Güncelleme Tarihi:
Faruk Asiltürk
Sizin YİMPAŞ ile ilişkiniz nezaman ve nasıl başladı?
YİMPAŞ ile ilişkim 1998 yılı sonlarında başladı. O zamanlar Offenbach'ta bir arkadaşımla birlikte merkezi Offenbach'ta bulunan İNTDATA GmbH adı altında kasa sistemleri kuran bir şirketim vardı. 11 işcimiz vardı. 1998 Aralık ayında YİMPAŞ'ın siparişiyle Avusturya'nın Bregenz kentinde açılan mağazanın kasa sistemlerini kurduk. Bregenz projesinin başarılı yaptığımızdan daha sonra açılacak olah mağazaların işlerinide biz aldık.
Dursun Uyar'ın bacanağı Faik Gürler daha sonra bir gün bize teklifle geldi. "Faruk Bey sizin INTDATA şirketini biz satın alalım. Sende bu şirketin genel müdürü olarak kalırsın. Ayrıca YİMPAŞ yönetiminde de görev veririz" dediler. Bregenz'deki mağazananı açılışını da şimdiki Devlet Bakanı Cemil Çiçek yapmıştı.
Şirketinizi YİMPAŞ'a devrettinizmi?
Evet ortağımla konuyu tartışıp olumlu karara vardık ve INDATA GmbH'yı YİMPAŞ'a 12 Mayıs 1999 tarihinde Alman yasalarına göre kurulu YİMPAŞ Vervaltungs GmbH'ya devrettik. Benim Genel Müdürlügümüde 5 yıl süre ile yasal olarak teminat altına aldılar. Şu an iflas sürecindeki bu şirket benim İNTDATA ana şirketimdi.
Yimpaş'ta ilk olarak neler yaptınız?
Şirketin muhasebe sistemi ve mal idare düzeni çok karışık bir durumdaydı. Mağazalar fazlalaşmıştı. Mağazalara mal girişileri ve ödemelerin düzensizlikler nedeniyle sağlıklı olarak yapılamadığını gördük. Bu aksaklıkları gidermek için kollları sıvadım. Bu aksaklıkları düzene sokmak istediğim zaman ilk sorunlar karşıma getirildi.
YİMPAŞ'ta çok şirketler içiçemiydi?
Mağazalardan sorumlu şirketin adı "YİMPAŞ Einkauf İmport, Handels GmbH,'dı. Bu şirketin iflasını vermeden en son sermayesi 35 milyon marktı. Diğeri ise 1998 yılı ortalarında kurulmuş olan YİMPAŞ Vervaltungs GmbH" . Offenbach'taki merkez binada 50'den fazla oda vardı. Bunlardan 5'i ortaklara ve bu şirkete ekstra ayrılmıştı.
Bu odalarda tüm şirketler adına yani YİMPAŞ Holding, YİMPAŞ Pazarlama, YİMPAŞ Gıda, YİMPAŞ Vervaltungs GmbH ile Türkiye'deki şirkete ait hisse senetleri satılıyordu. Şöyle söyleyebilirimki şimdi iflas sürecinde olan YİMPAŞ Vervaltungs GmbH'nın sermayesi o zaman 150 milyon Euro idi. Yani sadece bu şirket üzerinde vatandaşlarımızdan toplanan para 150 milyon Euro'dur.
YİMPAŞ Vervaltungs GMBH hakkında bilgi verirmisiniz?
1997-98 yıllarında JETPA ' Sessiz ortak" adını verdiği bir sistemle Avrupa'daki TÜrklerden para toplamaya başlamıştı. YİMPAŞ yönetimi, Türkiye'deki şirketlerin hisselerini satmak amacıyla JETPA'nın ortaklık sözleşmeelirin kopya etti. Bazı maddelerin değiştirip YİMPAŞ Vervaltungs GmbH'yı kurdu. 1997, 1998 ve 1999 yılları YİMPAŞ'ın altın yıllarıydı.
Gurbetçilerin bu şirketlere ve açılan mağazalara olağan üstü bir ilgisi vardı, bunun nedenleri?
