AHMET KÜLAHÇI / Fotoğraflar: dpa
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2024 10:07
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, daha birkaç yıl önce Avrupa Birliği’nin (AB) dış sınırlarında ‘sığınmacı merkezleri’ oluşturma planlarıyla ilgili olarak, kendilerine bu yönde teklifte bulunulması durumunda bunu kesinlikle kabul etmeyeceklerini söyledi. “Arnavutluk’un AB üyeliğine kabul edilmesinin karşılığı olarak böyle bir öneride bulunulsa bile biz buna izin vermeyeceğiz” dedi.
AMA aradan çok geçmedi... İtalya’da ‘post faşist’ İtalya’nın Kardeşleri lideri Giorgia Meloni, aşırı sağcı Lig ve sağ popülist Haydi İtalya ile 22 Ekim 2022’de ortaklık edip iktidara geldikten sonra, Arnavutluk’ta bir ‘sığınmacı merkezi’, ‘sığınmacı köyü’ oluşturulması için Edi Rama’yı ikna etti.
Nitekim İtalya 850 milyon Euro yatırım yaparak Arnavutluk’un daha ziyade emeklilerin yaşadığı tatil beldesi Shengjin yakınlarındaki Gjader’de, sığınma başvurularının İtalyan personel tarafından değerlendirileceği bir ‘sığınmacı köyü’ inşa etti.
Her birinde 4 kişinin kalacağı alt-üst ranzalı metal yatakların bulunduğu konteynerler yerleştirildi.
İlk etapta 880 sığınmacının kalabileceği konteynerler yan yana dizildi.
Hatta 20 kişilik bir cezaevi bölümü bile ayrıldı.
Ve geçen hafta derme çatma gemilerle İtalya’ya ulaşan 7 Bangladeşli ile 5 Mısır vatandaşı gemilere bindirilerek Arnavutluk’taki ‘sığınmacı köyüne’ gönderildi.
MELONI YARGIÇLARA REST ÇEKTİ
Bu bir ilkti...
Devreye Roma Mahkemesi girdi.
Bangladeş’in de Mısır’ın da ‘güvenli ülke olmadığı’ görüşünde birleşen Romalı yargıçlar, sonradan sınır dışı edileceği tehlikesi görüldüğü için sığınma başvuru işlemlerinin Arnavutluk’ta yapılmasının yasal olmadığına karar verdiler.
Bunun üzerine 12 sığınmacı İtalyan Sahil Güvenlik gemisine bindirilerek İtalya’ya geri getirildi.
‘Sığınmacı köyü’ iki gün sonra yine boş kaldı.
Ama Giorgia Meloni ısrarlıydı.
Hafta başında Bakanlar Kurulu’nu toplayıp, 19 ülkeden oluşan yeni bir ‘güvenli ülkeler listesi’ içeren kararnameyi devreye soktu.
Yani bir yerde “Yasaklar delinmek için vardır” dedi.
Romalı yargıçlara “Sizin kararınız benim için yok hükmündedir” diyerek adeta rest çekti.
Hem de bu 19 ülkeden 12’si AB’nin değerlendirmesine göre ‘tam güvenli değil’ listesinde yer aldığı halde.
JOHNSON’UN RUANDA PLANI
Evet...
AB dış sınırlarında ‘sığınmacı merkezleri’ oluşturulması uzun süredir gündemdedir.
Almanya da başka AB üyesi ülkeler de buna sıcak bakmaktadır.
Nitekim AB’yi terk eden İngiltere, eski Başbakan Boris Johnson döneminde, ülkeye kaçak yollardan gelen sığınmacıların Ruanda’ya gönderilerek başvurularının orada değerlendirilmesini içeren bir sözleşme yapmıştı.
Kendisinden sonra göreve gelen Rishi Sunak bunu hayata geçirmek istemiş, ancak İngiltere Yüksek Mahkemesi bunun yasalara aykırı olduğuna karar vermişti.
Bu nedenle de İngiltere’nin şu andaki Başbakanı Keir Starmer, Ruanda planlarından vazgeçti.
Ama bazı AB ülkelerinde, iktidardakilerin de muhalefettekilerin de kafalarından ‘Ruanda ve Arnavutluk modeli’ hâlâ geçmektedir.
Almanya’da da öyle...
Almanya’da iktidara göz diken CDU lideri Friedrich Merz, düzensiz göçün engellenmesi ve ülkeye gelen sığınmacı sayısının sınırlandırılması için İtalya’nın Arnavutluk ve İngiltere’nin Ruanda örneğine sıcak baktığını gizlememektedir.
Hükümet ortağı FDP bile “İtalya’nın Arnavutluk girişimi bizim için de iyi bir örnek olabilir” demektedir.
SPD’li Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, “İtalya, sığınma başvurularını Arnavutluk’ta kendisi değerlendirmek istemekte. Bu çok ilginç bir model” demektedir.
Hem de bu girişimlerin Birleşmiş Milletler (
BM) Mülteci Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağdaşmadığını bile bile.
*
Evet...
Her ne kadar CDU/CSU’nun başbakan adayı Friedrich Merz, Almanya’da gelecek yıl yapılacak genel
seçim öncesi sürdürülecek seçim kampanyasında göç ve sığınmacı konusunu ön plana çıkarmak istemediklerini söylese de bu kesinlikle mümkün olmayacaktır.
Çünkü yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, genel seçimlerde CDU/CSU’nun ardından en çok oy almasına kesin gözüyle bakılan sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD daha da güçlenmek için göçmen kökenlilerin ve sığınmacıların sırtından oy avcılığı yapmayı sürdüreceği kesindir.