Asılsız iddialara karşı harekete geçilmeli

Berlin Türk Evi'nde düzenlenen sözde Ermeni soykırımına karşı ne yapılmalı konulu toplantıya katılan Dr. Ali Söylemezoğlu, Ermeni iddialarının asılsız olduğunu söyledi. Son dönemlerde bazı Avrupa ülkelerinde sözde Ermeni soykırımı propagandalarının sistematik olarak arttığını, parlamentolarından bu yönde karar çıkartma telaşı içine girdiklerini belirten Dr. Söylemezoğlu, Almanya'daki Türk sivil toplum kuruluşlarının bu tür asılsız iddialara karşı atakta bulunmalarını önerdi.

DİNLEMEYE HAZIRIZ SİZ DE DİNLEYİN
Türklerin sözde soykırım suçlamalarını kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyleyen Dr. Söylemezoğlu, bu tür asılsız iddiaları herkesle, her platformda tartışmaya hazır olduklarını vurguladı. Dr. Söylemezoğlu, “Monolog değil, diyalog ilişki önemli. Kimseye, 'bizim kabul ettiklerimizi kabul et' demiyoruz. Sadece, 'Biz sizi dinlemeye hazırız, fakat siz de bizi dinleyin' diyoruz. Bilimsellik demek her fikrin ve görüşün tartışmaya açık olması demektir. Bizler, tarihimizin belgelere dayanarak ve bizimle birlikte tartışılmasını istiyoruz. Türklerin Ermenileri yok etme gibi bir kastı yoktur. Ermenistan'ın ABD'ye yolladığı ilk elçi olan Pastırmacıyan, savaştan sonra yazdığı bir makalede, Ermeni güçlerinin 1915 yazında beş Türk tümenini bağlayarak Rus ordularını muhakkak bir felaketten kurtardıklarını yazıyor. Aynı şekilde Ermenistan'ın ABD'deki elçisi harpten sonra, 'Eğer 1914 yılında biz Ermeniler Antant devletlerini desteklemeseydik ABD, İngiltere ve Fransa cihan harbini kazanamazlardı' derken, bir İngiliz istihbarat Subayı 'Türkiye'nin gelişmesinde ve modernize edilmesinde Ermenilerin bir istikbali vardı. Ancak Avrupa onları kandırarak intihara sürükledi” değerlendirmesini yaptığını söyledi.

TARİHİ GERÇEKLER AYDIRLATILMALI
Berlin başkonsolosu Mustafa Pulat ise, 'Tarihi gerçeklerin aydınlatılması', 'Toplumlar arası diyalog' ve benzeri söylemlerle bazı çevrelerin ülkemize yönelik karalama kampanyası startı verdiklerine dikkat çekip, “Bu çabaların ortak hedefi 1915 olaylarının 'Soykırım' olarak tanınmasını sağlamak ve bu olayların 100. yıldönümü olan 2015'te Berlin'de bir anıt inşa ettirmektir. Bu girişimlere sadece Ermeni çevreleri değil, bölücü örgüt kuruluşlarının da destek verdiğine dikkat çekti. Bu kampanyalarda, tarihi olaylar kasıtlı olarak çarpıtılarak 1. Dünya Savaşı ve takip eden dönemde ülkemizi istila etmek isteyen güçlere karşı Kurtuluş Savaşımız zulüm ve sözde soykırım dönemi olarak yansıtılmak istenmektedir. Bu tür grupların eylem ve etkinliklerine bazen üst düzeyde katılım, destek ve himaye sağlandığı basın-yayın kuruluşlarında yer verildiği, devlet televizyonlarında yüksek bütçeli belgeseller yayınlandığı izlenmektedir. Demokratik toplumlarda her türlü konunun özgür açık şekilde tartışılması esastır. Nitekim Türkiye'de d6e sadece bu konu değil ülkemizi, tarihimizi ve toplumumuzu ilgilendiren tüm konular siyasi çevreler, sivil toplum kuruluşları ve basın-yayın organlarında tüm yönleriyle açık ve şeffaf bir şekilde tartışılmakta, herkes görüşünü özgürce dile getirmektedir. Berlin'de Almanya'nın diğer bölgelerinde bu konuda yaşanın tartışmaları daha iyi anlayabilmek ve gereken yerde iddia sahiplerine gerekli yanıtı verebilmek için toplumumuzun ve bilhassa gençlerimizin bu konuda doğru bilgi sahibi olmaları önem arz etmektedir” dedi.