İnsanlarımız hafta sonları alış verişlerini eşleri ve aileleri ile birlikte Türkçe olarak tanıdıklarıyla bu süper marketlerde karşılaşarak yapar oldu. Zira Türk külltürüne göre bir alış veriş imkanı ve olanakları sunuluyordu. Satılan malların Türkiye'den gelmiş olmasıda, etlerin helal kesim yapılarak satışa sunulması da büyük ilgi uyandırmıştı. İlk kez Türkçe konuşulan bir süper market 1995 yılında Hanau'da açılmıştı.
Vatandaşlarımız alış veriş yoğunluğuna baktılar, çok mal satılıyor, milyonlarca mark karşılığında satış yapılıyor. Tabii ki bunların hepsini kar sandılar insanlar. 1996 yılında Heidelberg ve daha sonra Hamm'da Metro şirketinin yeri kiralanarak bu halkaya bir yenisi daha eklendi. Milletin ilgisi artınca kiralanan mağazaların ebadıda büyüyor, sayılarıda sürekli artıyordu.
Bu Süper Marketler gerçekten kar ediyor muydu?
Hayır kesinlikle bu marketlerden kar edilmiyordu. Gelir çok gözüküyordu, kasalarda hareketlilk vardı. Fakat çalışanları çoktu, kiralar çok yüksekti. Kuruluş maaliyetleride keza aşırı derecede yüksekti. YİMPAŞ'ın 14 marketi içinden sadece Köln ve Bregenz'deki mağazalar kar etmiştir, onlardada kar yüzde 20 civarında olmuştur. Hamm'daki mağazanın fayans işleri için ihale açtırdım.
Son iki firmanın teklifleri cazipti. Birincisi 460 bin Mark, diğeri ise 300 bin marka işleri yapmak için teklif sunmuşlardı. Ben 300 bin veren firmaya işi verdim, ertesi gün ise Faik Gürler işi 460 bin mark veren firmaya vereceklerini belirtip, diğerini iptal ettirdi. Aradaki parayı ise şirket yöneticilerinin paylaşacağını söylemesi ise garip geldi.
Kar payı dağıtılıyormuydu?
Marketlerin girdileri holding para girdisinin çok cüzi bir kısmını oluşturduğu için masraflar karşılanamıyordu. Sadeve vitrin olarak kullanılıyordu. Kar payı dağıtılıyor gibi durum yaratılıyordu.
Bu pahalı yatırımlar niçin yapılıyordu?
Tek neden para toplamak. Süper marketler vitrin olarak kullanılıyordu. O şirket iyi çalışıyor, iyi işliyor havası gösterilerek vatanrdşlarımızın göizleri boyandı. Örnek olarak Hamm'daki 19 bin metrekarelik mağazada ayda 2 milyon 210 bin Mark ciro yapılıyordu. Burada 120 kişi çalışıyordu. Kişi başına 4 bin mark ödedendeği varsalıyırsa 480 bin Mark sadece işcilere veriliyordu.
Ayrıca kira ve yan giderler, malların satın alma değğeri ve bozuk çıkmalara hesaplanırsa kar yapmadığı açıkca görülüyor. Sadece Hamm'daki mağazanın her ay 500 bin Mark zararı varı şirkete. Ayrıca bir fatura üç kez aynı şirkete ödenmiş. Neren, çünkü para çok. O dönem süresince toplanan paranını yanında gayri menkulde dahil olmak üzere alınan mal 300-500 bin Mark civarındaydı. Kartopu misalı para devamlı aktığı için bir mağazanın 500 bin mark zarar etmesi onlar için fark etmiyordu.
Yimpaş Avrupa dan ne kadar para topladı?
YİMPAŞ 2 milyon 903 bin 300 Euro toplamış yani 3 milyara yakın bir meblağ. Dursun Uyar TVlere çıkıp 115 bin ortağımız var, diye 600 bin Euro para toplandı diye yalan söylüyşor. Ben avukatım aracaılığıyla şirketin bilançosunu istedim. 2003 yılı bilançosunda YİMPAŞ'ın 148 bin 300 ortağı var, bu bilançolarda açıkca görülmekte. Toplanan paranın yüzde 80'i batmış durumda. Sardece mağazalardan dolayı batırılan para 250 milyon euro civarında olduğunu biliyorum. Parası batan bu ortakların yüzde 80'i Avrupada yaşayan insanlarımız.
