Almanya’ya yakışmıyor

Kısa bir süre önce kaymakamlık, Freital’da boş duran eski bir otele 280 sığınmacının geçici olarak yerleştirilmesine karar veriyor.
Aralarında çocukların da bulunduğu ilk sığınmacı grubu buraya yerleştiriliyor.
İşte bunun üzerine kentte bir ‘isyan’ başlıyor.

İsyanın başını da aşırı sağcı, ırkçı Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD) ve diğer yabancı düşmanları çekiyor.
Tabii ‘PEGIDA’ kısa adıyla tanınan ‘Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar’ da onların yanında yer alıyor.
Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülere bakıyorum.
Sığınmacı karşıtlarının ellerinde Alman ve Rus bayrakları.
“Freitallılar kendinizi savunun”, “Otel yurda hayır” yazılı pankartlar.
“Defolun gidin geldiğiniz yere” diye bağıranlar var.
Basbas bağıran bu yaratıkların ne dediklerini anlamayan çocuklar korku içinde.
Yetişkinler de.
Sığınmacı karşıtları otele giden yolun başını tutmuşlar.
Bağırıp çağırıyorlar.
Yaptıklarının doğru olmadığını söyleyip tepki gösterenlere saldırıyorlar.
Polis, sığınmacılara saldırmalarını engellemek için bariyerler kurmuş.
Gece gündüz nöbet bekliyor.

* * *

İşte bunlar dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Almanya’da yaşanıyor.
İşte bunlar “Almanya dünya politikasında daha fazla sorumluluk üstlenmeli. Almanya daha fazla sığınmacı almalı. Almanlar sığınmacılara kapılarını ve gönüllerini daha fazla açmalı” diyen Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un ülkesinde yaşanıyor.
Kendi ülkelerinde yaşanan savaşlardan, yokluktan, yoksulluktan kaçan bu insanlara kucak açmak yerine, “Defolun gidin” diyen Freitallılar.

* * *

Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Saksonya Eyalet Başbakanı Stanislaw Tillich ‘olay yerine’ gidiyor.
Gelişmeleri yerinde izliyor.
O da tedirgin.
“Son günlerde buruda yaşananlar, olup bitinler kesinlikle kabul edilemez. Sığınmacılara, Belediye Başkanlarına, Kaymakamlara ve angajman gösteren yurttaşlara saldırılar da kabul edilemez. Her şeylerini kaybetmiş ve korunmaya muhtaç bu insanlara karşı halkı kışkırtmak da kabul edilemez. Ülkemize sığınan bu insanlara karşı insan gibi davranma sorumluluğmuz ve mecburiyetimiz vardır” diyor.

* * *

Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Adalet Bakanı Heiko Maas da öyle.
“Ülkemize gelen sığınmacılar, kendi ülkelerinde herşeylerini kaybeden insanlardır. Halkı onlara karşı kışkırtmak kesinlikle kabul edilemez. Ülkemizde yabancı düşmanlığını körükleyenlere karşı hep birlikte karşı koymalıyız” diyor.
“Almanya’da yabancı düşmanlığına kesinlikle yer olmamalı” diyor.

* * *

Freital’da yaşanalar beni birden yıllar öncesine geri götürdü.
İki Almanya’nın 3 Ekim 1990 tarihinde resmen birleşmesinden yaklaşık bir yıl sonraydı.
Yine Saksonya Eyaleti’nde, Hoyerswerda kentinde benzer olaylar yaşanmıştı.
Neonaziler kent merkezindeki Pazar Yeri’nde Vietnamlı ve Mozambilklilere saldırmıştı.
Onlar, sığınmacı değil, maden ocaklarında çalışan ‘soyalist kardeşler’di.
Ama artık istenmiyorlardı.
Canlarını zor kurtarıp yaşadıkları 12 katlı binaya zor atmışlardı kendilerini bu zavallı insanlar.
Ama yerli halkın desteğini alan Neonaziler onları ‘kovmakta’ ısrarlıydı.
Evlerini taşladılar.

Bazı konutları ateşe bile verdiler, molotof kokteyli saldırıda bulundular.
Polis engelleyemedi, daha doğrusu engellemedi.
Yerli halk müdahale yerine saldırganları alkışladı.
Saldırganlara gereken ‘dersi’ verme yerine Vietnamlı ve Mozambikli ‘misafir işçiler’ başka yerlere nakledildi.
İşte o günlerde, yani bundan 24 yıl önce Hoyerswerda’da yaşananlar bugün de Freital’da yaşanmakta.
Hem de birleşik Almanya’da.
İşte bu Almanya’ya yakışmamakta.
Hem de hiç yakışmamakta.