Almanya’da ‘uyumsuz’, Türkiye’de ‘tatilci’

Güncelleme Tarihi:

Almanya’da ‘uyumsuz’, Türkiye’de ‘tatilci’
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2023 12:34

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi yapıldı. Birçok ülkede olduğu gibi Almanya’da yaşayan Türk vatandaşları da oy kullandı. 28 Mayıs akşamı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Recep Tayyip Erdoğan’ın koltuğunu koruduğu ve Almanya’da oy kullanan Türklerin 2/3’ünün Erdoğan’ı desteklediği ortaya çıkar çıkmaz, gözler Almanyalı Türklere çevrildi.

Haberin Devamı

Almanya’da ‘uyumsuz’, Türkiye’de ‘tatilci’
ALMANYA’da farklı partilerden bazı politikacılar, özgür bir ülkede yaşayıp da Erdoğan’a oy verenleri “Almanya’ya uyum sağlamamış olmakla” suçladılar.
Hatta, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de bundan sonra yapılacak seçimlerde oy kullanmamasını gündeme getirenler bile oldu.
SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan koalisyon hükümetinin Vatandaşlık Yasası’nda reform yoluyla Alman vatandaşlığına geçişin kolaylaştırılması planından vazgeçilmesini talep edenler de.
Evet...
Almanya’da 3 milyonun üzerinde Türkiye kökenli insan yaşamaktadır.
Bunların yarıdan fazlası Alman vatandaşıdır.
28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunda Almanya’da yaşayan 1 milyon 510 bin seçmenden 760 bin 830’u, yani yüzde 50.38’i oy kullanmıştır.
Geçerli 753 bin 631 oydan 509 bin 302’sini, yani yüzde 67.22’sini Cumhurbaşkanı Erdoğan, 248 bin 329’unu da yani yüzde 32.78’ini de Kılıçdaroğlu almıştır.
Almanya’daki Türklerin yarıdan fazlası oy kullanma hakkına sahip olmadığına, oy kullanma hakkına sahip olanların da yarısı sandık başı yapmadığına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek verenlerin oranı Almanyalı Türklerin yüzde 17’si gibi hesaplanabilir.
Almanya’da ‘uyumsuz’, Türkiye’de ‘tatilci’
BU İNSAFSIZILKTIR
Gelelim seçimlerin ardından yaşananlara...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy veren ve kazandığı zaferi otomobillerine binerek oluşturdukları konvoylarla kutlayan Almanyalı Türklere ve Türkiye kökenli insanlara “Uyumsuz”, “Uyum sağlamamış”, “Uyum sağlamak istemiyorlar” gözüyle bakılması insafsızlıktır.
Alman Futbol Milli Takımı şampiyon olduğunda veya bir maçı kazandığında elde edilen zaferi ellerinde Alman ve Türk bayraklarıyla kutlayan aynı Türklere, Türkiye kökenlilere alkış tutan aynı Almanların ve Alman politikacıların Erdoğan’a oy verenlerin “Uyumsuz”, vermeyenlerin “Uyumlu” olduğu şeklinde bir tutum sergilemesi yanlıştır.
Alman Anayasası’nın 38’inci maddesine göre seçimler özgür ve gizlidir.
Kaldı ki, Almanya’da politik sorumluluk taşıyan politikacılar, şu anda suçladıkları Türkiye kökenli insanların uyumuna yıllarca kafa yormamıştır.
‘Gastarbeiter’ (Misafir işçi) olarak 1960-1970’li yıllarda gelenlere “Nasıl olsa birkaç yıl sonra geri dönecekler” gözüyle bakmışlardır.
1980’li yıllardan sonra da öyle.
Almanya’da doğanları da aile birleşimi yoluyla gelen Türk çocuklarını da diğer yabancı çocuklarla birlikte aynı sınıflara doldurup, Alman çocuklardan uzak tutmuşlardır.
Hem de yıllarca...
Almanya’da ‘uyumsuz’, Türkiye’de ‘tatilci’
İKİ HAFTA TATİLE GELENLER!..
Seçim sonrası Türkiye’den de bazı çatlak sesler yükseldi.
