Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, 25 Haziran’da yapılacak 8. Teknoloji Ödülleri ve Kongresi ile ilgili basın toplantısında yaptığı konuşmada, küreselleşmenin yarattığı fırsat ve tehditlere işaret ederek, “Fırsatlardan yararlanmak ve tehditlere karşı hazırlıklı olmak için araştırma ve yenilik politikalarının sürekli gözden geçirilmesi ve bilgi toplumu olma yolundaki iddiamızın gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor" dedi. Yalçındağ, "Türkiye’nin bilgi ekonomisine geçmesi demek, küresel rekabet avantajlarını güçlendirmesi, üretkenliğini yükseltmesi, milli gelirini artırması ve istihdam olanaklarını geliştirmesi; yani sürdürülebilir bir ekonomik ve sosyal kalkınmaya sahip olması anlamına gelecek” diye konuştu.
Yalçındağ, “Teknoloji Ödülleri”nin, hem küresel kriz ortamında Ar-Ge ve teknolojiye dikkat çekmek, hem de farklı ölçekte firmaların katılımını daha çok teşvik etmek bakımından özel bir anlamı olduğunu düşündüğünü ifade etti.
TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, “Teknoloji Ödülleri”ne ilişkin olarak şunları söyledi:
“Özellikle mikro ve küçük olarak sınıflandırılan firmaların ve yurt çapında yaygın olan KOBİ’lerin bilgi üretme kapasitesinin yüksek olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz senelerde alınan başvuruların dağılımında da bunu gözlemledik. Bu seneki yapıyla beraber hem coğrafi, hem de sektörel açıdan daha geniş kapsamda başvuru almayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, ‘mikro’, ‘küçük’, ‘orta’ ve ‘büyük ya da bağlı’ olmak üzere 4 ayrı firma ölçeğinin, hem ‘ürün’ hem de ‘yenilik/teknoloji’ başlıkları altında değerlendirilmeleri suretiyle, 8 adet ödül verilmesi öngörülüyor. Teknoloji Ödülleri’nde yer almak, firmalar için, teknolojik üstünlüklerinin tescillenmesi anlamına geliyor. Rekabetin giderek zorlaştığı bir ortamda, ödüle başvurup başarılarını geniş bir kitleyle paylaşma imkanını yakalamak, firmalarımız için önemli bir fırsattır; kendilerini fırsattan yararlanmaya davet ediyoruz"
"AR-GE HARCAMASI PAYININ YÜZDE 2’YE YÜKSELMESİ İÇİN DAHA ÇOK YOLUMUZ VAR"
Yalçındağ, 2013 yılı için Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranının yüzde 2’ye ulaşmasını hedeflediklerini belirterek, “2007 yılında Türkiye’de bu oran yüzde 0.71 düzeyinde. 2002-2007 arasında bu oranın artış hızı bakımından iyi bir performans sergilense de uluslar arası karşılaştırmalardaki konumumuz maalesef yeterli düzeyde değil” dedi.
OECD ülkelerindeki Ar-Ge faaliyetlerinde gerek performans, gerekse finansman bakımından ağırlık özel sektördeyken, Türkiye’de uzun yıllar kamu ve üniversiteler ön planda olduğunu kaydeden Yalçındağ şunları söyledi:
“Özel sektörün Ar-Ge harcamaları içindeki payı 2002-2007 arasında yüzde 29’dan yüzde 41’e yükseldi. Finans kaynağına göre Ar-Ge harcamalarında ise, özel sektör ilk defa kamu sektörünü az da olsa geçti. Toplam imalat sektörü ihracatımız içinde yüksek ve orta-üst teknoloji grubuna giren malların payının genel bir yükselme trendi sergileyerek 2007’de yüzde 38.8’e ulaşması, bu gelişmeye paralel değerlendirilmeli.Bu olumlu gelişmelere karşın milli gelirde Ar-Ge harcaması payının yüzde 2’ye yükselmesi için daha çok yolumuz var”
Yalçındağ, geçtiğimiz sene yürürlüğe giren Ar-Ge teşvik düzenlemesi gibi girişimler başta olmak üzere, Ar-Ge ve teknoloji konusunda artan kamu destekleri ve teşviklerinin, özel sektörde teknolojiye yatırım yapmayı tetiklemek üzere tasarlandığını belirterek, özellikle KOBİ’lerin bu mekanizmalardan yararlanabilmesi ve teşviklerin geniş bir alana ulaştırılabilmesi bakımından önem taşıdığını söyledi.