Güncelleme Tarihi:
TÜRKLERİN Almanya’ya “uyumsuzluğu”nun konuşulduğu ve Alman gazetelerinin biraz da “alaycı” başlıklarla bu konuyu gündeme getirdiği şu dönemde, ben de Almanya’nın Avrupa’ya olan “uyumsuzluğu”ndan söz edeyim dedim. Çünkü eğer Almanya, Avrupa’nın bazı kararlarına uyum gösterirse, sözü edilen Türklerin uyumsuzluğu diye bir şey konuşulmayacak. 47 Avrupa ülkesinin üyesi olduğu Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanmış olan “Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi”yle başlayalım. Almanya bu sözleşmeye uymuyor.
Yani uyumsuz. Sözleşmenin 14´üncü maddesi, ülkesinde uzun yıllar yaşayan yabancılara çifte vatandaşlık hakkının verilmesini zorunlu kılıyor.
Maddeye bir göz atalım: "Sözleşmeye taraf olan bir Avrupa ülkesi, otomatik olarak doğuşta verdiği vatandaşlığın yanı sıra, o kişiye kendi vatandaşlığını da koruma hakkı tanımalıdır". Çok açık ve net. Bir de 15´inci maddeye bir göz atalım: “Sözleşmeye taraf her devletin kendi iç hukuku, kendi uyruğundan olan insanların sözleşmeye taraf bir başka devletin uyruğunu kazanma ya da kaybetme hakkını sınırlayamaz". Haydi sözleşmeyi bulmuşken bir de 16´ıncı maddeyi okuyalım: "Bir uyruğun kazanılması, bir diğer uyruğun kaybedilmesi ya da vazgeçilmesine bağlıysa, o ülkenin kendi iç hukuk kuralları sözleşmenin maddelerine uyarlanmalıdır". Almanya bu sözleşmeyi “görmek bile” istemiyor.
***************
Yine 47 ülkeli Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) 25 haziran 2008 tarihli olan ve 62 oya karşı 7 oyla kabul edilen kararına değinelim. Bu karar, tüm Avrupa ülkelerinde ki göçmenlere, çifte vatandaşlık ve seçim hakkı vermesini talep ediyor. 27 ağustos 2008’de Cenevre’de yapılan Birleşmiş Milletler Irkçılıkla Mücadele Komisyonu’nun toplantısından da söz edelim. Bu toplantıda, Almanya’dan gelen 15 bürokrat adeta sorguya çekildi ve yayınlanan raporda Almanya, Avrupa’ya olan “uyumsuzluğu” nedeniyle eleştirildi. Komisyon, Federal Alman Hükümetinin, Alman toplumundaki çok etnikli yapıyı kabul etmesini, Almanya'da uzun süreden beri yaşayan başta Türkler olmak üzere diğer yabancılara çifte vatandaşlık hakkı tanımasını, resmi olarak azınlık statüsü bulunmayan farklı etnik grupların haklarını korumasını tavsiye etti. Komisyon ayrıca eğitim sistemindeki ayrımcılığa dikkat çekerek, Sonderschule’lere ağırlıklı olarak göçmen kökenli çocukların gönderildiğini ve bunun orantısız olduğuna işaret etti. Raporun 23.maddesinde, “vatandaş olmayan kişilerin çocuklarının normal okul sistemine entegrasyonunu sağlayan ve çocukların 'Sonderschule'lere gönderilme şartlarını yeniden gözden geçirip mevcut düzenlemeleri iyileştiren etkin önlemler alınmasını tavsiye eder” denildi. Hazır bugünlerde “Uyum” konusundan söz edilmişken, ben de Almanya’nın, uluslararası kurumların kararlarına, sözleşmelerine neden “uyum” göstermediğini merak ettiğimi söyleyeyim dedim. Sosyal adaletsizliğin ortadan kaldırıldığı, eğitimde gerçek anlamda fırsat eşitliğinin sağlandığı, Alman vatandaşlığı başta olmak üzere uyumun önündeki bütün engellerin kaldırıldığı, kısaca Avrupa kararlarına ve sözleşmelerine “uyum” gösterildiği ortamda, göçmenlerin uyumundan söz bile edilmeyecektir. İnanın bana...