"Antrenörlerini dinlesinler"

Güncelleme Tarihi:

Antrenörlerini dinlesinler
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2012 10:57

Türk Atletizminin efsane isimleri İsmail Akçay ,Veli Ballı ve Serap Aktaş genç sporculara öğütler verdi.

Haberin Devamı

1968'de Meksika'da yapılan Yaz Olimpiyatları'nda dördüncü olan, Balkan ve Akdeniz Oyunlarında madalyaları bulunan İsmail Akçay, Uluslararası çok sayıda yarışmada derece elde eden Veli Ballı ve 1990'larda “Maratonda uluslararası yarışlarda altın madalya alan ilk atlet” olarak adını Türk atletizm tarihine yazdıran Serap Aktaş “Uluslararası 2. Adana Kurtuluş Yarı Maratonu ve Halk Koşusu”na katılmak üzere geldiği Adana'da, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Akçay, artık sporun bir ülkenin en etkileyici reklamı ve propagandası haline geldiğini belirterek, bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Geçmişte yaptıkları spor ile şu an yapılan arasında çok fark olduğunu anlatan Akçay, “Biz çok zor şartlar altında spor yaptık ancak şimdi ki imkanlar daha fazla ve daha iyi” dedi.

Zamanında Avrupa Şampiyonası'na gönderileceği zaman federasyon başkanının kendisine 500 lira verdiğini anlatan Akçay, şunları kaydetti:
“O parayla 4 arkadaş bizim evde kamp yaptık. Eşimi memlekete gönderdim, evde ne varsa tarhana, bulgur, çay, şeker hepsini bitirdik. 25 gün sonra gittim o zaman ilk yurt dışına çıkışımdı, oradan derece ile döndüm. Eve geldiğimde yiyecek hiç bir şey kalmamıştı. Biz geçmişte evde kamp yapıyorduk, şu anda sporcularımız 5 yıldızlı otellerde en iyi imkanlarda daha iyi şartlarda kamp yapıyor daha iyi başarılar elde edilmesi lazım.”

Akçay, atletizmin diğer spor branşları gibi olmadığını şu an futboldan sonra en gözde spor dalı olduğunu bildirerek, “Atletizm en büyük reklamı yapılan spor dalları arasında yer alıyor. En geri kalmış ülkelerde de en gelişmiş ülkelerde de atletizmde dünya şampiyonu çıkabiliyor. Atletizmin ülkesi yok, açlıktan ölen ve savaşan ülkelerden de dünya şampiyonu çıkarabiliyor. Atletizmde başarı elde etmek diğer branşlara göre çok daha zor, o bakımdan atletizmde Türkiye'de başarı elde edebiliyorsak bunun değerini bilmemiz gerekli” diye konuştu.

Akçay, başarılı olmaları konusunda sporculara şu önerilerde bulundu:
“Bir sporcu ne kadar başarılı olup yükselirse karakter ve insan olarak o kadar da mütevazi olması gerekli. Çünkü spor hayatı bir gün bitecek. Sporda iyi bir iz bırakmak çok önemli. Sporda başarılı, başarısız diye bir şey yok. Sporu devamlı, düzenli, planlı, programlı hakkıyla yapan bir sporcu mutlaka karşılığını görecektir. Ben sabah akşam zaman önemli değil, sabah 15 kilometre koşar işe giderdim akşam 15 kilometre koşar eve gelirdim ve bunun karşılığını da gördüm. Zamanında dünyanın neresine gittiysem de ilk 10'un içerisinde yer aldım. Demek ki çalışıyordum ve başarıyordum. Şimdiki atletler çok daha şanslı ve imkanları çok daha iyi. Çalışarak çok daha iyi başarılar elde edeceklerine inanıyorum.”

Veli Ballı

Uluslararası çok sayıda yarışmada derece elde eden Veli Ballı (63) ise atletizmde bugün teknik anlamda önemli gelişmelerin yaşandığını kaydetti.

Ballı, Türkiye'nin maratonda fazla iyi olmadığını, bunun nedeninin ise fazla maratoncunun olmaması veya olanların da fazla çalışmamasından kaynaklandığını kaydetti.

Bunun kısa sürece aşılmasını umut ettiğinini anlatan Ballı, şunları kaydetti:
“Derecelere bakarsak fazla başarılı değiliz. Ancak bu hiç bir zaman başaramayacağımız anlamına gelmiyor. Çalışırsak çok daha iyi başarılara imza atabiliriz. Biz her gün iki defa antrenman yapardık. Hatta ben günde 3 defa çalışırdım. Çok çalışılırsa zaten otomatik olarak başarı gelecektir. Başarıyı yakalamaları için genç sporcularımıza antrenörlerinin sözlerini dinlemelerini ve onlara güvenmelerini öneriyorum. Antrenmanlarını çok sağlıklı yapmalarını ve kesinlikle çok çalışmalarını tavsiye ediyorum.”

Serap Aktaş

1990'larda “Maratonda uluslararası yarışmalarda altın madalya alan ilk atlet” olarak adını Türk atletizm tarihine yazdıran Serap Aktaş (41) da genel olarak Türk sporuna bakıldığında her şeyin yerel yönetimlerin verdiği desteğe bağlı olduğunu söyledi.

Aktaş, bir şehirden başarılı sporcu çıkması için o ilde bulunan yerel yönetimlerin, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü gibi kurumların destek vermesi gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti:
“Bu destekler sağlandığında o şehirden sporcu çıkıyor. En önemlisi de o spor branşlarına yönelik antrenörlerin iyi eğitilmesi gerekli. Bilimsel antrenman tekniklerinin öğretilmesi gerekli, en büyük eksikliğimiz de bu. Daha çok altyapıya önem verilmeli ve sporcuları kısa vadeli değil uzun vadeli hazırlamak gerekli. Örneğin bu yıl Londra Olimpiyatları yapılacak İngiltere uzun zamandan beri olimpiyatlara hazırlanıyor seyircisinden sporcusuna kadar olimpiyatlara en iyi şekilde hazırlanmaktadır. Bizim de 2020 Olimpiyatlarına adaylığımız var. Bunu da başarmak için ülke olarak spora önem vermemiz gerekli.”
Aktaş, sporculara kendilerine hedef mutlaka hedefler belirlemeleri ve bunun için çaba harcamaları önerisinde bulunarak, “Sporcunun herhangi bir branşta yeteneği varsa mutlaka kendine bir hedef koymalı. En büyük hedef de olimpiyatlardır. İyi bir antrenörle ve iyi bir disiplinle başarılı olunacağından eminim. Ben katıldığım iki olimpiyata da kamp yapmadan gittim ancak şimdi yurt içi ve yurt dışı çok sayıda kamplar var. Bu imkanlar en iyi şekilde değerlendirilmeli” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!