Güncelleme Tarihi:
AVRUPA’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya, elektriğin büyük çoğunluğunu yenilenebilir enerjilerden sağlayacak. Ancak kömürün hâlâ yüksek oranda kullanılması nedeniyle, iklime zarar veren CO2 emisyon hacminin nükleerden çıkışla birlikte artması bekleniyor. Almanya’da yaklaşık 20 yıl önce başlatılan nükleer enerji üretiminden çıkış sürecinin 31 Aralık 2022’ye kadar tamamlanması gerekiyordu. Ancak Ukrayna savaşı sırasında Rus doğal gazının kesilmesi ve enerji fiyatlarının hızla yükselmesi nedeniyle koalisyon hükümeti, son üç işletmeyi 15 Nisan’a kadar ‘uzatmaya’ karar verdi. Üç reaktör, geçen yıl Almanya’nın elektrik üretimine yüzde altı oranında katkıda bulundu. Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar 19 nükleer santral, Almanya’nın enerji ihtiyacının yüzde 25’ini sağlıyordu.
TEPKİLERDEN YEŞİLLER DOĞDU
Almanya’daki ilk nükleer enerji santralı olan Bavyera’daki Kahl, 1962 yılında faaliyete geçti. Nükleer enerji santrallarının inşasına karşı ilk tepkiler 1970’lerde ortaya çıkmaya başladı. Brokdorf ve Grohnde’deki kitlesel ve bazen şiddet içeren protestolar Almanya tarihine geçti. Görleben ve Wackersdorf’ta yeniden işleme tesisi planları ise vatandaşların direnişi nedeniyle hayata geçirilemedi.
Bugün iktidarın ortaklarından biri olan ve birçok eyalette koalisyon ortağı olarak yer alan Yeşiller Partisi, Almanya’daki nükleer enerji karşıtı hareketten doğdu. Parti, ilk olarak 1983 yılında Federal Meclis’e girdi. 1986’daki Çernobil faciasının ardından Sosyal Demokratlar da nükleer karşıtları kampına geçti. 1998 Federal Meclis seçimlerinde SPD ve Yeşiller koalisyon kurunca, hükümet nükleer enerjiyi aşamalı olarak durdurmaya karar verdi. Yeni nükleer enerji santrallarının inşası yasaklandı ve mevcut tüm santralların çalışma süresi 32 yılla sınırlandırıldı. Sona erme 2020’lerin başında olacaktı.
FUKUŞİMA ETKİLİ OLDU
Ekim 2010’da Angela Merkel (CDU) yönetimindeki CDU-FDP hükümeti, şiddetli muhalefete rağmen nükleer santralların 2022’de kapatılması kararı aldı. SPD tarafından yönetilen beş eyalet Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ancak mahkeme davayı ele alamadan Mart 2011’de Japonya’daki Fukuşima nükleer santralında bir erime meydana geldi.
O dönemde yaklaşan eyalet seçimlerini de göz önünde bulunduran Merkel, bazı noktalarda SPD-Yeşil koalisyonun ilerisine geçerek nükleer enerjiyi aşamalı olarak durdurma kararı aldı. O zamanlar 17 olan reaktörlerden 8’i hemen kapatıldı, kalan dokuzu için bitiş tarihi Atom Enerjisi Yasası’nda öngörüldü. 2022’nin başından bu yana sadece Isar 2, Emsland ve Neckarwestheim 2 faaliyette kaldı.
SANAYİCİLER MEMNUN DEĞİL
Hükümetin aldığı karardan Alman sanayisi ise pek memnun kalmadı ve aşamalı kapatmayı eleştirdi. Enerji şirketi Eon’un CEO’su Leonhard Birnbaum, mart ayı ortasında Isar 2 ile ilgili olarak “Açık olan bir şey var; dünyanın en güvenli, en verimli ve en iyi tesislerinden birini kapatıyoruz” diyerek tepki gösterdi. Birnbaum, Isar 2’nin ‘birinci sınıf bir tesis’ olduğunu belirtirken, 35 yıllık faaliyeti boyunca 10 kez dünyanın en verimli ve en güvenli tesisi olarak ödüllendirildiğini söyledi.
Alman Nükleer Tesis ve Reaktör Güvenliği Derneği’ne göre şu anda dünyada 422 nükleer reaktör faaliyette ve dünyadaki elektriğin yüzde 10 ila 11’ini bu tesisler üretiyor. Avrupa’da 2020 yılında elektriğin yaklaşık yüzde 21’i nükleer enerji santrallarından elde edildi.