AA / Fotoğraflar: AA, dpa, Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2020 11:54
Cuma günü 6 eyalette yapılan polis operasyonundan sonra ortaya çıkan terör örgütü ve camiye saldırı planları, Almanya’da yaşayan Müslümanları endişelendirdi. Müslüman kurum ve kuruluşların temsilcileri artan İslam düşmanlığına dikkati çekerken, camilere yönelik fiili korumanın artırılması istendi.
ALMANYA Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Aiman Mazyek, Almanya İslam Konseyi (IR) Başkanı Burhan Kesici ve Berlin İslam Federasyonu (IF) Başkanı Murat Gül, Almanya’da güvenlik birimlerinin camilere saldılar planlayan aşırı sağcı terör örgüt üyelerini yakalamasını değerlendirdi. Bu ülkede daha önce 8’i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün ortaya çıktığına, geçen yıl aşırı sağcılar tarafından Kassel Valisi Walter Lübcke’nin öldürüldüğüne ve istatistiklere göre 2019’da her iki günde bir camilere veya Müslüman kuruluşlara saldırılar yapıldığına işaret eden Mazyek, camilere yönelik saldırı planlayan aşırı sağcı bir örgütün varlığının kendisi için şaşırtıcı olmadığını belirtti. Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde ve Norveç’in başkenti Oslo’da geçen yıl camilere saldırıldığına da dikkati çeken Mazyek, aşırı sağcıların dünya çapında ağ kurduklarını söyledi. “Almanya’daki Müslümanlar bu tür bir terör örgütünün ortaya çıkmasından dolayı ne hissediyor?” sorusu üzerine Mazyek, şunları söyledi:
DEMOKRATİK DURUŞ GÜÇLÜ OLMALI“Endişe duyuyorlar ve kendilerini yalnız hissediyorlar. Bu konunun medyada çok fazla yer alması veya siyasi bağlamda ele alınması üzerine ülkede bir çekingenlik yaşandı. Ancak, burada çekingen davranılması uygun değil. Törenlerde yapılan güzel konuşmalarda ‘camiye, sinagoga veya başka bir dini kuruma saldırı hepimize yönelik bir saldırıdır’ deniliyor. Bunun sonucunda (bu olaya karşı) öfke ve demokratik karşı duruş da aynı şekilde güçlü olmalı. Müslüman karşıtı ırkçılığın çoğu zaman beklenildiği gibi algılanmadığını görüyoruz. Geçmişte yapılan saldırılardan sonra cuma namazlarında veya çok sayıda kişinin geldiği etkinliklerde camilerin korunmasını talep ettik. Bu, camilere yönelik fiili korumanın yanı sıra caydırıcılığı ve devletin Müslümanları koruduğuna ilişkin toplumsal yaklaşımı da içerecek. Federal Meclis’te Müslüman karşıtı ırkçılıkla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması gerekir. Bu komisyon, hükümet tarafından Müslüman düşmanlığıyla mücadelede bir sorumlunun görevlendirilmesi için de ön çalışma olabilir. Bunu, NSU cinayetlerinin ortaya çıkmasından bu yana talep ediyoruz. Polis, yargı ve diğer güvenlik birimleri çalışanlarının Müslüman karşıtı suçlara karşı daha duyarlı olmasının sağlanması ve bu görevlilere eğitim verilmesi gerektiğini söylüyoruz.”
KESİCİ: PLANLAR ÜRKÜTÜCÜYakalanan terör örgütü üyelerinin somut olarak camilere saldırı yapmayı planladıklarına işaret eden İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici ise şöyle konuştu: “Bu planlar ürkütücü. Uzun zamandan beri aşırı sağcıların internet üzerinden organize oldukları ve savaş planları yaptıkları emniyet birimleri tarafından konuşuluyordu. Böyle bir terör örgütünün ortaya çıkması beni şaşırtmadı. Son haftalarda camilere yönelik bomba tehditleri ve saldırılar yapıldı. Çok endişeliyiz. 2019 rakamlarını göz önünde bulundurursak, her iki günde bir camilere karşı saldırı ve tehdit vardı. 2020’de bu sayı artabilir. Almanya’da büyük bir İslam düşmanlığı olduğunu görmekteyiz. Bu kadar olaya rağmen emniyet birimlerinin Müslüman kuruluşlarla ilgili bilgi vermemeleri vahim bir durum. Gelecek günlerde tehdit boyutunun ne kadar yüksek olduğunu öğrenmek için emniyet birimlerinden bir görüşme talep edeceğim. Emniyet birimleri, aşırı sağ tehdidine karşı daha fazla dikkatli olmalı.”
Berlin İslam Federasyonu Başkanı Murat Gül de “Almanya’da İslam ve Müslüman düşmanlığının arttığını müşahede ediyoruz” dedi. Gül, Alman makamlarından camilerin ve gerekiyorsa diğer mabetlerin de korunmasını ivedilikle talep ettiklerini belirtti. Alman hükümetinin bir antisemitizm sorumlusu bulunduğuna işaret eden Gül, aynı şekilde Müslüman düşmanlığına karşı da bir sorumlunun Alman hükümeti tarafından belirlenmesi gerektiğini kaydetti.