Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 2015 00:00
Thomas de Maiziere.Soyisminden de anlaşılacağı gibi Alman kökenli değil.
17'inci yüzyılda yaşadıkları Metz kentinde Fransa'daki Katoliklerin zulmünden kaçıp Brandenburg'a yerleşen Protestan Hügno (Huguenot-Hugenotten) bir aileden geliyor.
Almanya'nın eski başkenti Bonn'da dünyaya gelmiş.
Babası Almanya Federal Cumhuriyeti'nin eski Genelkurmay Başkanlarından.
Annesi ressammış.
Hukuk öğrenimi görmüş.
Almanya'nın hem Batı'sında hem de Doğu'sunda politika yapan ender politikacılardan.
1980'li yıllarda, sonradan Almanya'nın Cumhurbaşkanı olan dönemin Berlin Eyalet Başbakanı Richard von Weizsaecker'in, daha sonra da yerine geçen Eberhard Diepgen'in danışmanlığını yapmış.
İki Almanya'nın birleşmesini içeren sözleşmenin şekillenmesinde etkin rol oynamış.
1990-1994 yılları arasında eski Doğu Almanya sırıları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Mecklenburg-Vorpommern Kültür Bakanlığı Devlet Müsteşarı olarak görev almış.
1994-1998 yılları arasında da Eyalet Başbakanlık Dairesi Başkanlığı yapmış.
* * *
Sonraki yıllarda da Saksonya Eyalet Başbakanlık Dairesi Başkanı ve sırasıyla Saksonya Maliye Bakanı, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı olarak görev yapmış.
Angela Merkel 2005 yılında başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra
Thomas de Maiziere'e Başbakanlık Dairesi Başkanı ve Özel Görevlerden Sorumlu Bakan olarak görev verdi.
2009-2011 yılları arasında Federal İçişleri Bakanı, 2011-2013 yılları arasında da Federal Savunma Bakanı olarak görev aldı.
2013 yılında yeniden Federal İçişleri Bakanı olarak göreve getirildi.
Uyumlu, uzlaştırıcı ve sakin bir yapıya sahip, konularına çok hakim Thomas de Maiziere ile hem Federal İçişleri hem de Federal Savunma Bakanlığı döneminde söyleşiler yaptım.
Her zaman en provokatif soruları bile çok sakin bir biçimde yanıtladı.
Muhalefet karşı çıktığı halde Bakan de Maiziere, Federal Savunma Bakanlığı döneminde bir NATO ülkesi olan Türkiye'ye Alman patriot füzelerinin konuşlandırılmasının kendileri için bir „müttefik dayanışması“ ve kaçınılmaz bir sorumluluk olduğunu savundu.
Thomas de Maiziere, bazı konularda farklı düşünse de, koalisyon hükümetinin büyük kanadı Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) politikalarını sonuna kadar savundu.
2010 yılında yaptığımız bir söyleşide, çifte vatandaşlığın istisna olarak kalması gerektiğini söyledi. Çifte vatandaş statüsündeki gençlerin 18-23 yaşları arasında tek vatandaşlıkta karar kılmalarını içeren “opsiyon modeli'nin ise edinilecek tecrübeler ışığında yeniden değerlendirileceğini belirtirken, bu konuda daha esnek bir tutum sergileme sinyali de verdi. Nitekim öyle de oldu ve Almanya'da doğup büyüyen çocuk ve gençlere çifte vatandaşlık yolu geçen yıl tamamen açıldı.
