Güncelleme Tarihi:
Bir yerlerde okumuştum. Ne kadar doğru bilmiyorum ama şöyle bir şey anlatılır.
Yıllar önce Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac ile Brezilya Cumhurbaşkanı Lula aynı uçakta seyahat ederler. Sohbet koyulaşır. Konu dönüp dolaşır fakirliğe gelir. Her ikisi devlet başkanı da dünyada fakirliğe karşı bir şeyler yapmak gerekliliğini söyler.
***
Brezilya Cumhurbaşkanı Lula, Chirac’a döner ve şöyle der; “Hep nükleer silahlanmanın, atom bombasının tehlikeleri anlatılıyor. Ama gerçek atom bombası ne Kuzey Kore’de ne de İran’da. Gerçek atom bombası dünyadaki açlık ve fakirlik” der.
Fransa Devlet Başkanı Chirac da bu fikire katıldığını söyler.
Chirac daha sonra uçakta beraber seyahat ettikleri Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy’ye dönüp “Bir şeyler yapalım” der. İşte uçaktaki bir konuşmalar Unitaid adlı kuruluşun temelini atar. Asıl mesleği kardiyolog olan Douste-Blazy şimdi bu kuruluşun yöneticisi. Bu kuruluş dünyada en fakir ülkelerdeki insanlara ilaç temin ediyor. 2006 yılından beri fakirlere 2.2 milyar dolarlık ilaç yardımı yapmış.
***
Bunları niçin yazdım. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği’nde fakirlik raporu yayınlandı.
“2011 Avrupa’da Yaşam” adlı raporda AB üyesi ülkelerdeki fakirlik anlatılıyor.
Bu raporun hemen ardından Almanya’da Federal İstatistik Dairesi de Almanya’ya yönelik bir rapor yayınladı. Raporu tek bir cümle ile anlatırsam şöyle diyor. “Almanya’da her beş kişiden biri fakir veya fakirlik sınırında.”
***
Bu nasıl oluyor? Almanya AB’nin en güçlü, dünyanın ise dördüncü büyük ekonomisine sahip.
Dünyada en çok ihracat yapan ülke. AB ülkeleri arasında patent sayısında birinci.
Dünya çapında ise Japonya ve ABD’yle birlikte dünyanın en yenilikçi üç ülkesinden biri. Otomotiv, kimya, elektronik, makine gibi sektörlerde dünyada önde geliyor. Dışardan bakılınca 82 milyonun yaşadığı ülkede herkesin bu zenginlikten pay aldığı, dolayısıyla herkesin refah içinde yaşadığı, yoksulluğun olmadığı bir ülke olarak görülebilir.
***
Fakirlik göreceli bir kavram. Belirli bir miktarın altında gelire sahip kişiye fakir denilebilir. Ama gelişmiş ülkelerde bu böyle olmuyor. Fakirliği ölçebilmek için AB 2005’te karmaşık bir gösterge geliştirmiş. AB’de sosyal politikalar üç parametreli bu göstergeye göre planlanıyor. Buna göre, gelir seviyesi, varlık durumu ve çalışma yaşamına katılma oranı fakirliği belirliyor.
***
Bu yıl Almanya’da ortalama gelirin yüzde 60’dan daha az gelire, yani tüm geliri ayda 952 Euro’nun altına olana fakir deniliyor. İki çocuklu bir aile için bu 2000 Euro. Bu kıstasa göre Almanya’da halkın yüzde 15.8’i yani 13 milyonu fakir. Eğer bir kişi çalışabilecek zamanının yüzde 20’inden daha az bir zaman için çalışabilecek bir iş buluyorsa fakir sayılıyor. Bu kıstasa göre de halkın yüzde 11.1’i fakir. Üçüncü kıstas da ise kişinin evinde örneğin televizyon, çamaşır makinesi, telefon olmaması, otomobile sahip olmayışı gibi varlıklar dikkate alınıyor.
***
Bu üç kriteri dikkate alarak yapılan araştırmaya göre, Almanya’da nüfusun yüzde 19.9’u fakir. Yani 16 milyon kişi fakirlik içinde yaşıyor. Bu oran geçen yıl yüzde 19.7 olarak tespit edilmiş. Bir yılda binde 2 artmış.
Bu fakirlik mutlaka göçmenleri de etkiliyor. Göçmenler arasında ayrı bir araştırma yok. Ancak Almanya’da geçen yıl yapılan mikrocencus nüfus sayımından çıkarılan bulgulara göre, fakirliğin göçmenleri daha da etkilediği biliniyor. Almanya’da 8 milyon kadar Alman vatandaşlığına geçen 15.7 milyon göçmen veya göçmen asıllı Alman bulunuyor. Bunlar içinde en büyük grup Türkler. Bulgulara göre, genel olarak nüfusun yüzde 19.9’u fakir olmasına karşılık bu oranın göçmenler arasında yüzde 32’lere kadar çıktığı biliniyor.
***
Almanya’da yayınlanan haftalık Die Zeit Gazetesi de bir noktaya dikkat çekiyor. “Almanya’da sosyal yarık. Adalet eskidendi” başlıyla yayınlanan başmakalede “Daha fazla fakir, daha fazla milyoner. Almanya’da eşitsizlik artıyor. Bu gidişat durdurulabilir mi?” diye soruyor. Bu makalenin bir bölümü şöyle;
“Uzun yıllar Mercedes, dakiklik, kalite ve sosyal eşitlik Almanya’yı tarif eden kavramlardı. Artık her şey değişti. Danışmanlık firması Capgemini, her yıl Alman zenginlerin dünyasını araştırıyor. Menkul veya gayrimenkul varlıklarının dışında ellerinde serbestçe harcayabilecek 1 milyon doların üzerinde geliri olan 924 bin kişi var. Bunlara High Net Worth Individuals (HNWI) deniliyor. Dünyada bu kişilerden ABD ve Japonya dışında en çok Almanya’da var. Hatta sayıları İngiltere ve Fransa’dakilerin iki katı. Almanya- Zenginlerin ve hiçbir şeyi olmayanların ülkesi. Bu da artık Almanya’nın gerçeği oldu."
***
Bu yazdıklarım ve aktardıklarım madalyonun iki yüzü. Bence bu tespitlerden yola çıkıp fakirlikten kurtulmak için ne yapılmalı, özellikle de yarım yüzyıldır Almanya'da yaşayan Türk toplumu bir de bu açıdan ele alınmalı.