Alternatif İslam Konferansı (mı?)

Güncelleme Tarihi:

Alternatif İslam Konferansı (mı)
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2011 00:00

Almanya’da yeni bir oluşum daha tartışılıyor: Alternatif İslam Konferansı (Alternative Islamkonferenz).

Haberin Devamı


Alternatif İslam Konferansı (AİK)
girişimi, internet ortamında ‘açık mektup’ile kamuoyuna duyuruldu. (1) AİK, isminden de anlaşıldığı gibi, Alman(ya) İslam Konferansı’na (Deutsche Islamkonferenz - DIK) alternatif olarak mı kuruluyor? (Her iki girişimin de Türkçe kısaltması ‘AİK’olduğundan Almanya İslam Konferansı için Almanca ‘DIK’kısaltmasını kullanıyorum.)

AÇIK MEKTUP

Bütün Müslümanlara bir çağrı niteliği taşıyan ‘açık mektup’ta, AİK girişiminin gerekçeleri ve talepleri sıralanıyor. Özetleyerek aktarıyorum: “(...) Müslümanlar arasında konuşma ve tartışma kültürünün yerleştirilmesine, çağımızın sorunlarının üstesinden birlikte gelebilmek için yeni konseptlerin geliştirilmesine ve bunu başarabilmek için sürekli talep edilen, fakat bugüne kadar henüz gerçekleştirilemeyen bir açık tartışma platformuna ihtiyaç var.

Son tartışmalar, birbiri hakkında değil, birbiriyle konuşmanın zamanı geldiğini bir kez daha göstermiştir. Farklı düşünenlerin olumsuz kavramlarla tanımlanarak etiketlenmesi çözüm odaklı değil, tam tersine Müslümanlar arasındaki ayrışmayı/çatlaklıkları derinleştiriyor.

DIK’nın oluşumu ve içeriği ile ilgili yaşanan kriz, Almanya Müslümanlarının, DIK’sının kapsamını aşan yeni konseptlere ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Örgütlenmemiş Müslümanlar da dahil, islami dini toplulukların ve diğer müslüman birliklerin önemli toplumsal konular hakkında fikir üretmeleri/düşünce belirtmeleri talep edilmektedir. Müslümanların topluma ne(ler) sunabileceği hakkında İslam içi (Müslümanlar arasında) bir tartışma yürütmenin tam zamanıdır.

Forumu olmayan, tartış(a)maz; arşivi olmayan, hiçbir zaman varolmamıştır; araştırmayan araştırılır ve medyası olmayanın sesi yoktur. Bu yüzden, Müslümanların, güncel sorunların çözümü hakkında düşünmelerini ve Almanya’da müslüman hayat ile ilgili araştırmalar yapmak üzere enstitüler açmalarını, ayrıca müslüman hayata dair bütün bilgi ve belgelerin toplanacağı bir arşiv ve kütüphane kurmalarını talep ediyoruz.

Müslümanları, müslüman hayatı kendi anlayışlarına göre çok yönlü yansıtacak, yayınlayacak ve Müslümanların sesi olacak bir medya kurmaya çağırıyoruz. Müslümanlar, medyadaki kötü imajları hakkında sadece şikayet etmemeli, tam tersine alternatifler üretmeli ve kamuoyu oluşturucu şekilde hareket etmelidirler. Bu bakımdan, islami dini topluluklar ve müslüman birlikler, düşünmek ve ortak hareket edebilmek için birliklerüstü birleşmelidirler. Örgütlenmemiş Müslümanlar da, - sadece Almanya’da yaşayan Müslümanların refahı için değil, bütün toplumun refahı için - bütüne katkılarını sağlamalıdırlar.

Ancak o zaman toplumsal sorunlara çözüm sunmak ve toplumsal tartışmalarda aktif rol almak mümkün olacaktır. Müslümanlar ancak burada talep edilen kurumsallaşma ile Müslümanların ve bütün toplumun istemleri için güçlü bir ses olarak hareket edebilir ve kendilerini çözümün bir parçası olarak sunabilirler.

Böyle bir (Altenatif) İslam Konferansı’nın gayesi, ne Alman İslam Konferansı’na rakip, ne de onun tamamlayıcısı olmak değil, sadece kamuoyunda tartışılan soru(n)lara cevap vermek ve aynı zamanda devlete yetkin bir muhatap sunmaktır.

Tüm bunlar, kaynakların yararlı bir şekilde kullanılmasını ve birleştirilmesini gerektirir. Bu yüzden, imza sahiplerini, islami dini toplulukları, müslüman birlikleri ve örgütlenmemiş bütün Müslümanları tüm toplumsal sorumlulukları birlikte üstlenmeye davet ediyoruz. Sadece birlikte hareket edildiğinde geniş çaplı bir destek bulunabilir.”

