SON dönemlerde yapılan araştırmalara ve kamuoyu yoklamalarına bakıyorum.
Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’ının Dünya Mutluluk Raporu’nun ilk onunda tam 7 Avrupa ülkesi var.
Kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH), refah, işsizlik, sosyal devlet, özgürlük, dayanışma, yolsuzluk gibi değerlerin göz önünde bulundurulduğu bu raporun ilk sırasında Finlandiya var.
Norveç ikinci, Danimarka üçüncü, İzlanda dördüncü, İsviçre beşinci. Hollanda altıncı ve İsveç de dokuzuncu sırada yer alıyor.
Almanya 15. sırada yer bulurken, Türkiye 74’üncü durumda.
*
En son yayınlanan Avrupa Barometresi’ne bakıyorum.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yaşayan insanların yüzde 62’si ‘
Medeniyetler Projesi’, ‘Özgürlük Projesi’, ‘Dayanışma Projesi’ olarak nitelenen AB’ye tam destek veriyor.
Almanya’da da AB’ye destek yüzde 81’i buluyor.
AB genelinde destek son 25 yılın en yüksek değeri.
AB genelinde insanların yüzde 68’i, AB üyeliğinin ülkelerinin çıkarına, yararına olduğu görüşünde birleşiyor.
Bu rakam son 35 yılın en yüksek değeri.
Almanlar arasında da böyle düşünenlerin oranı yüzde 76’yı buluyor.
Avrupa Barometresi’ndeki verilere göre, AB genelinde insanların yarıdan fazlası ülkelerinin AB’yi terk etmesine “Hayır” diyor.
Almanya’da da bu oran yüzde 78’i buluyor.
*
Evet, bu veriler üye ülke vatandaşlarının yarıdan fazlasının AB’ye tam destek verdiğini çok açık bir biçimde ortaya koyuyor.
Avrupa Parlamentosu’na da öyle.
Ama son yıllarda AB ülkelerinde yapılan genel seçimlerde elde edilen sonuçlara baktığımızda, ortaya çok farklı bir tablo çıkıyor.
Macaristan’da sağ popülist Viktor Orban’ın liderliğini yaptığı Genç Demokratlar (Fidesz) son seçimde toplam oyların yüzde 48.8’ini,
aşırı sağcı Jobbik (Daha iyi bir Macaristan Hareketi) de yaklaşık yüzde 20’sini aldı.
Polonya’da sağ popülist ‘Hukuk ve Adalet Partisi’ (PiS) de toplam oyların yüzde 37.5’ini.
Avusturya’da iktidar ortağı aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) yüzde 26 oy topladı.
Yunanistan’da sağ popülist Bağımsız Yunanlar (ANEL) yüzde 35.5’le son seçimlerden ‘en güçlü parti’ olarak çıktı.
Aşırı sağcı Altın Şafak da seçmenlerin yüzde 6.3’nün desteğini aldı.
Son seçimlerde Finlandiya’da aşırı sağcı Finler yüzde 18, İsveç’te aşırı sağcı İsveçli Demokratlar (SD) yüzde 17.6, Danimarka’da aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi (DF) yüzde 21 oy topladı.
Bulgaristan’da aşırı sağcı Birleşik Vatanseverler yüzde 9, Çek Cumhuriyeti’nde aşırı sağcı Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi (SPD) yüzde 26, Slovakya’da aşırı sağcı Bizim Slovakya’mız yüzde 8 oy topladı.
Hollanda’da Geert Wilders’in liderliğindeki aşırı sağcı, İslam ve yabancı düşmanı Hollanda Özgürlük Partisi (PVV) yüzde 13 oy aldı.
Fransa’da Marine Le Pen liderliğindeki eski adı Ulusal Cephe (FN) olan aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) seçmenlerin yüzde 13’ünün desteğini aldı.
İtalya’da sağ popülist 5 Yıldız Hareketi (M5S) yüzde 32.2 ve aşırı sağcı Lig yüzde 17.4 oy topladı.
Belçika’da iktidarı terk eden aşırı sağcı Milliyetçi Flaman Partisi (N-VA) yüzde 20.3 oy aldı.
Almanya’da önceki yıl yapılan genel seçimlerde sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) toplam oyların yüzde 12.6’sını alarak ülkede üçüncü büyük güç haline geldi.
Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi yapılan kamuoyu yoklamaları aşırı sağcı ve sağ popülist partilerin daha da yükseleceğini göstermekte.
*
Evet, bir yanda dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı AB.
Evet, üye ülke halklarının çok büyük bir bölümünün tam destek verdiği AB.
Ama diğer yanda, aynı AB ülkelerinde AB’yi dağıtmak, Euro’yu tarihe gömmek isteyen Avrupa karşıtı aşırı sağcı ve sağ popülist partilere artan destek.
Evet, işte bu tam bir çelişki oluşturuyor.
İşte bu nedenle bu çelişkiyi anlamak mümkün değildir.
İşte bu yüzden de “Bu çelişkiyi anlayana aşk olsun!” diyorum.