Güncelleme Tarihi:
İŞTE bu terör kurbanları, geçen hafta sonu Hanau başta olmak üzere Almanya’nın çeşitli kentlerinde düzenlenen farklı etkinliklerde anıldı. Farklı partilerden birçok politikacı açıklamalarda bulundu.
Başbakan Olaf Scholz, Twitter hesabından bulunduğu görüntülü paylaşımda, “Fatih, Ferhat, Gökhan, Hamza, Kaloyan, Mercedes, Sedat, Said, Nesar, Vili Viorel sizler bizim ülkemizin birer parçasıydınız, sizler bizim birer parçamızdınız. Sizin ailelerinize ve arkadaşlarınıza hala belirsiz olan soruların yanıtını borçluyuz. Federal hükümet ırkçılığa, aşırı sağcı teröre karşı teröre karşı kararlı bir biçimde mücadele edecektir” dedi.
‘ONLARA YAPILANLAR KALBİMİ PARÇALIYOR’
Hanau’da düzenlen devlet töreninde konuşan Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, “Onlara yapılanlar kalbimi parçalıyor. Onlar yabancı değil Hanau’luydu. Saldırgan şayet Hanau’yu bölmek istediyse bunun tam aksine ulaştı. Daha fazla birlik, daha fazla dayanışma, daha fazla insanlık. 19 Şubat 2020’deki saldırının kurbanları bizim hep bir parçamız olarak kalacaktır” diye konuştu.
Saldırıların tüm boyutlarıyla aydınlığa kavuşturulması ve devlet tarafından her türlü şeffaflık ve desteğin sağlanması için elinden gelen her şeyi yapacağı sözü verirken, “Bu benim ihmallerden ve hatalardan ders çıkaran devlet anlayışım” dedi.
Saldırılarla ilgili birçok sorunun hâlâ aydınlatılamadığını itiraf ederken bunun bir Araştırma Komisyonu’nda yeniden ele alınacağı söyledi.
Hanau’daki mezarlığın Müslümanlar için ayrılan bölümüne defnedilenlerin mezarlarına çiçek bırakan Hessen Eyalet Başbakanı Volker Bouffier de, “Bugün burada sizlerin mezarları başındayım, önünüzde eğiliyorum” dedi.
“19 Şubat 2020 kenti, eyaleti ve tüm Almanya’yı sarstı. Yaşamlarını kaybedenler unutulmayacak. Var olan soruların hepsinin yanıtının alındığı konusunda şüpheler var. Özellikle de saldırının engellenmesinin mümkün olup olmadığı sorusuyla ilgili” derken, bunların hepsinin aydınlatılması sözü verdi.
Federal Adalet Bakanı Marco Buschmann, Hanau’daki ırkçı saldırının ikinci yıl dönümünde yaptığı açıklamada, “Toplumumuzda büyüyebilen öldürücü nefrete karşı vatandaşlarımızı koruyamadık” dedi.
“Ülkemizde insanlar yabancı ilan edildikleri için acı çekip öldüğü sürece tarihimizden gelen sorumluluğu yerine getirmeyeceğiz” dedi.
Devlet kurumlarının daha sonra saldırıdan etkilenenlere uygunsuz davrandığını ve bu başarısızlıklardan ders çıkarılması gerektiğini söyledi.
“Şiddet söz ve tutumlarla şekillenmeye başladığında, devlet bunu engellemelidir” dedi.
HÂLÂ CEVAPLANMAMIŞ BİRÇOK SORU VAR
Federal hükümetin Göç, Mülteci ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Reem Alabali-Radovan da “Saldırının üzerinden İki yıl geçtiği halde hâlâ cevaplanmamış birçok soru var. Olayın şeffaf ve eksiksiz olarak aydınlatılması borcumuz var kurban yakınlarına” dedi.
Almanya’da sorumluluk taşıyan politikacıların kurban yakınlarına “Yanınızdayız” mesajı vermeleri şüphesiz iyidir.
Saldırıların, kundaklamaların arkasında kimlerin olduğunun aydınlatılmasını istemeleri, suçluların hak ettikleri cezaya çarptırılmaları için ellerinden geleni yapacakları sözünü vermeleri de, tabii ki hukuk devletine güven açısından önemlidir. Ama biz verilen sözlerin, bulunulan vaatlerin sadece lafta ve kâğıt üzerinde kalmasından bıktık artık.
MERKEL SÖZ VERMİŞTİ
Almanya’da NSU kısa adıyla tanınan aşırı sağcı, ırkçı, yabancı düşmanı Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütü teröristleri tarafından 2000-2007 yılları arasında katledilen 8 Türk, bir Yunan ve bir Alman polis için 23 Şubat 2011’de bir anma töreni düzenlendi.
O zamanki Başbakan Angela Merkel, “Federal Almanya Cumhuriyeti’nin başbakanı olarak size söz veriyorum: Bu cinayetleri aydınlatmak ve yardım edenleri, arkasında olanları ortaya çıkarmak, suçluların hak ettikleri cezaya çarptırılmaları için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi.
Ama 2013 yılında Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde başlayan NSU davası 5 yıl 2 ay sonra biterken, cinayetlerin hayattaki ‘tek baş suçlusu’ Beate Zschaepe, ömür boyu, suç ortaklarından bir sanık 10 yıl, ikisi üçer yıl, biri de 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Zschaepe’nin dışında içerde kimse kalmadı.
Ama bu terör cinayetleriyle ilgili birçok soru hala yanıtsız kaldı. İşte bu nedenle biz artık laf değil icraat istiyoruz.
Biz de bu ülkede güven içinde yaşamak istiyoruz.