Peki kar payı nasıl hesaplanıyordu ve veriliyormuydu?
Şirketin kar payı hesaplaması ise belki inanmayacaksınız ama çok gülünçtü. Offenbach'ta bir kez şahit oldum. Yönetim kurulu toplanmıştı. "Kombasan bu yıl yüzde kaç kar payı veriyor", dediler. Yüzde 19,5. Yöneticiler," O zaman biz yüzde 21 verelim" kararını aldılar.
Ne bilançoya bakan vardı, nede başka bir şeye. Kar payı genellikle camilerde dağıtılıyordu. Fakat yüz kişi toplansa bile birkaç kişi kar payı alıyordu, onlarda anlaşmalı kişilerdi, bu kişiler karpayıyla anaparayı tekrar geri iade ediyorlardı. Buna vatandaşlarımızda hemen eşlik ediyordu.
Paralar Tükiye'ye nasıl gidiyordu?
Türkiye'ye paraların büyük bir kısmı kuryelerle gitti. Hatta toplanan altın ve bilezikler Hollanda üzerinden bavullarla götürüldü. Paraları götürenler İstanbul veya ankarada kalıdıkları yerde parayı repo yaptırıyorlardı. En son Yozgattan bir mektup geldi. İçinde bu kişilerin bir gecelik repoda nekadar para aldıkları belirtildi. Bir gecede 396 milyon 623 bin mark bu kişiler repodan almışlar.
Yani müslüman diye geçinenler faiz alıyorlardı. Bu belegyi de size gösterebilirim. Ayrıca bu para kişilere veya bazen de şirkete aktarılmış. Dursun Uyar'ın bacanağı Faik Gürler'in 190'lı telefonları kullanması sonucu ne kadar fatura ödendiği ise tartışmalara neden olmuştu. Müslüman ayakları geçinen bu kişi nitelikli dolandırıcılık suçundan Almanya'da 15 ay hapis yatmıştı.
İntihar eden gurbetçilerimiz var?
Bu işlerden dolayı parasının batttığını gören 7 kişi intihar etti. Çok sayıda kiyide kalp krizi geçirerek öldü. Hatta 200 bin mark yatıran bir Alman'da 90 kilodan 60 kiloya kadar düşmüş. Ortakların yüzde 80'i Avrupadan. Yüzde 20'si ise Türkiyeden.
Şimdi ne yapıyorsun?
2000 yılında şirketten ayrıldım. İşsizim . 460 euro 19 cent ayılk sosyal geler ile yaşıyorum. YİMPAŞ'a açtığım 7 dava ile onların bana açtığı davalarda haklı çıktım. YİMPAŞ mağdurları Dayanışma Derneğini kurdum ve hala bu derneğin genel başkanlığını yapmaktayım.
Yimpaş'tan ayrılınca sus payı verdilermi?
Yimpaş'tan ayrılınca şirketi savcılığa şikayet ettim. Daha sonra bana avukatım aracılığyla bir mektup gönderip anlaşmam şartıyla 400 bin mark teklif ettiler. Karşılığında ise savcılıktan şikayetimiı 'yanlış bilgilerden, yanlış anlaşılmadan dolayı diyerek" geri alacağım, bir diğer maddede ise yaptığım basın açıklamasını tekzip etmem gerekiyordu. Hemde bana bir 13 maddelik sözleşme gönderdiler imzalalam için. Ben ise belkide Arnavut kökenli olduğumdan inat ettim ve bunu reddettim. Kabul etmeyincede tehdit edildim. Evimi bastılar, göz dağı vermek istediler.
Kazanılan davalar bir sonuç getirdimi?
Hayır, Almanya da kazanılan mahkemeler pek fazla bir şey ifade etmiyor. Çünkü bu kararlara ilgili kişiye ve şirkete tebliğ edilmesi gerekiyor. Tebliğ edince karşı tarafın itiraz hakkı doğuyor. Dava açılıp kararın yeniden görüşülmesi zorunluluğu doğuyor. Bu da şuanki Türkiye'deki mevcut koşullarda yeni davaların açılması zor görüküyor. Yıllardır bu işin mücadelesini vermeme ve bunun içinde bir dernek kurmama rağmen paramızı geri alma noktasında pekte umutlu değilim.