MEKTUPTA YENİ BİR ŞEY YOK

Bana göre ‘açık mektup’taki istemlerin özünü şu bölüm oluşturuyor: “Forumu olmayan, tartış(a)maz; arşivi olmayan, hiçbir zaman varolmamıştır; araştırmayan araştırılır ve medyası olmayanın sesi yoktur. Bu yüzden, Müslümanların, güncel sorunların çözümü hakkında düşünmelerini ve Almanya’da müslüman hayat ile ilgili araştırmalar yapmak üzere enstitüler açmalarını, ayrıca müslüman hayata dair bütün bilgi ve belgelerin toplanacağı bir arşiv ve kütüphane kurmalarını talep ediyoruz.”

Oysa bu talepleri hepimiz, ötedenberi farklı ortam ve platformlarda, farklı şekillerde dile getiriyoruz. Fakat bunlar, sadace boş söz (lafügüzaf) olarak kalıyor. Mektupta yeni bir şey yok. Niçin? Esasen, ilk önce bu durumun ayrıntılı olarak sorgulanması gerekiyor.

AİK girişimine destek verenlerin isimleri, AİK’nın internet sitesinde yayınlanıyor. İlk sırada tanınmış yazarlardan Feridun Zaimoğlu’nun ve 6. sırada ise Dr. Armina Omerika’nın ismi yer alıyor. Zaimoğlu, 1. DIK’nın üyesiydi, Dr. Omerka ise 2. DIK’nın üyesi... İsimleri yayınlananların bir kısmı, islami çatı ve yerel veya başka kuruluşlarda görev yapıyorlar. Öyleyse, sorun nerede? Niçin bir araya gelip ortak gayeler için ortak hareket edilemiyor? Bunun için başka kimlerden destek bekleniyor? Örgütlenmemiş Müslümanlardan mı?

KRM NE OLDU?

AİK girişimcileri,‘açık mektup’ ile islami dini topluluklar ve diğer müslüman birlikler, sanki hiçbir şey yapmıyorlarmış gibi bir intiba da uyandırıyorlar. Aslında çok şey yapılmaya çalışılıyor, fakat başarı sağlanamıyor. O yüzden bugüne kadarki girişimlerin niçin başarılı olamadığının sebeplerini ayrıntılarıyla araştırıp tartışmadan atılacak her adım, yine başarısızlıkla sonuçlanabilir.

2007 yılında dört islami çatı kuruluşunun (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, Almanya Müslümanları Merkez Konseyi, Almanya İslam Konseyi ve İslam Kültür Merkezleri Birliği’nin) ortak girişimleriyle kuruluşu gerçekleştirilen Almanya Müslümanları Koordinasyon Kurulu (KRM), bunun en somut örneğidir. KRM, Müslümanlar arasında bütün konuları konuşmak, tartışmak ve danışmak; Müslümanlar adına yetkin bir muhatap olarak birlikte yaşama ve ortak geleceğin inşasına dair fikirler üretmek ve yeni konseptler geliştirerek hem bireysel hem de toplumsal hayata katkı sunmak gayesiyle kurulmuştu.

Şimdi, AİK’nın da kısaca; ‘bir açık tartışma platformu olarakkamuoyunda tartışılan soru(n)lara cevap vermek ve aynı zamanda devlete yetkin bir muhatap sunmak’ gayesiyle kurulduğu ifade ediliyor. KRM de aynı gayelerle kurulduğuna göre, niçin yeni bir oluşuma ihtiyaç duyuldu? Sahi, KRM ne oldu? Şimdi, KRM ile başarılamayan(lar) AİK ile mi başarılabilecek? Yoksa, örgütlenmemiş Müslümanlar adına farklı bir “seçkinler”oluşumu mu hayata geçirilmeye çalışılıyor?

Bu anlamda AİK girişimi, sadece DIK’na değil, aynı zamanda KRM’ye de altenatif olarak anlaşılabilir ve algılanabilir.

AİK, ALTERNATİF Mİ DEĞİL Mİ?

AİK’nın hem Almanya İslam Konferansı’na (DIK) alternatif olmadığı belirtiliyor, hem de ismi Alternatif İslam Konferansı (AİK) olarak ilan ediliyor. Bu nasıl bir mantık? Hem alternatif değilse, ismi niçin alternatif veya neyin alternatifi? Yoksa, sadece ismi mi alternatif?

Ayrıca, AİK girişiminin‘açık mektup’ta belirtilen gayeleri ile ismi pek uyuşmuyor.Tenkit edilen bir oluşumun ismini almak yerine, AİK’nın gayeleriyle uyuşan “Almanya Müslümanları Konferansı”gibi bir isim daha isabetli olabilir(di).

AİK’nın ismi değiş(tiril)mediği sürece sadece alternatif olacaktır.

Fakat, AİK’nın yine de bir şansı var. Bu, tamamen girişime destek verenlerin niyetlerine, samimiyetlerine ve en önemlisi, ne kadar birleştirici ve bütünleştirici olabileceklerine bağlıdır.

1- Offener Brief Für eine alternative Islamkonferenz, 26.08.2011
http://alternativeislamkonferenz.wordpress.com/

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!