Güncelleme Tarihi:
Finlandiya, İskandinavya yarımadasında, Baltık Denizi kıyısında bir Kuzey Avrupa ülkesidir.
Nüfusu 5.3 milyon civarındadır.
Kişi başına düşen milli gelir 44 bin 492 Dolardır.
Yani Finlandiya, Avrupa'nın en zengin ülkeleri arasında yer almaktadır.
İşte Avrupa Birliği (AB) üyesi böyle bir ülkede, Avro'nun para birimi olarak kullanılmaktan vazgeçilmesi, mali kiriz yaşanan Yunanistan ve Portekiz gibi üye ülkelere yardım edilmesine son verilmesinin yanı sıra çok açık bir biçimde yabancı düşmanı, İslam düşmanı politikaları savunduğu için aşırı sağcı bir parti, 4 yıl içinde oy oranını yüzde 4.1'den yüzde 19'a yükseltebilmektedir.
İşte bu durum tedirgin edicidir...
Şu anda Timo Soini'nin liderliğindeki “Gerçek Finler”, zamanla seçmen desteğini kaybeden Finlandiya Tarım Partisi'nin uzantısı olarak 1995 yılında kurulmuştur.
Aşırı tutucu olarak bilinen “Gerçek Finler”, 1999'daki parlamento seçimlerinde yüzde 1, 2003'te yüzde 1.6
oranında oy almıştır.
1999'da 1, 2003'te 3, 2007'de 3 milletvekili çıkaran PS, aşırı milliyetçi, ırkçı, İslam ve yabancı düşmanı, AB karşıtı bir seçim kampanyası sayesinde geçen hafta sonu parlamentoya 39 parlamenter göndermeyi garantilemiştir.
Hem de 4 milyona yakın Finli seçmenden 559 bin 342'isnin desteğiyle...
“Gerçek Finler” Finlandiya Parlamentosu'nda üçüncü büyük güç haline gelmiştir.
İşte bu gelişme haklı olarak Finlandiya'daki ve diğer ülkelerdeki demokrat çevreleri tedirgin etmektedir.
Aşırı sağcıların ayak seslerinin bu denli yüksek bir biçimde duyulmaya başlaması AB yöneticilerini de tedirgin etmektedir.
Çünkü Finlandiya'da aşırı milliyetçi PS'nin hükümete ortak olması Avro'nun ve Avrupa Birliği'nin geleceğini direkt olarak etkileyecektir.
Zira, Portekiz'e yapılacak mali yardımın gerçekleşmesi için oybirliği gerekmektedir.
Yani, PS'nin ortak olacağı bir Finlandiya hükümeti “hayır” derse, yalnız Avro değil, aynı zamanda AB'nin çatısı da sarsılacaktır.
Asıl tedirginlik ise aşırı sağcıların diğer AB ülkelerinde de güçlenmeleri endişesinden kaynaklanmaktadır.
Nitekim bu yönde ciddi sinyaller de vardır...
Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Cephe (Front National)(FN), baba Jean Marie Le Pen'den hem “bayrağı” hem de “mirası” devralan 42 yaşındaki avukat kızı Marine Le Pen başkanlığında “geliyoruz” sinyalleri vermektedir.
Hem de sıkı sinyaller...
Zira mart ayında yapılan kanton seçimlerinde Marine Le Pen'in Ulusal Cephe'si toplam oyların yüzde 15'ini almıştır.
Tabii bu sonuca Avrupa dışından, özellikle de Müslüman Kuzey Afrika ülkelerinden yeni göçmen getirilmesinin yanı
sıra Fransa'da yeni camiler inşa edilmesinin yasaklanmasını içeren yabancı ve İslam düşmanı seçim kampanyası sayesinde ulaşmıştır Marine Le Pen.
Ulusal Cephe'nin ayak seslerinin benzer çirkin kampanyalarla Fransa'da gelecek yıl yapılacak Cumhurbaşkanı seçimlerinde de duyulmasına daha şimdiden kesin gözüyle bakılmaktadır.
Bunu şüphesiz ilk etapta yeniden aday olan Nicolas Sarkozy hissedecektir.
Ama Fransa'nın aşırı sağa “kayması”, AB genelinde de hissedilecektir.
Hem de tedirgin edici bir biçimde...