Murat TOSUN / BERLİN
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2021 15:49
Almanya Türk Toplumu (Türkische Gemeinde in Deutschland - TGD), kuruluşunun 25’inci yılını ve göçün 60’ıncı yılını Berlin’de düzenlediği etkinlikte kutladı. Programın ilk bölümünde yapılan panellerde TGD’nin kurulusundan bu yana aktif görev alanlar konuşma yaptı. İlk panelde 1990’lı yıllarda TGD’nin kurucuları Prof. Dr. Hakkı Keskin, Ertekin Özcan, Hamburg eyalet milletvekili Güngör Yılmaz ve Berlin Senatosu’nun ilk Uyum Sorumlusu Barbara John katıldı.
TGD’nin kurucularından biri olan ve Türk derneklerini bir çatı altında toplama amacıyla 90’lı yıllarda aktif mücadele veren Prof. Dr. Hakkı Keskin, TGD’nin Almanya’da yaşayan Türk toplumun eşit haklara sahip olmasının yanı sıra ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele edilmesi amacıyla kurulduğunu söyledi. İlk ırkçı saldırı kurbanlarından biri olan Ramazan Avcı’nın öldürülmesinin TGD’nin kurulmasında önemli bir rol oynadığını belirten Keskin, şunları söyledi: “Ramazan Avcı’nın sadece Türk olduğu için neonaziler tarafından öldürülmesini kabullenemezdik ve bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Ben sadece bilim alanında bir şeyler yapmak istiyordum ancak bu olaydan sonra sivil toplum olarak bir şeyler yapmamız gerektiğine inandım.”
Yabancıların ve kadınların eşit haklara sahip olması için mücadele edilmesi gerektiğine inandığını belirten Güngör Yılmaz ise, aynı şekilde Ramazan Avcı’nın öldürülmesinin de TGD’nin kurulmasına destek vermesinde önemli rol oynadığını ifade etti. Yılmaz, Prof. Keskin’in TGD kurulurken farklı siyasi görüşteki insanları bir araya getirmeyi başardığını söyledi.
‘TGD BAŞARILI BİR İŞ ÇIKARDI’Berlin’de 1981-2003 yılları arasında Berlin Senatosu’nun Uyum Sorumlusu olarak görev alan Barbara John, dönemin Eyalet Başbakanı Richard von Weizäcker’in cesur bir karar alarak uyumdan sorumlu bir birim kurduğunu hatırlattı. “Sevgili Türk arkadaşlarım” sözleriyle konuşmasına başlayan John, “O dönemlerde bir eyalette yabancı oranı yüzde 10’u geçerse, toplumun buna isyan edeceği konuşuluyordu. Bugün ise göçmenlerin oranı yüzde 35 civarında ama isyan durumu yok” dedi. Uyum sorumlusu olarak çalıştığı dönemdeki tecrübelerini anlatan John, kurumunu, masabaşı işi yerine insanlarla aktif iletişim kurabilecek bir devlet kurumuna dönüştürdüğünü kaydetti. Görev alanlarından birinin de mümkün olduğu kadar şartları yerine getirenlerin Alman vatandaşlığına geçişini sağlamak olduğunu ifade eden John, göçün bugün geldiği durumun çok başarılı olduğunu, Almanya Türk Toplumu’nun da mükemmel çalışma yaparak başarılı bir iş çıkardığını söyledi.
‘EŞİTLİK MÜCADELESİ VERİYORUZ’Panelin ikinci bölümünde ise sahneye TGD ikinci başkanı
Atilla Karabörklü ile pedagog Ayten Kılıçarslan çıktı. Karabörklü, “TGD çoğulcu, özgürlükçü ve demokratik ilkeler üzerine kuruldu. Türk toplumunun çıkarları için mücadele etmenin yanı sıra, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı mücadele etti. Bugün de bunların yanı sıra İslam düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı için mücadele ediyoruz. TGD bünyesinde etnik veya dini politika yapmıyoruz, eşitlik mücadelesi veriyoruz” dedi. Karabörklü, TGD’nin kuruluş tüzüğünde Türkiye siyaseti yapılmayacağının açık bir şekilde yer aldığını ve bir istisna dışında Türkiye’deki siyasetle ilgili açıklama ve çalışmalar yapmadıklarını kaydetti. TGD üyesi Ayten Kılıçarslan ise TGD’nin Almanya’da yaşayan Müslümanların haklarını da koruduğuna dikkati çekti.
‘ZİRVEDE BAŞBAKANA SÖYLEDİM’Hakkı Keskin’den sonra TGD’nin yöneticiliğini üstlenen TGD eski başkanı Kenan Kolat, aktif görev aldığı dönemde üç kavram üzerinde durduklarını söyledi: “Biz o dönemlerde çok sıkça kullanılan uyum kavramını kabul etmediğimizi söyledik. Onun yerine katılım dedik. Ele aldığımız ikinci kavram ise göçmen kökenli kavramıydı. İlk önce yabancı, sonra göçmen, daha sonra göçmen kökenli ve göçmen arka planı olan gibi kavramlar kullanılıyordu. Biz bu kavram kargaşasına karşı çıktık. Üçüncü olarak ise ırkçılık. Hem etnik hem de kültürel ırkçılıkla mücadele ettik. Almanya’da NSU cinayetleri işlendi. İşlenen cinayetler çözülmeyince, polis analiz yaptığı bir rapor hazırlar. Polisin 2007 yılında yazdığı rapordaki bir cümle kurumsal ırkçılığın olduğunun göstergesiydi. Ben bunu ‘Uyum Zirvesi’nde başbakanımıza okudum ve olduğunu söyledim. Kendisi de kafasını sallayarak haklı olduğumu söyledi.” Kolat, TGD’nin, zaman içinde sadece Türk toplumunun değil diğer tüm göçmen grupların hakları için mücadele eden, insan hakları için çalışan bir kuruma dönüştüğünü söyledi.
MERKEL’E BAKLAVA YEDİRDİMKolat, ‘Uyum Zirvesi’nde Başbakan Angela Merkel’le yaşadığı ilginç bir anıyı da paylaştı: “Türkçede ‘Tatlı yiyelim tatlı konuşalım’ diye güzel bir söz vardır. Ben de bundan yola çıkarak uyum zirvesine baklava götürdüm. Elimde plastik eldiven vardı ve gayri ihtiyari Başbakan Merkel’e baklava ikram ederken o da ağzını açtı ve ben elimle kendisine baklava yedirdim.”
Son panelde konuşan TGD Eş Başkanı
Gökay Sofuoğlu ise TGD’nin çeşitli bir yapısı bulunduğunu ve bu çeşitliliği yansıtarak kamuoyuna çıkılması gerektiğini söyledi. “Ayrımcılıkla mücadele ederken bunu bizim dernek olarak içselleştirmemiz gerekiyor” diyen Sofuoğlu, Almanya’daki Türk toplumunun çoğunlukla Türkiye siyasetiyle yan yana getirildiğini ve bunun yanlış olduğunu belirtti.