Güncelleme Tarihi:
Tüm üye ülke insanları bunlarla övünür.
Haklı olarak.
Almanlar da öyle.
Özellikle de Alman politikacılar.
Ancak iflasla boğuşan Yunanistan yüzünden Euro Bölgesi’nde son dönemlerde çok ciddi sancılar yaşandığı ortaya çıktı.
Özellikle de Almanya’da.
* * *
AB’nin lokomotifi olarak bilinen Almanya’da halk yavaş yavaş isyan etmeye başladı.
“Boşu boşuna Yunanistan’a yeni krediler verilmesin. Nasıl olsa bunun sonu gelmeyecek. Verilen paralar ise zaten geri gelmeyecek” diyen Almanların sayısı artmaya başladı.
Benzer sesler Alman politikacılardan da son günlerde daha sık duyulmaya başladı.
Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) bazı parlamenterler, seçim bölgelerindeki seçmenlerinin sesine kulak vererek, televizyon ekranlarında “Yunanistan’a yeni yardımlara hayır” diye bas bas bağırmaya başladılar.
Kardeş parti olarak bilinen Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) milletvekilleri ise Çipras hükümetini kastedip, “Bu komünistlere güvenilmez” diyerek Yunanistan’a yardım edilmesine zaten uzun süredir karşılar.
Başbakan Angela Merkel ise tam iki cami arasında kalmış binamaz gibi.
Bir tarafta Euro’nun babası konumundaki CDU’nun eski Genel Başkanı ve Almanya’nın eski Başbakanı Helmut Kohl’ün inşa ettiği Avrupa Evi’ni yıkan politikacı olarak tarihe geçme tehlikesi.
Diğer tarafta “Yeter artık, Yunanistan’a yeni kredi muslukları açılmasın!” diyen Alman seçmenlerin kendilerine sırt çevirmesi tedirginliği.
Aynı zamanda Yunanistan’a yardım yapılmasına karşı çıkan CDU’lu milletvekillerinin sayısının artması endişesi de.
* * *
7 Mart 2010 tarihinde, Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nda Yunanistan’a ilk yardım paketi onaylandığında, CDU’lu 4 milletvekili Yunanlıların söylemiyle “Oxi”, yani “Nein” (Hayır) demişti.
27 Şubat 2012’de ikinci yardım paketi oylandığında bu rakam 13’e yükseldi.
Federal Meclis’in Cuma günü yapılacak olağanüstü oturumunda Yunanistan’a yeni yardım paketi oylanacak.
Destek vermeyecek CDU’lu ve CSU’lu milletvekili sayısının en az 100’ü bulmasından hareket ediliyor.
Ancak CDU/CSU ile Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) oluşturduğu büyük koalisyon hükümeti, oylamayı kazanıp bu sınavı atlatacağına da kesin gözüyle bakılmaktadır.
Zira Yeşiller, “Yunanistan’a yardım yapılmasına” tam destek vermektedir.
Sol Parti de öyle.
Ancak Sol Parti, oylamada “Oxi” diyecektir.
Çünkü Sol Parti, halkının ve kendisinin referandumda “Oxi” dediği dayatmalara Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın Euro Bölgesi devlet ve hükümet başkanlarının baskısı yüzünden “Nai” (evet) demek zorunda kalmasına ateş püskürmektedir.
Hükümet ortağı SPDli parlamenterlerin çok çok büyük bir bölümü “Evet” dese de, parti içinde Genel Başkan Sigmar Gabriel’e güven azalmaktadır.
Çünkü, aynı zamanda Başbakan Yardımcısı ve Federal Ekonomi Bakanı olan Gabriel, CDU’lu Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin Yunanistan’ın 5 yıl gibi geçici bir süre Euro’yu terk etmesi önerisinden haberdar olduğu halde, bunu partisiyle paylaşmadığı için hedef tahtası haline geldi.
Bazı SPD’li parlamenterler, “Bu Sosyal Demokratların dayanışma ilkesiyle bağdaşmaz” diyerek lidere çok açık bir biçimde tepki gösterdiler.
Sigmar Gabriel de, Yunanistan’ın Avro Bölgesi’ni terk etmesine karşıdır.
Ama pazarlığı sürdüren Başbakan Angela Merkel’in gölgesinde kalmamak için sesini yükseltip Çipras’a çatmayı da ihmal etmemektedir.
Yani bir yerde daha şimdiden 2017 yılında yapılacak genel seçimleri gözönünde bulundurarak, seçmenlere “Biz de sizin gibi düşünüyoruz” sinyali vermektedir.