Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Hamburg kentinde geçen hafta cumartesi günü ülkede yaşanan İslam düşmanlığına karşı ‘Muslim Interaktiv’ (Müslüman Etkileşimli) adlı grup öncülüğünde bir protesto gösterisi düzenlendi.
Gösteriye aralarında radikallerin de bulunduğu yaklaşık 1200 kişi katıldı.
Kendini bilmez bazı göstericiler ellerinde “Çözüm hilafet”, “Almanya değerler diktatörü”, “Müslümanlar susmaz” yazılı afişler taşıdı.
Göstericilerden bazıları da “Çözüm hilafet” sloganları attı.
Daha gösteri bitmeden tüm gözler Almanya’da yaşayan Müslümanlara çevrildi.
Farklı partilerden politikacılar da Alman medyasının önemli bir bölümü de nerdeyse tüm Müslümanları ‘günah keçisi’ ilan etti.
Yarıya yakını Türkiye kökenli olmak üzere, ülkede yaşayan yaklaşık 5.6 milyon Müslüman, Almanya’da ‘hilafet devleti’ kurmak istemekle suçlandı.
Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser’e, Almanya’da anayasaya aykırı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle 2003 yılında Federal İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklanan Hizb-ut Tahrir (Kurtuluş) örgütünün ‘uzantısı’ olduğu ileri sürülen ‘Muslim Interaktiv’i yasaklama çağrısında bulunanlar oldu.
Demokratik bir hukuk devleti olan Almanya Federal Cumhuriyeti’nde geçerli yasalarla bağdaşmayan faaliyetlerde ve eylemlerde bulunan herhangi bir derneğin de örgütün de oluşumun da hatta partinin de kapatılmasına, yasaklanmasına kimsenin itirazı olamaz.
Olmamalıdır da...
Almanya’da ‘Muslim Interaktiv’ yasaklanmamıştır.
Almanya’da geçerli yasalara göre “Çözüm hilafet” demek suç değildir.
Ama aşırı radikal birkaç kendini bilmezin “Çözüm hilafet” yazılı afişler taşıyıp, sloganlar atması nedeniyle ülkede yaşayan Müslümanların Almanya’da hilafet devleti kurmak istemekle suçlanmasını anlamak da kabullenmek de mümkün değildir.
EN İYİ DEVLET FORMU DEMOKRASİ
Almanya’nın önde gelen Allensbach Kamuoyu Araştırma Enstitüsü’nün verilerine bakıyorum.
Almanya’da yaşayan Müslümanların yüzde 81’i “En iyi devlet formu demokrasidir” diyor.
Bu oran Alman toplumunda yüzde 70’i geçmiyor.
Almanya genelinde Almanya’daki politik sistemden memnuniyet oranı yüzde 26’da kalırken, bu oran Alman vatandaşı olan Müslümanlar arasında yüzde 53’ü buluyor.
Buna daha önceki yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarında da tanık olduk.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) güdümlü Konrad Adenauer Vakfı adına yıllar önce yapılan bir kamuoyu yoklamasında, Almanya’da yaşayan Türklerin yüzde 45’inin, Türkiye kökenli Alman vatandaşlarının da yüzde 55’inin Almanya’yı ‘vatanları’ olarak gördüğü saptandı.
Hatta Irak ve Libya gibi bir İslam ülkesinin saldırması halinde, Türklerin yüzde 45’inin, Türkiye kökenli Alman vatandaşlarının da yüzde 50’sinin Almanya’yı savunmaya hazır oldukları da.
Almanya’da toplumsal düzeni savunmaya hazır Doğu Almanların oranı yüzde 42’de kalırken, Batı Almanların oranının yüzde 72 olduğu da.
ARAŞTIRMALAR TERSİNİ SÖYLÜYOR
Bertelsmann Vakfı adına yapılan ‘Din Monitörü’ araştırmasına göre, Almanya’da yaşayan Müslümanların yüzde 90’ı tercihlerinin demokratik sistem olduğunu, toplumsal değerleri tamamen paylaştıklarını söylerken, Almanların yüzde 57’si İslam’ı bir tehdit olarak görüyor.
54 yaş üzeri Almanların yüzde 61’i İslam’ın kendilerini tehdit ettiğini düşünüyor.
Müslüman sayısı yok denecek kadar az olan eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Thüringen’de, Saksonya’da, Saksonya-Anhalt’ta bu oran yüzde 70’i buluyor.
Oysa ki, Almanya için asıl tehlike ve tehdit, bu ülkede barış içinde yaşayan ve yaşamayı sürdürmek isteyen Müslümanlar ya da radikaller değil, her geçen yıl daha da palazlanan, Almanya genelinde ‘ikinci güçlü parti’, yeni eyaletlerde de ‘en güçlü parti’ konumuna yükselen Almanya için Alternatif’tir (AfD).
Kendilerini Almanya için Alternatif olarak niteleyen aşırı sağcılar, Yahudi, İslam, yabancı, sığınmacı düşmanı, ırkçı aşırı sağcılardır.
Almanya’da özgürlükçü demokratik sistemi devre dışı bırakmak isteyen AfD’dir, AfD’lilerdir.
‘AfD DEMOKRASİ DÜŞMANIDIR’
Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’na göre AfD ‘şüpheli aşırı sağcı’ statüsündedir.
Hatta AfD, Saksonya, Saksonya-Anhalt ve Thüringen Teşkilatları ‘kesinleşmiş aşırı sağcı’ statüsündedir.
Federal Anayasa Koruma Teşkilatı Başkanı Thomas Haldenwang, AfD’nin Almanya’da demokrasi için bir tehdit oluşturduğunu söylemektedir.
Köklü partilerin yöneticileri de “AfD demokrasi düşmanıdır” demektedir.
Almanların yüzde 66’sı AfD’nin politikasını ‘tehlikeli’ olarak değerlendirmekte.
Yüzde 78’i bu tehlikenin her geçen yıl arttığı görüşünü paylaşmakta.
Forsa tarafından yapılan son kamuoyu yoklamasına göre, Almanya’da halkın yüzde 72’si “AfD demokrasi için bir tehlikedir” demekte.
Böyle olduğu halde Almanya’da politik sorumluluk taşıyanlar asıl tehlikenin üzerine gitmek, kararlı bir biçimde mücadele etmek yerine, hâlâ ‘öküz altında buzağı aramayı’ yeğlemekte.