Aşırı sağcılar bu kez sınırı aştı

ELLERİNDE siyah-beyaz kırmızı Alman imparatorluk bayrakları ve aşırı sağ sembollerle parlamentonun merdivenlerine kadar tırmandılar.
Nazi rejiminin devrilmesi, toplama kamplarının kurtarılmasının üzerinden 75 yıl sonra aşırı sağcılar, neonaziler, imparatorluk vatandaşları meclis binasını işgal etmek istedi.
Berlin’den tüm dünyaya yayılan bu görüntüler herkesi korkuttu. Siyasiler şaşkınlık içinde.
Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier görüntüler için “Demokrasimizin kalbine bir saldırı” dedi. Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schaeuble ‘iğrenç’ olarak niteledi.
Dışişleri Bakanı Heiko Maas, “Utanç verici” dedi.

NE İSTİYORLAR
Kim bu kendilerini ‘korona karşıtı’ olarak kamufle eden göstericiler?
Kimilerinin elinde “Virüsler hep oldu. Ölüm de hayata ait!” yazılı pankartlar vardı. 60 yaşlarında bir kadın, önünde duran polise, “ömür boyu korku içinde yaşamaktansa, ölmeyi tercih ediyorum” diye bağırıyordu. Gözlerinin içi öfke dolu.
Gösteriyi düzenleyenler kendilerini ‘aykırı düşünenler’ olarak niteliyor. Koronanın, iktidarın bir yalanı olduğunu savunuyor, medyayı da bu yalanı yaymakla suçluyorlar. “Salgın, malgın yok. Kaldırın bu önlemleri” diyorlar.
Gösterilerin başında komplo teorici Türkiye kökenli Atilla Hildmann da var. Vegan aşçı. Tuhaftır ama Almanya’da bazen böyle ‘uçuk düşünceleri olan’ Türkler hep çıkıyor. Aşırı sağ PEGIDA hareketi de yazar Akif Pirinçci’yi sahneye sürmüştü. PEGIDA’cılar kendi söyleyemediklerini Pirinçci’ye söyletmişti. Pirinçci, Dresden’deki gösteride nazilerin gaz odalarında milyonlarca insanı öldürdüğü toplama kamplarının bugün devre dışı kalmış olmasından yakındı ve “Maalesef şu sıralar toplama kampları devre dışı” dedi.

ÖZGÜRLÜK HAKLARINI KULLANIYORLAR
Bu korona karşıtı göstericiler neye karşı?
Sadece bir bez parçası olan maskenin, 1.5 metre mesafenin ve temizlik kurallarının kaldırılmasını mı istiyorlar?
Aralarında bu kuralların kaldırılması için yürüyenler, aşı karşıtları, komplo teoriciler de var tabi.
Ama bu aykırı düşünenlerin asıl hedefi farklı. Alman Anayasası’nın tanıdığı ifade ve gösteri özgürlüğü hakkını sadece bir araç olarak kullanan bu aşırı sağcılar, aslında Almanya’nın demokratik sistemini değiştirmek istiyor. Savaş mahkemeleri kurulmasını, Başbakan Angela Merkel ve virüs uzmanı Christian Drosten gibi kişilerin bu mahkemelerde yargılanarak ipe çekilmesini savunuyorlar.
Bunlar daha önce de İslam ve yabancı düşmanı PEGIDA olarak meydanlara çıktı. Şimdi ‘aykırı düşünenler’ diye başka bir isimle toplumsal barışı bozmayı deniyorlar. Halkı komplo teorileriyle sisteme karşı kışkırtıyorlar.
Peki biz “Aşırı sağ bugün Almanya’da nasıl oldu da Federal Meclis binasına hücum edecek kadar cesaretlendi” diye şaşırıyor muyuz?
Hayır.
Zaten şu an parlamentoda temsilcileri var.