Güncelleme Tarihi:
23 Mayıs 1949 tarihinde Alman Anayasası’nın kabulüyle resmen kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti ile ABD arasında diplomatik ilişkiler uzun süre askıda kaldı.
ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower ile Almanya’nın ilk Başbakanı Konrad Adenauer’in girişimiyle iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 1955 yılında yeniden başlatıldı.
Zaman zaman iki ülke arasındaki ilişkilerde sorunlar ve sancılar yaşandı.
Ancak iki tarafın da sergilediği yapıcı yaklaşımlar sayesinde bu sıkıntılar aşıldı.
Hatta dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy, 1963 yılında Batı Berlin’e yaptığı bir resmî ziyareti sırasında “Ich bin ein Berliner” (Ben bir Berlinliyim) diyerek bölünmüşlüğe tepki gösterdi.
ABD Başkanı Ronald Reagan 1987 yılında Batı Berlin’e yaptığı resmi ziyaret sırasında iki Almanya’yı ve Almanları birbirinden ayıran tarihi Brandenburg Kapısı önünde “Mister Gorbaçov, şu duvarı yıkın!” diyerek iki Almanya’nın 3 Ekim 1990’da birleşmesine önemli katkıda bile bulundu.
Daha sonraki yıllarda görev yapan ABD Başkanları ‘baba’ George Bush, Bill Clinton, ‘oğul’ George W. Bush dönemlerinde Almanya başbakanları Helmut Kohl, Gerhard Schröder ve Angela Merkel iki ülke arasında her alanda ilişkilerin yara almadan sürdürülmesine özen gösterdiler.
*
2009-2017 yıllarında görev yapan Barack Obama döneminde de öyle.
Ama Obama döneminde Amerikan gizli istihbarat servisi Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) 2013 yılında Berlin’deki ABD Büyükelçilik binasına yerleştirdiği cihazlarla Almanya Başbakanı Angela Merkel başta olmak üzere bazı Alman politikacıların cep telefonu görüşmelerini gizlice dinleyip kayıtlara geçirdiği ortaya çıkınca, iki ülke arasında ciddi bir politik ve diplomatik sıkıntı yaşandı.
Özellikle de muhalefet kanadı, ABD’den ‘bunun hesabının sorulmasını’ istedi.
Ama kimse bunun hesabını falan sormadı...
Başbakan Merkel, “Dostlar arasında gizli dinlemeler olamaz. Bu kesinlikle kabul edilemez” şeklinde yuvarlak bir açıklama yaparak ABD’nin öyle çok da ciddiye almayacağı türden bir tepki gösterdi.
Ve NSA olayı kapanıp gitti.
*
Ancak Donald Trump 2017 yılında göreve geldikten sonra iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerde ciddi sorunlar yaşandı.
Trump, Almanya’da konuşlandırılmış Amerikan askerleri geri çekme tehdidinde bulundu.
Almanya-Rusya arasındaki Kuzey Akım 2 doğalgaz projesi nedeniyle Avrupa Birliği’nin (AB) Moskova’ya bağımlılığının artacağı gerekçesiyle projeye destek veren şirketlere yaptırım uygulama tehdidinde de bulundu.
Hatta Almanya’nın NATO’ya mali katkısını Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) yüzde 2’sine yükseltmemesi halinde yeni yaptırımlar uygulanacağı tehdidinde de.
İran’la ticari ilişkileri sürdürmesi durumunda başka yaptırımları hayata geçireceği tehdidinde de.
Donald Trump’ın bu tehditlerini 2017’de atadığı ve 8 Mayıs 2018’de Berlin’de göreve başlayan ABD Büyükelçisi Richard Grenell de sürdürdü.
Büyükelçi Grenell, daha göreve başladığı gün tüm diplomatik gelenekleri ayaklar altına alıp Almanya’nın İran’la ticari ilişkilerini tamamen durdurmasını gündeme getirdi.
Yani bir yerde Almanya’ya ‘emir’ verdi.
Kısa bir süre sonra da Amerika’nın Şam ve Homs’da giriştiği hava saldırılarına Almanya’nın katılmamasını sert bir dille eleştirdi.
Bunlar yetmiyormuş gibi, Büyükelçi Grenell, Avrupa’daki aktif muhafazakârları güçlendirmek için gereken çabayı göstereceğini ilan etti.
Hatta Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’u Berlin’deki Amerikan Büyükelçiliği’nde konuk ederek açık bir biçimde sinyal bile verdi.
Tabii yoğun eleştirilere hedef oldu.
Büyükelçi Grenell, 1 Haziran 2020’de istifa ederek görevi bıraktı.
O zamandan beri maslahatgüzar düzeyinde temsil edilmekte ABD.
Almanya’yla yeni bir dönem başlatmayı hedefleyen yeni ABD Başkanı Joe Biden, 1934 yılında Nazi Almanya’sından kaçıp ABD’ye sığınan Yahudi kökenli bir babanın kızı olan siyasal bilimci 71 yaşındaki Amy Gutmann’i Berlin’e Büyükelçi olarak atamak için harekete geçti.
Senatonun onay vermesi durumunda bu bir ilk olacak.
Almanya’da ABD’li ilk kadın büyükelçi.