da şu anda ismi Ulusal Birlik (RN) olan Ulusal Cephe (FN) yüzde 13, Polonya’da Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) yüzde 37.6, Norveç’te Kalkınma Partisi (FrP) yüzde 15.3 ve İsviçre’de İsviçre Halk Partisi (SVP) yüzde 29.4 oranında oy alarak parlamentoya girmişlerdir.

***
Sağ popülistler Polonya’da ve Macaristan’da mutlak çoğunlukla iktidardadır.
FPÖ Avusturya’da iktidar ortağıdır.
İtalya’da Lig, koalisyon hükümetinde söz sahibidir.
Bulgaristan’da Birleşik Yurtseverler (ÖP) iktidar ortağıdır.
Slovakya’da Slovak Ulusal Parti (SNS) hükümet ortağıdır.
Yunanistan’da Bağımsız Yunanlılar (ANEL) koalisyon hükümetindedir.
Finlandiya’da Gerçek Finliler, Liberaller ve Muhafazakarlarla bir dönem koalisyon hükümeti oluşturmuştur.
Norveç’te FrP, İsviçre’de SVP iktidara ortaktır.
AfD, Almanya’da ana muhalefet partisi konumundadır.

***
Evet, AB genelinde ve diğer Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı, aşırı milliyetçi ve sağ popülist partiler, her geçen iktidarda daha fazla söz sahibi olmaktadır.
İsveç’te hem sol hem de muhafazakar kanat, sağ popülist SD ile kesinlikle ortaklık yapmayacaklarını ilan etmişlerdir.
Ama başta Avusturya olmak üzere biz bunu daha önceki yıllarda Avrupalı başka parti liderlerinden ve politikacılardan da duymuştuk.
Ancak zamanla verilen sözlerin unutulup, aşırı sağcı, aşırı milliyetçi ve sağ popülist partilerle koalisyon hükümetleri oluşturulduğuna tanık olduk.
Yani birçok zoraki evlilikler gördük.
İşte Avrupa’daki bu politik gelişmeler, haklı olarak insanın aklına şu soruyu getiriyor.
Qua vadis Avrupa?
Avrupa nereye gidiyor?