Ateşkes mesajı, rahatsız etti

DÜNYANIN en prestijli uluslararası film festivallerinden biri olan ve ‘Berlinale’ kısa adıyla tanınan Uluslararası Berlin Film Festivali sancılı başladı, sancılı bitti.
Geleneksel olarak festivale hem federal hükümet hem de eyalet hükümeti parasal destek verdiği için Berlinale’nin galasına Federal Meclis ile Berlin Eyalet Parlamentosu Kültür Komisyonu temsilcileri de davet edilir.
Bu yıl da öyle oldu.
Festival yönetimi, 15 Şubat’ta başlayan Berlinale galasına politikacıları da davet etti.
Davetiye gönderilenler arasında sağ popülist AfD mensubu 5 politikacı da vardı.
Çeşitli çevrelerden tepki ve eleştiriler yağdı.
Alman aşırı sağcıların Berlin yakınlarındaki Potsdam’da bir villada gizlice buluşarak ülkede yaşayan milyonlarca göçmen kökenlinin Alman vatandaşı bile olsalar sınır dışı edilmesi, hatta bir Afrika ülkesine sürgün edilmesi planları yaptıkları toplantıya AfD’li bazı politikacıların da katıldığı ortaya çıktığı halde, bu partiden temsilcilerin galaya davet edilmesine ateş püskürüldü.
Başlangıçta “Gelenek böyle” gerekçesinin arkasına sığınan Berlinale yönetimi, tepki ve eleştirilerin artması üzerine sağ popülist politikacılara daveti iptal etti.

SAHNEDEN GAZZE MESAJLARI
Evet...
74. Uluslararası Berlin Film Festivali sancılı başladı.
24 Şubat’ta Berlinale Palast’ta (Berlinale Sarayı) ödüller sahiplerini buldu.
Berlinale’nin en prestijli ‘Altın Ayı’ ödülünü, Senegal kökenli Fransız yönetmen Mati Diop’un, Fransız sömürge güçlerinin Afrika’daki bugünkü adı Benin Cumhuriyeti olan dönemin Dahomey Krallığı’ndan yağmalayarak Fransa’ya getirdikleri 7 bine yakın eserden 26’sının 2021 yılında iade edilmesini içeren ‘Dahomey’ belgeseli aldı.
‘Altın Ayı’ ödülüne layık görülen ilk siyahi kadın olan Mati Diop, ödülünü almak için sahneye çıktığında, “Filistinlilerin yanındayım!” dedi.
“Artık pek çok insanın ister kadına yönelik şiddet ister Filistin’deki soykırım olsun, bu şiddete karşı ses çıkarmasının zamanın geldiğini düşünüyorum. Neo-faşizme karşı ya da aşırı sağ ve onların fikirlerine karşı mücadele etmek için tüm imkânları kullanmalıyız” dedi.
Filistin poşusu ile sahneye çıkan ‘Direct Action’ (Doğrudan Eylem) belgeselinin Amerikalı yönetmeni Ben Russel de İsrail’e soykırım suçlamasında bulunurken, “Tabii biz yaşamdan yanayız, biz soykırıma karşıyız, biz ilahların susması, ateşkes için yoldaşlarımızla dayanışma içindeyiz” dedi.

ATEŞKES ÇAĞRISI YAPILDI
Uluslararası jüri tarafından Berlinale Belgesel Ödülü’ne layık görülen ‘No Other Land’ (Başka Ülke Yok) adlı belgeselin İsrailli ve Filistinli yönetmenleri Basel Adra, Hamdan Ballal, Yuval Abraham ve Rachel Szor sahneye beraber çıkarak ateşkes çağrısında bulundular.
Filistinli yapımcı Basel Adra, on binlerce insan Gazze’de İsrail devleti tarafından katledilirken bu ödülün sevincini yaşamanın zor olduğunu söyledi.
“Almanya İsrail’e silah vermesin” çağrısında bulundu.
Filmin İsrailli yönetmeni Yuval Abraham da “Ben İsrailliyim, Basel ise Filistinli ve sadece iki gün sonra aynı olmadığımız bir ülkeye döneceğiz. Ben sivil rejimde yaşıyorum, Basel ise askeri rejimde. Birbirimize sadece 30 dakikalık mesafedeyiz. Benim oy kullanma hakkım var, onun yok. Benim bu ülkede özgürce hareket etmeme izin veriliyor, Basel ise milyonlarca Filistinli gibi kilit altında ve işgal altındaki Batı Şeria’da. Aramızdaki bu eşitsizlik sona ermeli” dedi.
Yapılan bu açıklamalar ve ateşkes çağrıları katılımcılar tarafından alkışlandı.

KARŞI ATAĞA GEÇTİLER
Ancak aradan çok geçmeden suçlamalar başladı.
CSU Genel Sekreteri Martin Huber, “Berlinale’de çok açık bir biçimde Yahudi karşıtlığı (antisemitizm) sergilenmesi ve bunun da alkışlanması utanç vericidir” dedi.
CSU milletvekili ve CDU/CSU Federal Meclis Grup Başkan Yardımcısı Dorothee Baer, “Bu Kültür Devlet Bakanı, bir Yahudi karşıtı skandalından diğerine yol açıyor” diyerek Kültür ve Medyadan Sorumlu Devlet Bakanı Claudia Roth’u suçladı.
Hatta sosyal medyada Claudia Roth’un İsrail karşıtı söylemleri alkışladığını içeren görüntüler bile yayınladı.
Claudia Roth, İsrail’e dönük soykırım suçlamalarını değil, ateşkes çağrılarını alkışladığını açıkladı.
Ölümlerin, yaşanan ve çekilen acıların derhal bitmesini istediğini söyledi.
Ödül törenini yerinde izleyen CDU’lu Berlin Başbakanı Kai Wegner, sosyal medyada “Özgürlük konusunda Berlin’in tutumu çok açıktır. Berlin İsrail’in yanındadır. Bunda hiç şüphe yoktur. İsrail’de ve Gazze’de yaşanan derin acıların tek sorumlusu Hamas’tır. Rehineleri serbest bırakarak ve silahları bırakarak bu acıları sonlandırmak Hamas’ın elindedir” paylaşımında bulundu.
“Cürümlerin onaylanması ve ödüllendirilmesi ceza gerektiren bir suçtur” diyen FDP’li Federal Adalet Bakanı Marco Buschmann, Berlinale’de yaşananlarla ilgili olarak adalet makamlarının devreye gireceğini söyledi.
Federal hükümetin Berlinale’ye yaptığı 8 milyon Euro parasal desteğin sonlandırılmasını isteyen Alman politikacılar oldu.

*
Evet...
74. Uluslararası Berlin Film Festivali bu yıl sancılı başladı ve sancılı bitti.
Tabii Alman Anayasası’ndaki düşünceyi ifade özgürlüğü de sanat özgürlüğü de sadece kâğıt üzerinde kaldı.