Hülya SANCAK / DÜSSELDORF
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2022 11:04
Geçen yıl ekim ayında Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Uyum Müsteşarı olarak göreve başlayan Gonca Türkeli Dehnert, yeni görevi, çalışmaları ve Kuzey Ren Vestfalya ile ilgili izlenimlerini Hürriyet’e anlattı. Almanya’nın herkese yükselmek için fırsatlar sunduğunu belirten Türkeli Dehnert, “Bazen dolambaçlı bir şekilde ancak temelde tüm kapılar göçmen kökenli gençlere açık. Fırsatları yakalayın, bu ülkenin size ihtiyacı var” dedi.
YAKLAŞIK 5 aydır Kuzey Ren Vestfalya’dasınız. İzlenimleriniz neler?
Kuzey Ren Vestfalya, her bağlamda çeşitliliğe sahip, dünyaya açık, yaşanabilir bir eyalet. İster sokakta, ister burada bakanlıktaki meslektaşlarımla veya temas halinde olduğum birçok yerel kuruluşta bu çeşitliliği her gün yaşıyorum. Kuzey Ren Vestfalya’da göçmen kökenli pek çok insan yaşıyor ve doğal olarak buradaki ekonomik, sosyal ve politik yaşamı da şekillendiriyor. Bu, çok açık yürekli ve hoşgörülü olarak algıladığım insanların mantalitelerinde de kendini gösteriyor. Çok kültürlü ve çalkantılı Kreuzberg’de yetişen, doğma büyüme bir Berlinli olarak burada kendimi çok rahat hissediyorum.
Kuzey Ren Vestfalya 18 milyonluk nüfusuyla Almanya’nın en büyük eyaletlerinden biri ve burada nüfusun yaklaşık yüzde 30’u göçmen kökenli. Göçmen kökenliler eğitim alanında ve iş gücü piyasasında kendilerini yeterince gösterebildiler mi?
Elbette, göçmen kökenli insanlar toplumumuzun ayrılmaz bir parçası ve Kuzey Ren Vestfalya’daki ekonomik hayata da başarılarıyla katkıda bulunuyorlar. Göçmen kökenli olmayanlarla hâlâ bazı farklılıklar olsa da ikinci nesil, özellikle burada doğmuş olanlar iyi yetişmiş ve önemli ölçüde arayı kapatmıştır. Göçmen kökenli öğrencilerin neredeyse yarısının Abitur sahibi olmasından ve dolayısıyla da artık göçmen kökenli olmayan öğrencilerden hiçbir şekilde aşağı kalmamalarından dolayı çok memnunum. Bu çok olumlu bir gelişme. Onun dışında göçmen toplumunun yüksek düzeydeki yenilik ve başlangıç dinamiklerine bakın, yapılanlar gerçekten etkileyici. Göçmen kökenli insanlar olmasaydı Kuzey Ren Vestfalya’da yeni şirket kurma girişimleri geri kalırdı. Tüm göçmen toplumu ve aynı zamanda da ülkemizdeki diğer tüm vatandaşlar bununla gurur duyabilir. Bu tüm topluma, bizim üzerimize düşeni yaptığımıza dair olumlu bir sinyal gönderir.
Hülya Sancak, Gonca Türkeli Dehnert‘ENTEGRASYONA OLUMLU BAKMAMIZ ÖNEMLİ’
Mevcut sorunların üstesinden gelmek için nasıl bir entegrasyon çalışması yapmak gerekiyor?
Benim için entegrasyon ve göç konusundaki kamusal tartışmalarda açık/eskik arama odaklı perspektiften uzaklaşmamız ve bunun yerine entegrasyona olumlu bakmamız önemli. Özellikle ikinci ve üçüncü kuşak göçmenler için farklı bir anlatıya ve yeni bir entegrasyon konseptine ihtiyacımız var. Bugüne kadar hâkim olan ‘destek ve talep’ anlayışı bir bağ oluşturamıyor, insanları yanına çekemiyor. Bu nedenle ben daha çok katılım ve ilerlemeden bahsetmeyi tercih ediyorum. KRV’deki ve de Almanya’daki tüm insanlar potansiyellerini kullanma ve hayatlarını özgürce, bağımsız olarak şekillendirme fırsatına sahip olmalıdır. Böyle bir entegrasyon konsepti, göçmen kökenli olan veya olmayan tüm insanlar için geçerlidir. Sorunlara değil, fırsatlara ve potansiyele odaklanır, entegrasyonu, tüm grupların katkıda bulunması gereken toplumsal bir görev olarak görür.
