Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: ABACAPRESS.COM
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2018 10:15
Hepimizin‘medeniyetler projesi’, ‘demokrasi projesi’, ‘özgürlük projesi’, ‘dayanışma projesi’ olarak bildiği Avrupa Birliği’nde (AB) özellikle son dönemlerde ciddi sancılar yaşanmaya başladı. Fransa’ya bakıyorum.
ALMANYA’dan sonra
AB’nin her alanda en güçlü ülkesine.
Daha geçen yıl mayıs ayında sosyal alanda reform ve ekonomide liberalizm vaadiyle cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Emmanuel Macron’un iklim korunmasına dönük hedeflerine ulaşmak amacıyla akaryakıt fiyatlarına son bir yılda iki defa zam yapılması kararına halk ateş püskürüyor.
Toplumun her kesiminden oluşan ‘gilets jaunes’ (jile jon) yani ‘sarı yelekliler’ sokaklarda.
Hem de 5 haftadır her cumartesi.
Hem de yalnız başkent Paris’te değil, ülkenin çeşitli kesimlerinde.
Protesto gösterilerinde tam bir iç savaş havası.
Bir yanda polise saldıran, araçları ateşe veren, deviren, vitrinleri kırıp döken göstericiler.
Diğer yanda göstericilere karşı göz yaşartıcı gaz, sis bombası ve cop kullanan, bazılarını gözaltına alan polisler.
Hepsi de Fransız.
Geçim sıkıntısı çektiklerini söyleyen ‘sarı yeleklilerin’ baskısı üzerine Cumhurbaşkanı Macron geri adım atmak zorunda kaldı.
Asgari ücretle çalışanlara ayda 100 euro sosyal yardım ödenmesi sözü verdi.
Fazla mesailerin vergiden muaf tutulacağını ilan etti.
Ayda 2 bin euronun altında olan emekli maaşlarından kesinti yapılmayacağını da.
Ama nafile.
‘Sarı yelekliler’ protestolarını sürdürmekte kararlı.
Hem de ‘Macron demission’ (Macron istifa) diyerek.
*
Belçika’da da öyle.
Fransız ‘sarı yeleklileri’ örnek alan Belçikalı ‘sarı yelekliler’ de sokaklarda.
Onlar da akaryakıt fiyatlarının yüksekliğinden şikayetçi.
Onlar da alım gücündeki düşüşten şikayetçi.
Hükümetin emeklilik politikasından da.
Eğitim kurumlarına ödeneklerin ve öğrenci burslarının düşürülmesinden de.
‘Sarı yeleklilerin’, ‘kırmızı ve mavi yeleklilerin’ katıldıkları protesto gösterileri Belçika’da da tam bir iç savaş havasında.
Hollanda’da da öyle.
Kamu çalışanları hem çalışma koşullarının hem de maaşlarının iyileştirilmesi için sokaklarda.
İşçi Sendikaları Konfederasyonu (FNV) öncülüğünde düzenlenen protesto eylemlerinde, Hollanda hükümetinin çok uluslu şirketlere stopajı kaldırma kararına ateş püskürülüyor.
Ellerde ‘Kamu sektörü yanıyor’, ‘Ben Shell için çalışmıyorum’, ‘Rutte (Hollanda Başbakanı Mark Rutte) kumar bağımlısı’, ‘Rutte istifa’ yazılı pankartlar göze çarpıyor.
Fransa ve Belçika’da olduğu gibi ‘sarı yelekliler’ ile ülkenin rengi olan ‘turuncu yelekliler’ omuz omuza birlikte yürüyor.
Hollanda’da da polisle göstericiler arasında sürtüşmeler, çatışmalar yaşanıyor.
*
AB üyesi Macaristan’da da halk sokaklarda.
‘Fidesz’ kısa adıyla tanınan Macaristan Yurttaş Birliği’nin Genel Başkanı olan Başbakan Viktor Orban’ın, çalışanların fazla mesai saatlerini 250’den 400’e yükseltme kararına halk ateş püskürüyor.
‘Köle yasası’ olarak nitelenen bu düzenlemeye karşı ülkenin çeşitli kesimlerinde protesto gösterileri düzenleniyor.
Polis göz yaşartıcı gaz ve sis bombalarıyla, copla ve gözaltılarla halkı susturmaya çalışıyor.
İsveç’te, Danimarka’da, Almanya’da sığınmacılara karşı gösteriler düzenleniyor.
“Biz sığınmacı istemiyoruz” diyen aşırı sağcılar ve sağ popülistler sokaklara dökülüyor.
Tabii başta Almanya olmak üzere Danimarka ve İsveç’te karşı gösteriler de düzenleniyor.
Avusturya’da halk sağ popülizme, ırkçılığa ve sosyal çöküntüye karşı sokaklara dökülüyor.
Ama katılım genelde cılız kalıyor.
*
Evet,
Avrupa kaynıyor.
Brexit (İngiltere’nin AB’yi terk etmesi) ile AB’nin sancısının daha da artacağı yönünde şimdiden ciddi sinyaller geliyor.