Yurtdışında yaşayıp da oy kullananların çoğunun Erdoğan’ı desteklediklerinin ortaya çıkması üzerine, “Türkiye’nin kaderini yurt dışında yaşayıp da yılda bir iki hafta tatile gelen Türkler belirlemesin” diyenler oldu.
“Yurtdışında yaşayan Türkler, Türkiye’deki seçimlerde oy kullanmasın” diyenler oldu.
Yurtdışında yaşayan Türklerin anayasal hakları yıllarca ihlal edildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 23 Mayıs 1987 tarihinde aldığı kararla en az 6 aydır yurt dışında bulunan Türk vatandaşları, gümrüklerde oy kullanma hakkına sahip oldu.
Tabii bu yasal düzenleme yurtdışında yaşayan Türkleri tatmin etmedi.
23 Temmuz 1995 tarihinde Anayasa’nın 67’nci maddesine ek yapılarak yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına bulundukları ülkelerdeki diplomatik temsilciliklerde oy kullanma yolu açıldı.
Ancak pratikte uygulamaya konulmadığı için bizlerin bu anayasal hakkı yıllarca sadece kâğıt üzerinde kaldı.
2008 yılında yapılan yeni bir düzenlemeyle yurtdışında yaşayan Türklere ‘mektupla oy’ kullanma yolu açıldığı halde Anayasa Mahkemesi, ‘sosyal çevrelerin etkileyebileceği’ gerekçesiyle bu düzenlemeyi de iptal etti.
Ve yurtdışındaki Türkler, ilk kez 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde, bulundukları ülkelerdeki Türkiye’nin diplomatik temsilciliklerinde sandık başına giderek oy kullandı.
O zamandan beri de bu uygulama devam etmekte.
Almanya’da ‘uyumsuz’, Türkiye’de ‘tatilci’
DEMOKRATİK HAKKIMIZI KULLANDIK
Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları da yaşadıkları ülkelerin vatandaşlığını alan Türkiye kökenliler de her zaman Türkiye’nin ve Türkiye’deki insanların yanında olmuşlardır.
Her zaman anavatana ve vatandaşlarına yardıma koşmuşlardır.
9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in söylemiyle, Türkiye’nin 1 cente muhtaç olduğu dönemlerde, yurtdışında yaşayan Türkler döviz göndererek hem anavatana hem de vatandaşlarına destek olmuşlardır.
Türkiye’ye daha fazla döviz girmesi ve Türkiye’nin kalkınması için yurtdışında yaşayan Türklerin tatillerini Türkiye’de geçirmesini isteyen aynı kişiler, şimdi de “Türkiye’nin kaderini iki hafta tatile gelen Türkler belirlemesin” diyor.
İkinci turda, Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan 27 milyon 834 bin 692, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu 25 milyon 504 bin 552 oy aldı.
Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi 2 milyon 330 bin 140 oy farkla kazandı.
Yurtdışında yaşayan 3 milyon 426 bin 183 seçmenden 1 milyon 920 bin 713’ü geçerli oy kullandı.
1 milyon 144 bin 86 seçmen Erdoğan’a, 776 bin 627 seçmen de Kılıçdaroğlu’na oy verdi.
Bizler, yurtdışında yaşayan Türkler olarak demokratik hakkımızı kullanmak için sandığa gittik ve oyumuzu verdik.
Türkiye’de yaşayan bir kişinin oyu ne kadar önemliyse, bizlerin oyu da o kadar değerlidir.
Hiç kimse, bir başkasının oyunu sorgulamamalı, hiç kimse bir başkasının oyunu küçümsememeli.
Bizler, kalbi her zaman Türkiye ile atan, sadece tatil için değil her konuda ana vatanına koşan insanlarız.
Yıllar süren uğraşlar sonucunda ulaştığımız demokratik hakkımızın sorgulanması hiç doğru bir yaklaşım değildir.
Hele hele seçimden önce gelip buralarda yaptıkları toplantılarda vaatler verip, seçim sonuçları istediği gibi çıkmayınca ‘vatan haini’ ilan etmek, hiç ama hiç doğru bir yaklaşım değildir.

