Güncelleme Tarihi:
BELGESEL film, 1961 yılında Almanya’ya başlayan işçi göçü kapsamında ‘gurbetçilerin’ Almanya’da ürettikleri şarkıları ve yaşadıkları müzik kültürünü anlatıyor. Film, ismini Berlin’de yaşayan şair ve yazar Aras Ören’in bir şiirinin mısrasından almış. Yaz aylarında Almanya’da sinemalarda gösterilecek ‘Aşk, Mark ve Ölüm’, İstanbul Film Festivali kapmasında da izleyiciyle buluşacak. Bir anlamda Almanya’daki göç tarihine ışık tutan ve yaklaşık 97 dakika süren filmin önemli bir bölümü, arşiv görüntülerinden oluşuyor. Filmde, bir dönem Almanya’da kasetleri 700 bin civarında satan ve ‘Köln’ün Bülbülü’ olarak bilinen Yüksel Özkasap, geçtiğimiz yıllarda vefat eden Berlinli sanatçı Hatay Engin, 1981’de Almanya’ya siyasi sürgün olarak gelen ve kurduğu ‘Kanaken’ adlı grubuyla Almanca albüm yaparak konserler veren Cem Karaca, Âşık Metin Türköz, bağlama virtüözü İsmet Topçu gibi birçok sanatçı yer alıyor. Filmde ayrıca üstat Neşet Ertaş’ın 1980’lerde Berlin’de ‘Türkische Basar’da açtığı kaset dükkânındaki dönemin Alman televizyonu tarafından çekilmiş arşiv görüntüleri de ilk kez yeniden gün ışığına çıkıyor.
ÜÇ BÖLÜMDE ANLATILIYOR
Kronolojik bir anlatım tarzıyla işlenen film, adındaki üç kelime gibi üç bölümden oluşuyor. ‘Aşk’ adlı birinci bölümde, gurbetin getirdiği hasret, sevenlerin ayrılması ve aşk temalarının yansıdığı gurbet dönemi ve müzik kültürü anlatılıyor. İşçi göçünün başladığı ilk yıllarda Almanya’da çıkarılan duygusal eserler 1960’lı ve 70’li yıllardaki işçilerin yaşamına da ışık tutuyor. Filmin ikinci bölümünde ise 80’li yıllarda gelişen eğlence sektörüyle birlikte gazino ve düğün müziği kültürü ağırlıklı olarak anlatılıyor.
Özellikle düğün salonlarında gerek işletmecilerin gerekse müzisyenlerin maddi açıdan en parlak dönemlerinin yaşandığı bu dönemde müzik ve eğlencesiyle oluşan yepyeni bir kültür tanıtılıyor. Bunun yanı sıra, Türkiye’deki ünlü sanatçıların birlikte gelip sahne aldıkları gurbet turneleri de bu dönemde ele alınıyor. Filmin ‘Ölüm’ adlı son bölümünde ise duvarların yıkılmasıyla birlikte artan aşırı sağ tehdit ve ona karşı 80’lerin sonu ve 90’larda oluşan protest rap kültürü irdeleniyor. Erci E., Kâbus Kerim, Killa Hakan gibi ünlü isimler bu final bölümünde yer buluyor.
‘GURBETE AİT SÖZLER VAR’
‘Aşk, Mark ve Ölüm’, belgesel film yönetmeni Cem Kaya’nın üçüncü filmi. Daha önceki ‘Motör: Kopya Kültürü ve Popüler Türk Sineması’ adlı belgeseli Lucarno Film Festivali’nde gösterilmişti. Son belgesel filminin hikâyesinin ‘Song of Gastarbeiter’ adlı ‘gurbetçi müziklerinin’ biraraya geldiği toplama albümden yola çıkarak oluştuğunu belirten Cem Kaya, Almanya’daki gurbetçilerin müzik kültürünün Türkiye’den farklı olduğunu söylüyor:
“Birincisi içerik olarak farklı. 1960’larda âşıklar, ozanlar, hafızlar buraya gelmiş. Âşık Metin Türköz mesela, 1964’te Ford fabrikasında çalışmaya geliyor ama bağlaması da var ve kendince şarkılar söylüyor. Bir yerlerde duyuluyor. Teklifler almaya başlıyor. Filmde de anlattığım Almanya destanı var mesela. Bu tamamen Almanya’daki gurbet hikâyesi üzerine bir türkü ve buradaki durumu anlatıyor. Yüksel Özkasap ‘Nasıl oldu düştü yolun Kölüne’ diyor bir şarkısında. Türkiye’de olmayan içerikler, gurbete ait sözler var.”
“Ama sadece bu değil, sound’lar da değişiyor. Mesela İsmail YK’nın sound’u var. Neden değişiyor? Çünkü ‘Yurtseven Kardeşler’le beraber yüzlerce düğüne gidiyor. Kitlesini çok iyi biliyor. Ona göre sound üretiyor. İsmail YK, burada müzik fuarlarına gittiklerini ve o dönemlerde yeni soundlara bu fuarlar sayesinde Türkiye’den daha önce ulaştıklarını söylemişti. Böyle olunca burada farklı bir müzik oluşuyor. Günümüzde artık bu durum geçerli değil. Aslında Almanya, Türkiye’nin bir müzikal bölgesi gibi. Nasıl Karadeniz Bölgesi var. Bir de ‘Almanya Bölgesi’ var. Filmde bu farklılığı da gösteriyorum.”