Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Hessen eyaleti Başbakan Yardımcısı ve ekonomiyle ilgili tüm alanların sorumluluğunu taşıyan ‘Süper Bakan’ olarak görev yapan Tarek Al-Wazir (Yeşiller), seçim bölgesi Offenbach’ta Türk Alman Sağlık Vakfı’nın (TASV) düzenlediği toplantıya katıldı. TASV’nin Kurucu Başkanı Prof. Dr. Yaşar Bilgin ve TASV Yönetim Kurulu Üyesi Rafet Solak’ın yönettiği toplantıda Offenbach ve çevresinden Türkiye, Fas, Bosna ve Hırvatistan kökenli göçmenlerin örgütlerinin temsilcileri de yer aldı. Çok sayıda iş insanının da katıldığı toplantıyı “Biz göçmenler politik süreçlerin nesnesi değil, öznesiyiz. Bunu herkes görmeli artık” sözleriyle açan Prof. Dr. Bilgin’le aynı görüşte olduğunu belirten Al-Wazir, özel sektörün karşı karşıya olduğu bürokratik sorunlar, nitelikli iş gücü açığı, ‘çifte vatandaşlık’, ana dil dersleri, sağ terör eylemleri, güvenlik güçlerine olan güvensizlik gibi konularda katılımcıların sorularını yanıtladı. CDU Genel Başkanı Friedrich Merz’in, sığınmacılarla ilgili ancak aşırı sağcıların dillendirebileceği sözlerini de eleştiren Al-Wazir, şunları söyledi:
‘ARTIK ÇOK NORMAL GELİYOR’
“Yeşiller, göçmenlerin toplumsal hayattaki rolü konusunda çok öncelerden tavrını aldı. Göçmenlerin yaşamın her alanında ‘özne’ olarak görülmesi için çalışıyoruz. Almanya değişiyor, biz değişiyoruz. İlk göçmen kökenli milletvekili olan Cem Özdemir’lerden 30 yıl sonra, bugünkü Hessen Meclisi’ndeki tüm siyasi parti gruplarında göçmen kökenli milletvekillerinin olduğu bir dönem var. Ve daha önemlisi, onların bu özellikleri öne çıkarılmıyor. Artık normal bir şey olarak görülüyor. Almanya’nın yetişmiş iş gücüne ihtiyacı var. Özellikle yaşlı ve çocuk bakımı alanında önümüzdeki yıllarda büyük bir sıkıntıyla karşılaşacağız. Demografik gözlemler ortada. Yaşlanan ve bakıma ihtiyacı olan bir nüfus yapımız var. Yetişmiş işgücü göçünü kolaylaştırmalı ve hızlandırmalıyız. Federal hükümetin çıkardığı yasalar bunu hedefliyor. Şimdi bunu pratikte gerçekleştireceğiz.”
‘HAYATIMIN EN KÖTÜ GÜNÜYDÜ’
“Hessen’de yaşanan sağ terör olaylarının ardından göçmenlerin devlete olan güvenlerinin sarsıldığı doğru. Kassel’de Halil Yozgat’ın öldürülmesinin 10’uncu yıldönümünde düzenlenen törende Hessen hükümetini ben temsil ettim. Ve orada Yozgat ailesinden devlet adına özür diledim. Hanau saldırısının ertesi günü, 20 Şubat 2020 benim hayatımın en kötü günüydü. Devlet olarak bu acı olayı önleyemediğimiz için çok üzgünüm. Hem NSU sürecinde hem Hanau’da hem de ‘NSU 2.0’ olaylarında çok sayıda hata yapıldı. Ancak biz hükümet olarak bu hatalardan gerekli dersleri çıkarıyoruz. Aradan geçen sürede poliste, istihbarat teşkilatında çok şey değişti, değişiyor. Yasaları değiştiriyoruz. Örneğin silah ruhsatlarıyla ilgili federal yasa Hessen’in girişimleriyle değiştirildi. Artık Hanau’daki katil gibi insanlar silah ruhsatı alamıyor. Daha önce almış olanların ruhsatları iptal ediliyor. Savcılık, NSU 2.0 skandalına karışan polisler hakkında da dava açtı, ancak Eyalet Mahkemesi iddianameyi kabul etmedi. Fakat onların hiçbiri artık görevde değil. Açığa alındılar, ancak henüz memurluktan çıkarılamadılar. Bence böyle insanların hiçbirine polis teşkilatında yer olmamalı.”
‘IRKÇILAR HER ÜLKEDE VAR’
“AfD’nin son zamanlarda güçlenmesinin federal hükümetin icraatıyla da ilgisi var. Berlin’deki hükümetin ilk yılı iyiydi. Ancak ikinci yılda koalisyon ortakları arasında dışarıya da yansıyan anlaşmazlıklar oldu. Bu, seçmenlerin siyasete güvenini sarsıyor. Ancak anketler seçimin kendisi değil. Geçenlerde Nordhausen’deki gelişmeler önemli. Açıkçası ben de şaşırdım. Herkes AfD’nin adayının belediye başkanlığı seçimini kazanmasını bekliyordu. Ama demokrasiden yana olan güçler bunu gördüler ve buna engel oldular. Demokrasi herkesin katılımıyla, herkesin itirazıyla, mücadelesiyle yaşar. Bu önemli. Aşırı sağcılar, ırkçılar her ülkede var. Almanya’da nüfusun yüzde 8’i keskin aşırı sağcı. Onları değiştirmek mümkün değil. Önemli olan diğer insanların onlara katılmasını önlemek.”
Al-Wazir, Yeşiller olarak sandıktan çıkan sonuçlara göre tüm partilerle koalisyon görüşmesi yapabileceklerini de söyledi.