Sizin dernek bu işte ne gibi ilerleme kaydetti?
Beş yıllık bir mücadeled sonunda ve dernek olarak maalesef istediğimiz hedefe gelemedik. İnsanlarımız maalesef öyle mağdur edildilerki, derneğin aidat ücretini ve masrafların karşıyacak durumda değiller. 300 üye kaydımız var. Fakat gerçek üye olan bizi destekleyenlerin salısı bir iki elin parmak sayısı kadar az. Aachen'da bir toplantıda salon tıkabasa doldu. 300 kişi vardı. En sonunda bize üye olup destekleyen sayısı ise sadece 9 kişi idi.
Ne yapılması gerekli?
Aslında yapılması gereken, Alınan genel kurul kararları yüzde birlik katılımlarla alınıyor. Şu andaki Dursun Uyar'ın başkanlığını yaptığı yönetim suç işliyor. Yüzde birlik katılımla genel kurul yapıp kendi kenndilerini ibra ettiriyorlar, ve kararlar veriyorlar. Mağdurlar olarak biraraya gelip olağanüstü bir genel kurula katılmamız gerekiyor. bunu bağdurlar bizzat genel kurula katılıp veya vekalet vererek yapabilirmler. Belirli temsilcilerle vekalet vererek yüzde onlk çoğunlukla yönetimi olağan üstü genel kurula çağırmamız lazım. Bu genel kurulda şirketin yönetimini ele geçirebiliriz.
Mal varlığı şuan YİMPAŞ'ın nekadardır?
Bizim tesbitlerimezie göre şirketin 500 milyon euro mal vardlığı mevcutttur., Bu paralara el konulursa, herkes için bir miktar da olsa parasını geri alma şansı olabilir.
Alman makamları neden bu sürece müdahele etmedi?
Bence asıl neden bizim Türk oluşumluz. Alan da Türk satan da.. Yani mağdur olanlar Türk olduğu için Almanlar ilgilenmedi. Hatta ben durumu şikayet etteğimde Alman savcının birisi bana," Bu işi çözmek için 400 personele ihtiyaç var. Bana bu memurlar yukarıdan tahsis edilmiyor. Daha doğrusu bu kadar kadro kurmak çok zor" dedi.
Bütün varlıklarını yatırım yapanlar vardı?
Evet parasını kaptıranlar şimdi Alman devletinin sosyal yardımıyla geçiner oldular. Dolayısıyla bu ülkeye yük durumundalar. Almanlar bu işi yapsalarda heman mal varlıklarına el konulur müdahele ederlerdi. Bizde ise bu durum çok zor.
YİMPAŞ vakasının Avrupa' daki Türkelere ahlaki maliyeti nedir?
Bir kere benimde yuvam yıkıldı. Benim gibi yüzlerce yuvası da yıkılmıştır. Benim bildiğim 7 kişi intihar etti. Kalp krizi geçirenlerin, hastalanların sayısı ise belli değil. Burada çocuklarımızın da geleceği söz konusu, onların eğitimini iyi yapatırmamaama durumundayız. Zira maneviyet yanında maddi durumumlarımız iyice kötüleşti. Onların istikbali ile oynamış olacağız.
FARUK ASİLTÜRK: 1967 İstanbul doğumlu. Arnavut kökenli. 1980'de öğrenci olarak geldiği Frankfurt'ta elektroteknik almanında yüksek öğrenim gördü. Bir arkadaşıyla INTDATA adındaki bilgisayar şirketini kurdu. Daha sonra YİMPAŞ Bünryesinde genel müdür oldu. YİMPAŞ'taki bu genel müdürlük kendi deyimiyle ona çık pahalıya mal oldu. Şirketini, evini sattı, eşinden ailesinden ayırılmak zorunda kaldı. Kurucusu ve başkanı olduğu YİMPAŞ Mağdurları Dayanışma Derneği bünyesinde YİMPAŞ mağdurlarını biraraya toplamaya çalışıyor. Zira "YİMPAŞ'tan para alınacaksa birlik olmakla alınır" düşüncesinde.. Asiltürk aylardan beri 460 Euro sosyal yardım parasıyla geçindiğini söyledi.
İsa DEVEÇEKEN / FRANKFURT