‘DIŞLANDIĞINIZDA GERİ ÇEKİLMEYİN’Almanya’da yaşayan göçmen kökenli gençlere başarılı olabilmeleri için neler önerirsiniz? Anne-babası burada doğmuş ve bir kısmı da Alman pasaportu sahibi olan göçmen kökenli gençlerin toplumsal tartışmalara daha çok katılmalarını öneriyorum. Dışlandığınızda geri çekilmek size bir şey kazandırmaz. Görülmek ve duyulmak istiyorsanız, örneğin bir partiye üye olabilir ve gelecekle ilgili toplumsal konseptler, projeler üzerinde çalışabilirsiniz. Ama en önemlisi, genç neslin özgüveninin yüksek olması. Bu ülke herkese yükselmek için fırsatlar sunuyor. Bazen dolambaçlı bir şekilde ancak temelde tüm kapılar göçmen kökenli gençlere açık. Fırsatları yakalayın, bu ülkenin size ihtiyacı var!
‘IRKÇILIK, BİRLİKTE YAŞAMI YOK EDER’Size ayrımcılıktan, dışlanmadan, eşit olmayan muameleden bahseden insanlar var mı? Sizin gözlemleriniz nasıl? Ne yazık ki, Türkiye kökenli bir kadın olarak günlük yaşamda ayrımcılığın veya ırkçılığın hâlâ sıklıkla var olduğunu kendi deneyimlerimden biliyorum. Bunlar, ister müsteşar olarak isterse özel ilişkilerimde her gün konuştuğum insanlardan da duyduğum şeyler. Bunlarla karşı karşıya kalanlar ve Türk toplumu için bu tür ırkçı olaylar, burada istenmediklerinin görünür bir işaretidir. Aslında bu, toplumun geneline, hepimize doğrudan bir saldırıdır. Irkçılık, barış içinde bir arada yaşamayı yok eder, korku atmosferini körükler. Bu nedenle, her türlü ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele benim için çok önemli. Bunun için ilk önemli adım, her türlü ayrımcı, dışlayıcı muameleyi ve mağdurların endişelerini, korkularını ciddiye almamızdır. Bu nedenle, Kuzey Ren Vestfalya’da, örneğin Yahudi aleyhtarı ve Müslüman aleyhtarı olayların kaydedileceği ve belgeleneceği raporlama ofisleri oluşturuyoruz. Böylece elde edeceğimiz verilerden, siyasi eylemlerimiz için önemli sonuçlar çıkarabilir ve ırkçılıkla daha da iyi mücadele edebiliriz.
‘ÇEŞİTLİLİĞİ KABUL ETMELİYİZ’Entegrasyon konusu göçmen kökenli insanlar için daha ne kadar bir ‘sorun’ olarak görülecek ya da hangi göçmenler için sorun teşkil ediyor? 60 yıldır Almanya’da yaşayan Türklerin entegrasyon sorunu mu var? Toplumun tümünü ‘sorun’ olarak etiketlemek hiçbir zaman etkili veya çözüm odaklı değildir. Elbette adını koymamız gereken birtakım zorluklar var. Kuzey Ren Vestfalya’da yaşayan yaklaşık 1 milyon Türkiye kökenli insan, Alman toplumuyla biraz ikircikli bir ilişkiye sahip. Bir yandan kendilerini burada evlerinde hissediyorlar, diğer yandan da kendilerinin de ‘Alman’ olarak kabul edildiklerini hissetmiyorlar. Bu, benim de hissettiğim bir iç kargaşaya yol açıyor. Bu çelişkiyi sürekli sorun haline getirmek yerine ülkemizdeki insanların toplumsal gerçeğini kabul etmeli ve bununla yaşamalıyız. Başkalarını, çeşitlilikleriyle, farklılıklarıyla kabul etmeyi öğrenmeliyiz. Ancak o zaman herkesin özdeşleşebileceği ortak bir birliktelik yaratabiliriz.