Güncelleme Tarihi:
İlham, Türk vatandaşı olduktan sonra Dünya Şampiyonası'nda yarışmak için gün saydığını kaydederek, “Türkiye için kalben, fizik olarak her yönümle hazırdım koşmaya. Çok stresli ve zor bir yarış oldu. İkinci olduğum için çok mutluyum” dedi.
Yarışta hep dış kulvarda koştuğunu anlatan İlham, şöyle konuştu:
“Sürekli dışardan koşmak beni biraz daha yordu, ama madalya şansını riske etmek istemedim. Bir gün önce Polat bunu yaşadı. Arada kalmamak için hep dışarda koştum. Çok itiş-kakışlı yarışlar benim finişimi etkiliyor. İtiş-kakış olmasa finişte geçilmezdim. Yarışın son metrelerinde 'Arkadan kaç kişi geliyor?' diye merak ettim ve arkaya baktım. O an atak yapacak başka gücüm yoktu. Bir daha atak yapamazdım.”
İkinci olduktan sonra Türk Bayrağıyla yere kapanmasıyla ilgili olarak milli atlet, “Gümüş madalya için dua ediyordum, inanamıyordum. Bir an ayağa kalkıp, bayrağı kaldırıp o turu atacak enerjim yoktu. Bayrak çok ağır geldi o an” ifadelerini kullandı.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın soyunma odasında kendisini tebrik ettiğini kaydeden İlham, “Benim yanımda güçlü insanların olduğunu hissettim. Çok mutluydum, inanamadım” dedi.
Avrupa Şampiyonası'nda ve 2012 Londra Olimpiyatları'nda madalya almayı hedeflediğini anlatan İlham, insanlarla Türkçe konuşmak, duygularını Türkçe ifade etmek için Türkçe'yi bir an önce öğrenmek istediğini, Türkiye'yi sporundan daha çok sevdiğini söyledi.
Eşi ve 1,5 yaşındaki oğlu Kipto'yu da yazın Türkiye'ye getireceğini kaydeden İlham, oğlunun Türkiye'de okumasını istediğini ifade etti.
Önder Özbilen: “Irkçılığın olmaması, gelmesinde büyük etken oldu”
İlham'ı Türkiye'ye getirerek, ona soyadını veren menajeri Önder Özbilen, milli sporcunun Türkiye'yi tercih etmesinde Türkiye'de ırkçılığın olmamasının büyük etken olduğunu söyledi.
Önder Özbilen, İlham'ın yarıştan sonra söylediği Mustafa Kemal Atatürk'ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü daha Kenya'da tanıştıkları zaman ona söylediğini anlatarak, “O sözün ırkçılığa karşı olan söz olduğunu biliyor. Ona 'Türkiye'de sana eleştiriler olacak, çok sevenler de olacak. Bu sözü bil ve benimse. Sen 'Türküm' dedikten sonra kimse onu senin elinden alamaz' demiştim. Türkiye'de ırkçılığın olmaması İlham'ın gelişinin nedenlerinden en önemli etken. Maddiyatla çok ilgisi yok. O bir duygu gelişiydi” diye konuştu.
2010 yılının Aralık ayının sonunda eşiyle Kenya'ya gidip, genç sporcularla görüştüğünü anlatan Önder Özbilen, İlham'ı Türkiye geliş hikayesini şöyle anlattı:
“İlham ile 3 gün çok güzel sohbetimiz oldu. Türkiye'ye gelmeden önce de başarılı, senelik geliri 200 bin dolar düzeyinde olan bir sporcuydu. Kenya geleneklerine, onların kabilelerine uygun olarak eşimle beraber babasına gidip, 'Ailemize almak istiyoruz' diye konuştuk. Babası 'Bunlar doğru insanlar, bunlarla gitmen doğru' demiş. Ne pazarlık yaptı, ne bir Türk sporcudan fazla bir şey istedi. Körfez ülkelerin 500 bin dolar transfer ücreti ve 5 bin dolar maaşı reddedip, böyle garantiler olmadan Türk olmayı kabul etti. 'Ödül yönetmeliği var, çok ödül kazanabilir' diye düşünmek yanlış. Bu yarışta bacağı kırılsa bir daha aynı formuna kavuşamayabilir. O çok isteyerek Türk olmayı kabul etti. Şubat ayında geldi, 8 Haziran 2011'de Türk vatandaşı oldu.”
İlham'ın ikametinin kendi evleri olduğunu kaydeden Önder Özbilen, “Kendim öne çıkmak için soyadımı vermedim. Elvan'ı da 15 yaşında bulmuştum, öyle olsa önce Elvan'da yapardım. Babamdan izin alarak Özbilen soyadını verdim. O bizim ailemizden biri. Ben manevi babasıyım, eşim Gülcan da manevi annesi. Dün tribünde 8 tane Özbilen aile bireyi vardı. 2 Eylül'de Berlin son yarışımız. Ondan sonra onun ailesi, Polat Kemboi Arıkan'ın ailesi ve bizim ailelerimiz, Antalya'da 30 kişi tatil yapacağız” şeklinde konuştu.
Gerçek adı William olan İlham'ın Türk ismini belirleyen Önder Özbilen'in eşi Gülcan Özbilen, diğer sporculara ilham vermesi için bu ismi önerdiğini, İlham'ın da isminin anlamını sevdiğini söyledi.
Antrenörü Santa: “Tek stratejimiz kazanmaktı”
İlham'ın Rumen antrenörü Carol Santa ise, yarışta tüm stratejilerini kazanmak üzerine kurduklarını söyledi.
“Son bölümde tüm atletler bir aradaydı. Eğer öne çıkmasaydı, belki Etiyopyalı kazanırdı” diyen Santa, şunları kaydetti:
“İlham'ın süratli bir bitiriş yapmaya hazır olduğunu biliyorduk. Son 100 metrede arkadan itilmese ve adımları bozulmasa kazanacaktı. Bu stratejiyi yapmasak, madalyasız bitirebilirdik. Fas takımında çalıştım, eğer İlham öne gitmeseydi, aynı şeyi Faslı Iguider yapacaktı. Bizim taktiğimiz ilk 1000 metre hep Iguider'in arkasında, yanında gitmekti. Etiyopyalı Gebremedhin bunu düşündüğümüzü hissetti ve atak yaptı. Son 100 metrede arkadan İlham'ı itip, ritmini bozdu. Bir gün evvel Polat'ın yaşadığını yaşamamak için dışardan koştu. Tüm atletler İlham'ın bu yarışta en kuvvetli atlet olduğunu biliyordu. İçerde olma riskini alamazdık, dışardan koştu. Biraz fazla koşmak en küçük riskti. İlham bir yıldız olacak. Türkiye, genç, yetenekli bir atlete yıldız olma yolunu açtı.”