Güncelleme Tarihi:
AVUSTURYA’da geçen pazar günü yapılan genel seçimlerden aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) yüzde 29.2’yle ‘en güçlü parti’ olarak çıkması, Avrupa’da aşırı sağcıların, sağ popülistlerin koşarak gelmekte olduğunu gösterdi, sağduyulu kesimlerin tedirginliklerini de artırdı.
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Thüringen’de 1 Eylül’de yapılan seçimlerden sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) yüzde 32.8’le ‘en güçlü parti’ olarak çıktı.
Aynı gün Saksonya’da yapılan seçimlerde de AfD yüzde 30.6 oy alarak Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) ardından ikinci sıraya yerleşti.
22 Eylül’de Brandenburg eyaletinde yapılan seçimlerden de AfD yüzde 29.2’yle Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) sonra en fazla oy alan parti oldu.
Her ne kadar diğer partiler “AfD ile kesinlikle iş birliği yapmayacağız” deseler de sağ popülistler “Geliyoruz” diyerek bu ‘başarılarını’ sokaklara dökülerek kutladılar.
AfD Eş Başkanı Alice Weidel, Brandenburg’daki seçim sonuçları şekillenmeye başlar başlamaz “Brandenburg mavileşiyor, Almanya mavileşiyor” dedi.
Ve “AfD iktidara hazır” açıklamasında bulundu.
*
Evet...
FPÖ’nün Avusturya’daki seçimlerden ‘en güçlü parti’ olarak çıkması Avrupa’nın da ‘mavileşmekte’ olduğunu gösterdi.
Hem de hızla...
*
Evet...
Aşırı sağcıların ve sağ popülistlerin Avrupa’da ‘boy göstermeye başlamaları’ yeni bir olgu değildir.
Macaristan’da Başbakan Viktor Orban liderliğindeki Macar Yurttaş Birliği (FIDESZ) 2010 yılından beri iktidardadır.
Polonya’da aşırı milliyetçi Hak ve Adalet Partisi (PiS) geçen yıl iktidarı Avrupa Birliği (AB) Konseyi eski Başkanı Donald Tusk’un liderliğindeki Sivil Koalisyon’a (KO) devretse de 2015-2023 yıllarında ülkede istediği gibi at oynattı.
Hollanda’da 22 Kasım 2023 tarihinde yapılan genel seçimlerden Geert Wilders’in yıllardır liderliğini yaptığı aşırı sağcı, yabancı, göçmen, sığınmacı, İslam düşmanı Özgürlük Partisi (PVV), yüzde 23.6’yla en güçlü parti olarak çıktı.
Ve 223 gün süren sıkı pazarlıklardan sonra Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) ve Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi (BBB) ile oluşturulan koalisyon hükümetinde PVV de yer aldı.
“Biz de varız, geliyoruz” diyerek yollara düşen aşırı sağcı İsveç Demokratları (SD), 11 Eylül 2022’de yapılan seçimlerden yüzde 20.5’le ‘ikinci güçlü parti’ olarak çıktı.
Ilımlı Muhafazakar Parti (M) lideri Ulf Kristersson’un Liberal Parti (L) ve Hıristiyan Demokrat Partisi (KD) ile kurduğu ‘üçlü koalisyon hükümeti’ aşırı sağcı İsveç Demokratlarının dıştan desteğiyle iktidara geldi.
*
Finlandiya’da sağ popülist ‘Gerçek Finler’ iktidar ortağıdır.
Danimarka’da Halk Partisi (DF), Norveç’te İlerleme Partisi (FrP), Belçika’da ırkçı Vlaams Belang (Flaman Çıkarları), İspanya’da Vox, İngiltere’de Nigel Frage’in başını çektiği Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKID) ve terk edip kurduğu Brexit Partisi (BP) ülkelerinin politikasında etkin rol oynamaktadır.
Fransa’da aşırı milliyetçi, aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin (FN) uzantısı konumundaki ‘Ulusal Birlik’ (RN), yıllardır Fransız Devrimi’nin ‘Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik’ temel ilkelerini devre dışı bırakmak için çaba göstermektedir.
Babası Jean-Marie Le Pen’in 1972 yılında kurduğu Ulusal Cephe’nin 2011’de başına geçen, 2018’de partinin adını Ulusal Birlik (RN) olarak değiştiren ve liderliğini Jordan Bardella’ya devreden Marine Le Pen’in hedefi Fransa Cumhurbaşkanı olmaktır.
2012, 2017 ve 2022’deki seçimlerde bunu başaramamıştır ama son dönemlerde şansı artmıştır.
Fransa’da 9 Haziran’da yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 31.4’le en yüksek oy oranına RN ulaşmıştır.
Fransa’da 30 Haziran ve 7 Temmuz’da yapılan erken genel seçimlerden de RN yüzde 33’ün üzerinde oy alarak ‘en güçlü parti’ olarak çıkmıştır.
*
İtalya’da 25 Eylül 2022’de yapılan seçimleri yüzde 25.9’la kazanan aşırı sağcı, Fratelli d’Italia’nın (FdI-İtalya’nın Kardeşleri) lideri Giorgia Meloni, 22 Ekim 2022’de İtalya’nın ‘ilk kadın başbakanı’ olmuştur.
Aşırı sağcı Forza Italia (Haydi İleri İtalya) ve Lig Partisi ile ortaklık eden, baştan beri “Ben faşist değilim” diyen Giorgia Meloni, İtalya’yı ‘mavileştirmiştir’.
Aşırı sağcı partiler, 6-9 Haziran tarihlerinde yapılan AP seçimlerinde de güçlerini artırdılar.
İşte bu gelişmeler de yalnız Brandenburg’un, Almanya’nın, Macaristan’ın, İtalya’nın, Fransa’nın değil, bütün Avrupa’nın ‘mavileşmeye başladığını’ göstermektedir.
Hem de hızlı bir biçimde...
Tabii bu gelişmeler, sağduyulu ‘demokrasi sevdalısı’ Avrupalıların tedirginliklerini de arttırmaktadır.