Haberin Devamı

OY HAKKI ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN DÖNDÜ
Gelelim Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin oy hakkı konusuna...
Dönemin Almanya Başbakanı Helmut Schmidt tarafından 1978 yılında göreve getirilen federal hükümetin ilk ‘Yabancılar Sorumlusu’ olan Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eski Eyalet Başbakanı Heinz Kühn öncülüğünde hazırlanıp 1979 yılında yayımlanan ‘Künh Memorandum’da “Almanya’da en az 8 yıldır yaşayan yabancılara yerel seçimlere katılma hakkı verilmeli” önerisi yer aldı.
Aradan 44 yıl geçtiği halde Türkler için bu hak hâlâ gerçekleşmedi.
Almanya’da ilk kez SPD ağırlıklı dönemin Schleswig Holstein Eyalet Parlamentosu, 14 Şubat 1989 tarihinde eyalette en az 5 yıldır yasal olarak yaşayan yabancılara yerel seçimlere katılma hakkı verilmesini karara bağladı.
20 Şubat 1989’da da SPD ve FDP’nin desteğiyle Hamburg Eyalet Parlamentosu en az 8 yıldır yasal olarak yaşayan tüm yabancılara yerel seçim hakkı verilmesini kararlaştırdı.
Tabii CDU/CSU buna hemen itiraz etti.
Federal Anayasa Mahkemesi 31 Ekim 1990’da iki eyaletin kararını da “Anayasa’nın 20. maddesi ile bağdaşmıyor” gerekçesiyle devre dışı bıraktı.

Haberin Devamı

YARGIÇLARIN ‘HALK’ ANLAYIŞI
Alman Anayasası’nın 20. maddesinde, “Almanya Federal Cumhuriyeti demokratik ve sosyal bir federe devlettir. Egemenlik tümüyle halkındır. Halk egemenliğini seçimler ve oylamalar aracılığıyla ve yasama, yürütme ve yargı yetkileriyle donanmış özel organlar eliyle kullanır” denilmektedir.
Federal Anayasa Mahkemesi yargıçları, “Alman Anayasası’na göre halk Almanlardan, Alman vatandaşlarından oluşuyor” görüşünü savunmuşlardır.
Onlara göre, bu egemenlik haklarından ancak Alman vatandaşı olanların oluşturduğu ‘halk’ yararlanabilir.
Ancak Federal Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından 15 ay sonra, 7 Şubat 1992 tarihinde Avrupa Konseyi tarafından imzalanan Maastricht Sözleşmesi ile AB vatandaşlarına yaşadıkları üye ülkelerdeki yerel seçimlere katılma hakkı verildi.
Almanya’da yaşayan ve AB üyesi ülkelerden gelenler 1994 yılından beri yerel seçimlere katılma, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
Evet...
Maastricht Sözleşmesi ile Alman yargıçların ‘halk’ anlayışı devre dışı kalmıştır.
Ama nedense Federal Anayasa Mahkemesi yargıçları da Alman politikacılar da sağduyulu Almanlar da adeta sessizliğe gömülmüşlerdir.
“Bu sözleşme Alman Anayasası ile bağdaşmıyor” diyen olmamıştır.
Evet...
Alman Anayasası’nın “Bütün insanlar yasa önünde eşittir. Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni inancı, dini veya siyasi görüşleri dolayısıyla hiç kimse mağdur edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz” denilen 3’üncü maddesi ihlal edilmiştir.
Hâlâ da edilmektedir...
AB üyesi 27 ülkenin 15’inde ‘yabancılara’ seçimlere katılma hakkı verilirken, Almanya’da doğup büyüyen ve yıllardır burada yaşayan Türk vatandaşları bu haktan mahrum bırakılıyor.
Aynı şey Türkiye için de geçerli...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!