Güncelleme Tarihi:
THÜRINGEN, Saksonya ve Brandenburg eyaletlerinde yapılan seçimlerde AfD ve BSW’nin yüksek oy almaları, gelecek yıl eylül ayında yapılması planlanan genel seçimler öncesi Alman demokrasisi için alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. CDU, SPD, FDP ve Yeşiller’in siyaset üretememeleri bu söz konusu marjinal partilerin yüksek oy almalarına neden oldu. Brandenburg’da 88 sandalyeden 30’unu kazanan AfD, böylece üçte iki çoğunluk gerektiren kararları engelleyebilecek. Thüringen ve Saksonya eyaletleri için de aynı durum söz konusu. Aşırı sağcılar, bu eyaletlerde anayasa yargıçlarının seçimi ve anayasa değişikliklerini bloke edebilecek güce ulaştı. Ayrıca merkez partilerin, aşırı sağcılarla koalisyon hükümeti kurmak istememesi, bu üç eyalette hükümet kurulmasını zorlaştıracak. BSW’nin Brandenburg eyaletinde SPD ile koalisyon ortağı olma ihtimali mevcut. Ancak BSW’nin iktidarda denenmemiş ve test edilmemiş olması, olası bir ortaklık durumunda bunun ‘sorunsuz işleyen bir koalisyon’ olacağını garanti etmiyor.
FEDERAL HÜKÜMET İÇİN DE SIKINTI
Son seçimlerde alınan sonuçlar federal hükümetin de geleceğinin sorgulanmasına yol açıyor. Başbakan Olaf Scholz’ın partisi SPD Brandenburg eyaletinde birinci parti olsa da gelecek yıl yapılacak seçimlerde partisinin başbakan adayı olup olmayacağı belirsizliğini koruyor. Anketlere göre CDU’nun, SPD’den iki kat fazla oy alacak konumda olması, SPD’de bir lider değişikliğini tetikleyebilir. Zayıf bir olasılık olsa da Scholz’un yerine SPD’nin başbakan adayının Federal Savunma Bakanı Boris Pistorius’un olabileceği seslendiriliyor.
‘AfD’NİN BAŞARISI SADECE ONLARA ATFEDİLEMEZ’
FDP Genel Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki, seçim sonuçlarına ilişkin Alman Welt televizyonuna yaptığı açıklamada, “Ya önümüzdeki 14 gün içinde gerçekten mantıklı bir ortak payda bulmayı başaracağız ya da Hür Demokratlar’ın bu koalisyonda yer almaya devam etmesinin bir anlamı kalmayacak” ifadelerini kullanmıştı. Almanya Türk Toplumu Eş Başkanı Gökay Sofuoğlu ise yaptığı yazılı açıklamada, AfD’nin başarısını öncelikle demokratik partilerin başarısızlığına ve göç ve iltica konularındaki sorumsuz tartışmalara bağladı. Sofuoğlu, “AfD’nin başarısı sadece onlara atfedilemez, aynı zamanda demokratik partilerin bu faşist partiye haddini bildirememesine de atfedilebilir. Aylardır göç konusunda sorumsuz bir tartışma yürütülüyor ve bu da sonuçta sadece AfD’nin işine yarıyor” değerlendirmesinde bulundu.
HÜKÜMETİN BÜYÜK DEĞİŞİKLİK YAPMASI ŞART
Eyalet seçimlerine yakın bir sonucun gelecek yıl 28 Eylül’de yapılacak genel seçimde de çıkması, federal düzeyde sistemin tıkanma noktasına gelerek erken seçimlere neden olabilecek ve dolayısıyla ülke istikrarı olumsuz etkilenebilecek. Bu da bir ihracat ülkesi olan Almanya’nın demokratik geleceği, ekonomisi ve dünyadaki imajı açısından büyük bir soruna yol açabilecek. Tarihçi-yazar Katja Hoyer, AfD’nin gelecek yılki genel seçimler sonunda federal düzeyde bir kilitlenmeye yol açacak kadar oy almasının sıkıntı oluşturabileceğini söyledi. Hoyer, eyalet düzeyinde kilitleme yapmanın çok büyük sistem sıkıntısına yol açmayabileceğini ancak federal düzeyde böyle bir ihtimalin sıkıntılı olacağını belirtti. AfD’nin tüm kurumlara karşı olduğunu birkaç kez açıkladığını hatırlatan Hoyer, “Her türlü şeye karşı olarak bir siyaset yaparsanız o zaman elbette bu büyük bir sorun olur. Eğer bir parti, bir şekilde daha geniş bir düzeyde reformlar yapılmasını zorlaştıran engelleyici bir azınlık elde ederse sıkıntı olur” dedi. Hoyer, hükümetin şimdiden gelecek yıl yapılacak federal seçimlere kadar büyük değişiklikler yapması gerektiğini söyledi.