Güncelleme Tarihi:
AP’de İslamofobi ile ilgili düzenlenen etkinlikte konuşan Magid Magid, aşırı sağın, Avrupa genelinde destekçi toplamaya başladığını, bu kişilerin sadece insan haklarına değil güvenliğe de tehdit oluşturduğunu söyledi. Macaristan’dan İspanya’ya, İtalya’dan İsveç’e kadar Avrupa genelinde İslamofobi’nin görüldüğünü belirten Magid, şöyle konuştu: “Aşırı sağcıların ortak saplantısı Müslümanlar. Savunmasız bireylere karşı nefret söyleminin yayılması konusunda birlik olmuş durumdalar. Her türlü nefret ve ayrım konusunda saplantılılar. İslamofobi ile mücadele için Avrupa Birliği’nin (AB) bütün araçlarını kullanan siyasi bir programa ihtiyacımız var.”
KURBANLARIN SESİ DUYULMUYOR
AB Komisyonunun Müslümanlara Karşı Nefretle Mücadele Koordinatörü Tommaso Chiamparino ise aşırı sağ ve ırkçılığın, toplumun birliğe dayanan dokusunu tehdit ettiğini söyledi: “Nefret ve ayrımcılık, bazı politikacıların ana argümanları haline gelmiş durumda ve buna duyarsız kalamayız. İnsanlar başörtüsünden veya sakalından dolayı ayrımcılığa uğrayabiliyor. İslamofobi ile mücadele, çoğu devletin ajandasında alt sıralarda yer alıyor, kurbanların sesi ise çoğu zaman duyulmuyor. Eğer bu konuda başarısız olursak, AB projesi başarısız olmuş sayılır.”
Belçika’da İslamofobi ile Mücadele Kolektifi adına konuşan Layla Azzouzzi, her gün Müslümanların nefret söylemine maruz kaldığının altını çizerek ayrımcılığın, devlet ve devlet dışı aktörlerce yapıldığı değerlendirmesinde bulundu. Azzouzzi, AP’nin Afrika kökenli, Yahudi ve Romanlara yapıldığı gibi İslamofobi ile ilgili de bir önerge kabul etmesi çağrısında bulundu.
‘SÖYLEMLER, SALDIRIYA DÖNDÜ’
Etkinliğe katılan eski Brüksel Bölge Parlamentosu milletvekili Mahinur Özdemir de ilk defa Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü kapsamında AP’de faaliyet düzenlendiğini vurguladı. İslamofobi’nin kadınları da yoğun biçimde etkilediğini ifade eden Özdemir, şöyle konuştu: “İslamofobi’ye Belçika’da yüzde 76, Fransa’da yüzde 84 oranında kadınlar maruz kalıyor. Kin ve nefret söylemleri saldırıya dönmeye başladı. Bunun örneklerini farklı yerlerde gördük ve önüne geçmek için bütün parlamentoların tıpkı antisemitizm, negrofobi ve ırkçılık gibi önlem alması gerekiyor. Çünkü ismini koymadığınız bir şeye karşı önlem alamazsınız. İslamofobi’nin ifade özgürlüğü olmadığını, aksine insanların bundan öldüğünü görüyoruz.”