* * *
İşte Federal İçişleri Bakanlığı makamında yaptığımız söyleşide, “Sizin mensubu olduğunuz CDU da, 'kardeş parti' CSU da, hem çifte vatandaşlığa hem de doğuştan Alman vatandaşlığını da kazananların 18-23 yaşları arasında tek vatandaşlıkta karar kılmalarını içeren 'opsiyon modeli' uygulamasının değiştirilmesine karşı. Bu ülkede milyonlarca çifte vatandaş statüsünde insan olduğu halde bu tutum niye?“ sorumu şöyle yanıtlamıştı: Almanca'da 'istisnasız kural olmaz' diye bir söylem vardır. Çifte vatandaşlık konusunda istisnalar vardır. Ama genel prensip tek vatandaşlık olmalıdır. Hayatta bir kez temel sadakat için bir karar verilmelidir. Umarım insan hayatta bir kez bir kadından veya bir erkekten yana karar verir. Ama bazen her şey yolunda gitmeyebilir. Buna rağmen temel olarak tek bir vatandaşlık için karar verilmelidir. Bu da insanlardan çok şey talep edildiği anlamına gelmemeli.
'Opsiyon modeli'ne gelince: Bu tartışmalıydı. Hala da tartışılmakta. Şu ana kadar 50 bine yakın kişi bu konumda. Bunlardan sadece 3 bin 300 kişi önümüzdeki dönemde karar vermek zorunda. Şu ana kadar karar vermiş olanların yüzde 95'i Alman vatandaşlığını tercih etti. Ama ben bu alanda edineceğimiz tecrübelerin sonucunun beklenilmesinden yanayım. Alacağımız sonuçlara göre hareket etmeliyiz.
Alman Bakan'a biraz da provokatif bir biçimde „ Siz temel sadakatten bahsettiniz çifte vatandaşlıkla ilgili olarak. Sizin bakanlığınızdaki Temel İlkeler Bölümü'nün başkanı aynı zamanda Fransız olan bir Alman vatandaşı. Onun sadakatinden şüphe etmiyor musunuz?“ diye sormuştum.
* * *
Çok sakin bir biçimde, „Bu çok güzel ve akıllı bir soru. Ben zaten bu yüzden 'istisnasız kural olmaz' deyimini kullandım. İstisnalar olmalı. Genel prensip tek vatandaşlık olmalı. Farklı uluslardan evliliklerde buna imkan kılınmakta. AB ülkeleri vatandaşları için bu istisnai durum uygulanmakta. Ama çifte vatandaşlık genel kural olmamalı. İstisnalara imkan kılınmalı. Bazı durumlarda sorun çıkarılmamalı, yani esnek davranılmalı.
Tabii „ Bu ülkede yaşayan Türk kökenli insanlara neler tavsiye edersiniz?“ diye de sormuştum.
Bakan de Maiziere „Almanya sizin de eviniz. Almanya'yı vatanız olarak kabullenin, bu ülkeyi benimseyin. Kendinizi burada evinizde hissedin. Varolan imkanlardan her yönüyle en iyi şekilde yararlanın. Böyle bir ortamda yaşamı kendi imkanıyla kazanmanın gururunu yaşayın. Sabırlı olun. Uyumun gerçekleşmesi için edindiğimiz tecrübelere göre birden fazla nesle ihtiyaç var“ demişti.
O günlerde Türk kökenli Aygül Özkan'ın Aşağı Saksonya Eyaleti'nde bakan olarak göreve başlamasını nasıl bulduğu şeklindeki soruma da „Çok memnun oldum. İyi bir karardı. Bayan Özkan'ın yalnız uyumdan sorumlu olmaması çok daha iyi oldu. Hem sosyal işlerden hem sağlıktan hem de uyumdan sorumlu olacak Aygül Özkan. Uyum, Türk kökenli Hamburg'lu bir avukatın okul, hastane, mali politika veya ekonomi politikasından sorumlu olmasıyla gerçekleşir. Bu çok doğal olmalı. Bu nedenle Bayan Özkan'ın böyle bir görevi üstlenmesinden memnuniyet duyuyorum. Ama çok şey beklememeliyiz Bayan Özkan'dan. Hiç kimse mucize yaratamaz. Türk toplumu da, Türk kökenli insanlar da Bayan Özkan'ı çok zorlamamalılar. Hepimiz Bayan Özkan'ı özgür bir biçimde çalışabilmesi için rahat bırakmalıyız“ yanıtını vermişti.